Metin Duyar

16 Mayıs 2011

AB’nin borç sorunu sürüyor

Büyüme ve enflasyon görünümünün desteğine karşı borç endişeleri piyasaları geriyor...


Büyüme ve enflasyon görünümünün desteğine karşı borç endişeleri  piyasaları geriyor.
Avrupa’da beklentilerin üzerinde çıkan ilk çeyrek büyüme rakamları ve ABD’de tamamen beklentiler doğrultusunda açıklanan enflasyon oranları ve güçlü Mayıs Michigan tüketici güven endeksine karşın, piyasaların tepkisi olumlu ama sınırlı kaldı geçen hafta.
Bu hafta başında gerçekleşecek AB maliye bakanları toplantısında yapılacak açıklamalar öncesindeki temkinlilik ve birliğin sorunlu ülkelerin kamu dengelerine yönelik tahminlerini kötüleştirmeleri risk iştahındaki tereddütlerin ana kaynağı.
Ayrıca, yapılan son anketlerde, Fed’in Haziran sonunda tahvil alımını sona erdirmesiyle hisse senedi piyasalarında düşüş beklenmesi de satış eğilimini ön plana çıkarmış durumda.
Geçen hafta, Euro-dolar paritesi, Avrupa’dan güçlü büyüme rakamlarıyla 1,43’lü seviyelere çıkmasına karşın, borç endişelerinin devam etmesiyle 1,41 seviyesinin altına indi.
Büyümeyle ilgili beklentilerin çok çabuk yön değiştirmesi, emtialardaki dalgalanmaların artmasına neden oluyor. Ham petrol fiyatları da, 100 doların üzerine çıktıktan sonra 98-99 dolar civarına geriledi.
Altın fiyatlarının ise, 1.500 dolar civarındaki hareketi devam etti. 

Bu hafta piyasaların yönü ne olur?
Bu hafta yapılacak AB maliye bakanlarının zirvesinde, sorunlu ülkelere yönelik hangi stratejilerin izleneceği ve yapılan açıklamaların kamu borcunun sürdürülebilirliğine ilişkin güveni kısa vadede sağlayıp sağlamayacağı önemli olacak.
Yunanistan’ın borç sorununun çözümünde ilk aşama olarak, önce AB-IMF inceleme heyetinin raporu ay sonunda değerlendirilip, gelecek ay ya da en geç Temmuz’da, sağlanacak ek kaynağa ve daha önceden alınan dış yardımın ödemesinin nasıl daha elverişli bir hale getirilebileceğine karar verilecek.
Özel sektöre olan borcun yeniden yapılandırılmasıyla ilgili olarak ise kısa vadede bir adım beklenmemeli.
Ancak bu sorun, orta vadede bir risk unsuru olarak kalacak; ne yönde gelişeceğini ise, hükümetin borç dinamiklerini iyileştirmede aldığı dış yardımları ne derece etkin kullandığı belirleyecek.
İrlanda’da borç faizinin düşürülmesi çerçevesinde kurumlar vergisinin birliğe daha uyumlu bir seviyeye çekilmesi; Finlandiya’da dış yardım miktarının ve koşullarının netleşmesi; İspanya’da bankaların yeniden sermayelendirilmesi konusunda daha güvenli bir tutumun gündeme gelmesi beklenebilir.
Sonuç olarak, kritik AB zirvesinin kısa vadede piyasaları destekleyici açıklamalarla sonuçlandığı görülebilir.
Ancak, borç sorunu endişelerinin kalıcı olarak ortadan kalkmasını, sorunlu ülkelerin maliye politikaları ve finansal regülasyonlarda hızlı bir reform süreci gerçekleştirmeleri sağlayacak. Kasım ayında yapılacak G20 toplantısı da kritik bir değerlendirme dönemi olacak.
Japonya merkez bankasının bu haftaki toplantısı ve öncesinde depremin ekonomik dengeler üzerindeki etkilerine yönelik gerçekleşmeler, küresel ekonomik görünüm açısından önemli olacak. Faiz toplantısında herhangi bir değişiklik beklenmezken, özellikle Mayıs ayına ait Tankan anketinin sonuçları dikkat çekebilir. Depremin etkilerinin şimdiye kadar daha ılımlı bir düzeyde kaldığı görülüyor. Bu tablonun korunması, küresel ekonomik görünümle ilgili iyimser beklentileri güçlendirebilir.
Ayrıca, ilk çeyreğe ilişkin büyüme rakamları da, ekonomide deprem öncesi büyüme hızını gösterecek. Daha doğru bir ifadeyle, daralma şiddetini. Geçen yılın son çeyreğinde % 0,3 daralan ekonominin, bu yılın ilk çeyreğinde de % 0,5 daralması bekleniyor.
Bu hafta, küresel büyümenin ikinci çeyrek hızıyla ilgili daha fazla bilgiye sahip olacağız.
Ekonomik aktivitenin mevsimsel olarak canlı seyrettiği Mayıs ayında, beklentilere paralel güçlü sonuçlar, büyüme görünümünde oluşan belirsizliklerin azalması açısından faydalı olacak.