Metin Duyar

06 Ocak 2011

ABD Merkez Bankası dengeleri koruyor ama!

Fed’in, 14 Aralık 2010 faiz toplantısına ait açıklanan tutanak notlarında, dengeli bir dil kullanmış..

Fed’in, 14 Aralık 2010 faiz toplantısına ait açıklanan tutanak notlarında, dengeli bir dil kullanmış. 
Öncelikle, ABD ekonomisinde geçen yılın son çeyreğinde gözlenen iyileşme sinyallerinin ayrıntılı bir analizi yapılmış. Özetle; işsizlik oranının yüksek olduğu; konut sektöründe sıkıntıların devam ettiği ve kredi koşullarındaki iyileşmenin yeterli olmadığına dikkat çekiliyor. Avrupa’nın borç sorununun olumsuz etkilerine yönelik olarak da ihtiyatlı bir tutum gözleniyor. 
Enflasyon tarafında ise güvenli tavır korunuyor. Hatta gıda ve enerji kaynaklı olarak tüketici enflasyonu yükselse de, çekirdek enflasyonun aşağı hareketini devam ettireceğine yönelik inançlı bir tutum söz konusu. Öte yandan, deflasyon riskinin azaldığı ifadesine de yer veriliyor. 
Sonuç olarak, Banka, ekonomideki iyileşme işaretlerini kabul ediyor; gelecek dönem gelişmelerini de yakından takip edeceğini söylüyor. 
Ancak piyasalar açısından önemli noktayı; büyüme hızının henüz ek likiditeyi kısmaya neden olacak seviyeye ulaşmadığının altı çiziliyor. Diğer bir ifadeyle, Haziran sonuna kadar toplam 600 milyar dolarlık bono alım tutarında şimdilik bir değişiklik yok.
Fed’in açıklamalarının finansal göstergelere etkisi, öncelikle, borsalardaki yükseliş çabasını bozmayacak yönde oldu. 
Euro-dolar” paritesinde, risk iştahı canlı kalacağından aşağı hareket çok sert olmayabilir; ancak Dolar’ın güçlenmesi devam edecektir. Özellikle, haftanın kalan bölümünde açıklanacak ABD istihdam verilerinin olumlu sürpriz yapma olasılığı bulunurken.
Ekonomik belirsizliğin azalması, pariteyi  yine temel dengelere göre hareket ettirecektir. 
Altın piyasası, biraz da tutanak notları öncesinde, “ek likidite kısılır mı” temkinliliği yaşadı. Bunun etkisi de sert bir gevşeme ile belli oldu zaten. Bir miktar toparlanma olacaktır. Ancak, dikkat edilmesi gereken ekonomik verilerin gücü nedeniyle, yukarı çıkış hareketleri piyasa da  satış fırsatı olarak kullanılabilir.

Ekonomideki güçlenme yeterli değil

Avrupa’da enflasyon hedefin üzerinde; ancak orta vadeli görünümde şimdilik bir sıkıntı gözükmüyor. Avrupa’da 2010 enflasyonu % 2,2 seviyesinde oluştu. Bildiğiniz gibi Avrupa Merkez Bankası yıllık enflasyonu % 2’nin altında tutmaya çalışıyor. Bundan sonraki enflasyon gelişimi önemli olacak; ancak şimdilik orta vadeli beklentilerde ciddi bir bozulma yok. 
2011 ve 2012 enflasyon rakamlarına ilişkin beklentiler, sırasıyla % 1,8 ve 1,5. Enflasyonda son dönemdeki artışın daha çok gıda ve enerji fiyatlarından kaynaklandığı gözleniyor. 
ABD’de ekonomik güçlenme sinyalleri korunuyor. Salı günü beklentilerin üzerinde açıklanan Kasım fabrika siparişleri, dayanıklı tüketim malları ve Aralık oto satışları, ABD ekonomisinde son bir çeyrektir gözlenen güçlenme sinyallerini destekler bir görüntü verdi.
Ham petrol fiyatları da 91-92 dolar bandında seyrettikten sonra 89 dolar civarına hızlı bir düzeltme yaşadı. Enerji sektöründen gelen son raporlarda stok ve üretime yönelik artış rakamları, petrol fiyatlarındaki hızlı geri çekilmenin nedeni.

İstihdam verisi önemli

ABD’de Aralık tarım dışı özel sektör istihdam verisi (ADP), Cuma günü açıklanacak kritik istihdam verisine öncü gösterge olarak yakından takip etmek gerekiyor. Piyasa beklentisi, ekonomik güçlenme ve mevsimsel faktörlerin de desteğiyle, istihdam artışının devam etmesi yönünde. Güçlü istihdam verisi, piyasalardaki güçlenmeyi destekleyecektir.
Ayrıca, ABD’de ISM hizmet endeksi, Avrupa’da hizmet endeksleri diğer takip edilecek önemli göstergelerden.
AB bloğunda sorunlu ülkelerden Portekiz, yılın ilk ihalesini çok ciddi bir sorun olmadan gerçekleştirdi; ancak bu, önümüzdeki dönem için gerekli rahatlığı sağlamayacaktır. 
Gerçekleştirilen 6 aylık ihalede talep / satış oranı 2,6 ile, bir önceki ihalede gerçekleşen 2,4’e göre daha güçlü bir talebe işaret ediyor.
Ancak, borçlanma oranının % 3,686 ile önceki ihalede gerçekleşen % 2,045’in önemli oranda üzerinde çıkması ve bunun ne kadar sürdürülebilir olduğuna yönelik endişeler, Avrupa bölgesinde tedirginlik yaratıyor. Ayrıca, sorunlu ülkelerin Mart-Nisan döneminde borç yükleri de oldukça ağır.