1870’de Cecil Rhodes tarafından kurulan De Beers Şirketi neredeyse bir yüzyıldır yegâne satın alma ve pazarlama stratejisiyle piyasadaki fiyatları etkiliyor ve bu sayede piyasada oldukça başarılı ve etkileyici bir kontrole sahip.
De Beers sadece kendi madenlerinden (bu bütün kaynakların yarısı oluyor) değil diğer madenlerden de pırlanta satın alıyor, her yıl ne kadar miktarda pırlanta satacağını planlıyor. Her üreticinin toplamın yüzde kaçını üreteceği belliyor ve bunu garanti ediyor. Üreticiler değişen satış fiyatları ve genel isteğin durumuna bağlı olarak satış fiyatı üzerinden %10 ile %20 arasında değişik oranlarda kazanıyor.
De Beers’ in başlıca rolü pırlantanın az bulunan bir maden olduğu fikrini savunmak. Bu reklamlar ve tedarikçilerin çoğunun satın alınmasıyla sağlıyor ve bu da fiyatların düşmesini engelliyor. Prensip olarak De Beers asla fiyat düşürmemekte. Bu dışa kapalı organizasyonun farklı yollardan da kar ettiği kanıtlandı. Üreticiler gelişmekte olan ülkelere pırlanta konusunda aşırı güveni genellikle sabit para akışı ile sağlanıyor. Satıcılar sabit fiyat artışlarını bunu müşteriye kolayca yansıtabildikleri için faydalanıyor. Tüccarlar tarafından alınan pırlantaların kesilip, yüzey işlemi görüp tekrar satıldığı dünyadaki başlıca temizleme merkezleri; Antwerp, New York, ve Tel Aviv’ dedir.
Diamond Trading Company (DTC)’nin en son raporlarında da görüleceği gibi, De Beers Nisan sonu itibariyle fiyatlarını % 5-7 oranında artırdı. DTC sözcüsü Louise Prior bu artışı, pazarda zon zamanlarda artan talebe bağlıyor: “ Fiyatlarımızın pazardaki son gelişmeleri yansıtması gerektiğini düşünerek bu kararı aldık.”
BHP Billiton’daki fiyatlar da aynı dönemde benzer oranlarda artış gösterdi. Sözcü Prior, Nisan alımlarında çok fark edilir alımlar gerçekleştirildiğini belirtiyor. Buna bir de pazardaki ham elmas arzındaki yetersizliği de ekleyince fiyat artışları kaçınılmaz oldu. Ayrıca elmas toptancılarının, De Beers’in arzına karşı aslında pek tahmin edilemeyen hareketliliği de etken gözüküyor. Ham elmas arzındaki daralma bu denli belirginken, 700 milyon dolarlık bekleyen talebin pazara zarar verebilecek boyutta olduğunu da iddia edenler bulunuyor.
Nisan 2010 itibariyle DTC’nin arzı 470 milyon dolar civarında, ki bununla birlikte yılın ilk çeyrek arzının toplamı 2 milyar doları bulacak. Bu da 2009’un aynı dönemine göre % 130’luk bir artışa işaret ediyor.
Ham elmas fiyatlarında artış devam ederken, talepte herhangi bir daralma gözlenmiyor. Arzın yetersiz kaldığı bu dönemde talebin öncelikle Hindistan pazarından karşılandığı biliniyor. Bununla birlikte, büyük elmas toptancılarının, ileride ortayı çıkması olası olan ani fiyat yükselişlerine karşı spekülatif boyutta ham elması ellerinde tuttukları da artan dedikodular arasında.
Uzmanlar pırlantanın kendine has işçiliğinin o kişinin zenginliğinin ve gücünün göstergesi olduğu fikrinin piyasa tarafından oluşturulduğuna inanıyor. Pırlanta endüstri kullanılsaydı eğer, getirisinin 2$ ile 30$ arasında olacağı hesaplanıyor. Yine uzmanlar pırlantanın az bulunan bir materyal olmadığını, fiyatının bu kadar iyi manipüle edilmese pahalı olamayacağını da belirtiyor.