Türkiye’deki altın yataklarının coğrafi dağılımı ve kapasiteleri dikkate alındığında en yüksek trenörlüsü Ovacık ve Efem çukuru/İzmir bulunan altın madeni gözükmekte. 270 ton rezervi olduğu düşünülen Ovacık madeni uluslararası madencilik şirketleri arasında birkaç el değiştirerek bir Türk firması (Koza Madencilik A.Ş.) tarafından satın alındı ve halen işletilmekte.
Koza Altın İşletmeleri A.Ş., ülkemizdeki altın madenlerini aramak ve işletmek üzere kurulmuş %100 Türk sermayeli bir Türk şirketi. Koza Davetiye Mağaza İşletmeleri ve İhracat A.Ş. ve Koza-İpek Holding A.Ş. firması, Mart 2005'te, Normandy Madencilik A.Ş.nin bütün hisselerini Newmont Mining Corporation Şirketi'nden satın aldı. Böylece, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir Türk Şirketi altın üretimini gerçekleştirdi.
Şirketin bünyesindeki İzmir-Bergama-Ovacık Altın Madeni üretimi yanında, İzmir (Bergama)-Ovacık, Balıkesir (Havran)-Küçükdere ve Gümüşhane-Mastra madenlerinde de üretim yapmakta. Geliştirme aşamasındaki Eskişehir-Kaymaz ve fizibilite çalışmalarını tamamlanmak üzere olan şirket, Ege ve Doğu Anadolu Bölgelerindeki maden yataklarının faaliyete geçirmeyi planlamakta.
Türkiye’nin Altın Üretimi
Kaynak :İstanbul Altın Borsası verileri iab.gov.tr
Türkiye’nin İşlenebilir Altın Rezervleri
Kaynak :MTA, Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 2001.
Türkiye’de yüksek miktarlarda gümüş çıkartıldığı ve işlendiği pek bilinmez. Oysa Kütahya’da çok zengin gümüş yatakları bulunmaktadır. Eti Gümüş devletin kurduğu bir işletmeydi ve yanlış teknoloji seçimi yüzünden epey süre kısıtlı bir kapasite ile üretim yaptı.
Eti Gümüş işletmesi 2000 yılından sonra özelleştirildi ve işleme teknolojisi iyileştirilince üretim senede 100 tonu aştı. Eti Gümüş’ün üretimi 2004 yılından sonra artmaya başlayınca yıllık ortalama 100 tonu aşan gümüş ithalatı da azalarak yerini Eti Gümüş’ün üretimi almıştır. Eti Gümüş’ün 2009’da üretimi 8 ton, 2010 üretimi ise 3 tonda kalmış. Üretimde ki düşüşün ana sebebi ise küresel krizin piyasalarda yarattı daralma.
Kaynak :İstanbul Altın Borsası verileri, iab.gov.tr
Mücevher sektörü ne durumda?
Türkiye ithal edilen altının tamamına yakınını mücevher üretiminde kullanmakta. Gerçi son seneler fonlar daha çok yatırım amaçlı altın alsa da ağırlık mücevher üretiminde. Gümüş üretimi ve ithalatında da ağırlık mücevherde.
Türkiye mücevher sektörü başarılı bir sektör.
Türkiye Mücevher sektörü yıllık ortalama; 400 ton altın, 300 ton gümüş işleme kapasitesine sahip. Sektörde yaklaşık 500.000 kişi istihdam etmektedir. Her yıl ortalama 200 ton mücevher üretimi yapılmakta ve bunun ortalama 80 tonu ihraç edilmektedir. Türkiye külçe altın ithalatında ilk beş ülke arasında yer almakta.
Sektöründe işletme tipi atölye düzeyinde ve 10.000 civarında. Atölyelerde yaklaşık; 100.000 çalışan bulunmakta, satış mağazaları başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerde yoğun, Ege ve Akdeniz Bölgesinde ise turistik satışlar ağırlıkta. 50.000 perakende satış yapan mağaza 15 civarında modern teknoloji kullanan büyük firma bulunmakta. Markalaşma oranı düşük uluslararası tanınırlık az. 1995 yılında İstanbul Altın Borsası faaliyete geçmiş olup borsada altın, gümüş, platin işlemleri gerçekleşmekte.
Sektörde kullanılan altının tamamına yakını ithal edildiğinden dış piyasalara fiyat bağımlılığı bulunmakta. Firmaların tek başlarına fiyatı etkileme olanağı, üretim miktarlarını ya da kapasitesini kendi kar maksimizasyonlarına uygun olarak seçme olanakları yok. Sektörde, faaliyet alanı düşük sabit sermaye gerektiren bir alana sahip olduğundan aşırı karın olduğu sanılan sektöre yeni firmalar kolaylıkla girebilmekte. Firmaların faaliyetleri kısıtlı ve çoğunluk küçük işletmeler olması sebebiyle genel olarak profesyonel yönetici ve uzman çalıştırma imkanları kısıtlı kalmakta. Bu nedenle, ideal makine parkı ve üretim metodu, finansman ve pazarlama teknikleri ve mali mevzuattan yararlanma imkanları sınırlı. Bu işletmelerde profesyonel anlamda ortaklık kurulması, kredinin temini ve ihracat imkanlarının geliştirilmesi gibi konularda önyargı ve bilgi eksikliği hemen göze çarpmakta.
Türkiye kuyumculuk sektörünün finansal sermaye yapısına baktığımızda işletme sermayelerinin tümünün firma sahibinin aile mal varlıklarından oluştuğu görülmekte. Bu yapı sektörün uğradığı zararlarda işletme sahibini direkt olarak etkilemekte ve mal varlığını riske sokmakta. Sektördeki işletmelerin sahip olduğu kişisel girişimcilik ruhu, sürekli büyüme isteğini de beraberinde getirdiği gibi, işletmelerin küçük ve orta ölçekli olmalarının bir üretim dalında uzmanlaşmaya yol açması nedeniyle kaynak verimliliğinde de önemli artışlar sağlamakta ve bu da sektörün büyümesinde önemli etki yaratmakta.
Bunlara ek olarak bu işletmelerin aylık üretim kapasitesi 0.50–1,00 kg arasında. İmalat hammaddesinin değerli bir madde olması, üretimde temkinli davranmaya ve üretim kapasitesini arttırma yönünde bir çaba sarf etmemeye neden olmakta. Yaklaşık 1 kg aylık üretim ile yetinen imalathane sahipleri, sektörde büyüme hedeflerini ve kapasite artırımı ile profesyonelleşme hedeflerine şimdilik uzak.
Kuyumculuk sektöründe ihracatın ithalatı karşılama oranı % 58 olarak hesaplanmakta. Bu düşük bir rakam.
Kaynak :İstanbul Altın Borsası verileri iab.gov.tr
Kaynak : Dış Ticaret Müsteşarlığı, İMMİB verileri
Kuyumculuk sektörünün toplam ihracattaki payı % 1 geçmese de sektörün katma değeri yüksek üretimi önem taşıyor.
Yıllık ortalama 200 tonu geçen altın ithalatının yarısı işlenerek ihraç edilmekte. İhracatın parasal büyüklüğü yaratılan katma değerle beraber ithalata ödenen parayı karşılar durumda son yıllarda.
Bu önemli bir gelişme…
Ancak daha iyi örnekler de var. İtalya yıllık ortalama 400 ton altının tamamına yakının işleyerek daha yüksek katma değerle satabilmekte.
Türk mücevher sektörü altın ithalatının çoğunu işleyerek ihraç edebilirse, altın için her yıl ödenen milyarlarca dolar boşa gitmeyecek.