Enerji tüketimi; petrol cinsinden kullanılan bu ölçüm birimi olup, ham petrol, nükleer, kömür, doğal gaz ve yenilenebilir kaynaklardan elde edilen tüm enerjinin toplamını kapsıyor. Merkezi Paris’te bulunan Uluslararası Enerji Ajansı (IAE) tarafından yayımlanan raporlarda ülkelerin enerji kaynakları ile ilgili bilgileri toplu halde bulmak mümkün.
Merkezi Paris’te bulunan Uluslararası Enerji Ajansı (IAE) tarafından yayımlanan raporda, Çin’in 2009 yılındaki toplam enerji tüketiminin 2.25 milyar ton petrole denk geldiği açıklandı. Bu miktar, aynı dönemde 2.17 milyar tonluk enerji tükettiği belirtilen ABD’den yüzde 4 daha fazla. Bu durumda Çin; 100 yıldan fazladır en çok enerji tüketen ülke sıralamasında lider olan ABD’yi geride bırakmış oluyor. Ancak kişi başına enerji tüketimi sıralamasında ABD yine lider.
Çin, IAE’nin raporunu abartılı bularak, enerji tüketimini hesaplanandan düşük olduğunun savunsa da enerji tüketimlerinin ne kadar olduğu ile ilgili bilgi vermekten de kaçınmakta. Bundan 10 yıl önce ABD’nin yarısı kadar olan Çin’deki enerji tüketiminin, şimdi ABD’yi geçmiş olması bu ülkedeki yüksek enerji talebini göstermesi açısından çarpıcı aslında.
Uluslararası Enerji Ajansı (IAE) raporundaki enerji tüketimleri analiz edildiğinde, son küresel krizin ABD’deki endüstri faaliyetlerine zarar verdiği açıkça görülmekte. Çin ise aynı dönemde krizden daha az etkilenmeyi başararak, enerji tüketimin önceki yıllarda olduğu gibi iki haneli oranlarda yükseltebilmiş.
Çin’de enerji talebinin bu kadar çok olması diğer taraftan, 2007 yılında karbon salını mı konusunda ABD’yi geride bırakmasını da açıklıyor. Çin’de ihtiyaç duyulan elektrik enerjisinin büyük bölümü kömürden elde ediliyor. Kömür ise fosil yakıtları arasında doğaya en çok zarar veren maden olarak biliniyor. ABD petrol üretiminde de yine günlük 19 milyon varille, Çin’in uzak ara önünde yer alıyor. Çin’de günlük petrol tüketimi 9.2 milyon varil seviyesinde bulunuyor. Ancak birçok analist artan enerji verimliliği ve motorlu taşıtlar için getirilen yakıt düzenlemeleri nedeniyle, ABD’de petrol tüketiminin önümüzdeki yıllarda çok artmayacağını tahmin ediyor.
Enerji tüketim devi Çin
Çin, enerji ihtiyacının büyük bir kısmını hala kömürden elde ettiğini söylemiştik. Dünyada en fazla enerji tüketen ülke konumundaki Çin, aynı zamanda, atmosferde sera etkisi yaratan karbondioksit salınımında da başı çekiyor. Diğer yandan Çin Halk Cumhuriyeti küresel ısınmanın etkilerine en fazla maruz kalan ülkelerden biri. Uzmanlar, ülkenin sel baskını, kuraklık ve çölleşme gibi iklim değişimi emarelerini yaşamaya devam edeceğini ifade ediyor. Ancak, Çin iklim koruma alanındaki çabalarında çok net gözükmemekte. Çinli yetkililerin yaptıkları açıklamalar ise; Çin’in kalkınmakta olan bir ülke olduğu, Gayrisafi Yurtiçi Hâsılamız hala fert başına sadece yıllık 3 bin 700 dolar düştüğü ve ülkede 150 milyon yoksul insan yaşadığını belirterek, ülkenin ekonomik gelişmeye ihtiyacı olduğuna dikkat çekiyor daha çok.
Çin, karbondioksit emisyonunu üretim sonucu kazanılan her Yuan için 2020 yılına kadar yüzde 40 ila 45 oranında azaltacağını açıklaması yaptı bu aralar. Öte yandan, şu an enerji ihtiyacının yüzde 70'ini kömürden karşılayan Çin, fosil enerji kaynakları yerine su, güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerjilerin toplam tüketimdeki oranını artırmayı hedeflediğini de söyledi. Ancak güçlü büyümenin aynı şekilde devam etmesi durumunda karbondioksit salınımın da somut düşüş kaydedilmemesi, aksine önümüzdeki yıllarda da yükselmeye devam etmesi kaçınılmaz gözüküyor.
Özetlersek; Çin’in yüksek sürdürülebilir büyümeden caymayacağını cümle alem bilmekte aslında. Bu da Çin’in; çevreyi korumak ve iklim değişikliğiyle mücadele etmenin öncelikleri arasında yer almadığını açıkça göstermekte.
Çin yönetiminin önceliği ‘’çevre sorunları’’ değil. Çin daha çok ‘’sürdürülebilir yüksek büyüme’’ hedefini devam ettirmek niyetinde ve bunun içinde çevre ile ilgili aldığı kararlar göz boyamaktan öte gitmiyor.