Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu’na Barzani’nin Türkiye ziyareti sonrası teröre karşı alınacak önlemler konusunda yeni bir adım olup olmadığını sormuştuk.
Bir grup gazeteci ile yaptığı bilgilendirme toplantısında önemli ipuçları verdi ama detayları açıklamayarak “her şeyi sizin önünüzde konuşursak işi sihiri kaçar” demişti. İstanbul’da bir araya geldiğimiz Mesut Barzani de benzer bir yanıt vermişti. Bölgedeki kaynaklar ise şunu söylüyor: “Barzani de PKK konusunda çok tepkili. Yeni adımlar atılacak. Ancak, detaylar medya önünde tartışılmayacak.” Evet, Türkiye-Irak Kürdistan’ı ilişkileri terör konusunda yeni bir aşamaya giriyor. Orta ve uzun vadede önemli şeyler olabilir. Kısa vadede ise pratik önlemler artırılacak. Büyük beklentiler yerine, sabırlı olmakta yarar var. Hatta, küçük ama önemli tedbirler bile bir gelişme sayılmalı. Ama, bizler bunu açıkça yazıp, konuşulanlar hayata geçmeyince süreç tersine dönebiliyor. Bu nedenle bilgileri biraz bekleyerek paylaşmakta yarar var. Bu işin çok önemli boyutu. Ama artık Ankara-Erbil ilişkileri tek boyutlu değil. Her konu kendi çerçevesinde değerlendiriliyor. Iraklı Kürtler ziyaret sırasında Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Barzani’ye söylediğini hatırlatıyor:‘’Artık biz sadece PKK penceresinden değil, yardımlaşma ve stratejik ortaklık penceresinden birbirimize bakıyoruz”
Dışişleri Bakanı’nın sözünü ettiği pencere için şimdi yeni bir girişim var. Bir yanda PKK eylemleri, terör devam ederken ticari ilişki nasıl olacak diye soranlar olacaktır. Hatta, bazılarının daha ileri giderek “terör alıp mal mı satacağız” diyecektir. Tüm bunlar 15 yıl öncesinin zihniyeti. Yeni dönemin önemli adımlarından birisini Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan 200’ü aşkın işadamı ile birlikte Irak Kürt bölgesine sefere çıkıyor. Bu seferin amacının “Türkiye Güneydoğu Bölgesi'ni ekonomik olarak güçlendirmek, Irak ve Kürdistan Bölgesi’ne yönelik ihracatın artırılmasını amaçlıyor. yeni iş bağlantılarının kurulması, bu ülkeye ihracat yapan firmaların yaşadıkları sorunların yerinde incelenmesi, üretilen spesifik ürünlere pazar araştırması yapılabilmesi için çalışmalar yürütülecek” olarak özetleniyor. Daha çok Türkiye’nin ticari bir seferi bu. Çünkü Irak ve Kürt bölgesi önemli bir pazar.
Ama Iraklı Kürtler de petrol ve doğal gaz pazarlığı yapacak. Bu konun altını özellikle çiziliyor. “Türkiye ile Irak Kürtleri arasındaki ilişkinin geleceğinde enerji meselesi var. Bu da Kürdistan bölgesinin Nabucco projesine katılımıdır. Mesela, Neçirvan Barzani Iraklı Kürtlerin Nabucco ile Türkiye aracılığı ile Avrupa’ya bağ kurabileceğini düşünüyor. Bu hem ekonomik hem de siyasi bir proje” deniyor
Bölgede halen 300’ün üzerinde Türk firmasının bulunduğu biliniyor. Bunlar arasında küçük şirketler kadar Türkiye’nin önde gelen holdingleri de var. Ama bölge her açıdan bakir
Ve yatırıma açık. 5 milyar dolarlık bir iş hacminin bulunduğu bölgede bu rakamın yukarı çekilmesi isteniyor. Iraklı Kürtlerin iş adamlarından oluşan heyetten beklentisi, ciddi kuruluşların ciddi yatırımlarla gelmesi, ticari işlerin vur kaç usulü gerçekleşmemesi. Bunun için bir bankaya ihtiyaç var. Bu iş de Ziraat Bankası ile halledilecek, THY seferleri de sırada. Iraklı Kürtlerle yeni değil, başka bir dönem başlıyor artık. Iraklı Kürtler de bunu kabul ediyorlar. Çünkü Iraklı Kürtlerle yapılan ticaret Güneydoğu Anadolu’da da ciddi bir ekonomik hareketlilik geçirecek. Gazeteci dostumuz şunu söylüyor:”İnsanı, ticari, ekonomik olarak daha yakın bir ilişki muhakkak terör meselesinin çözümüne katkıda bulunacak”.Ama söylemekte yarar var: Ticari ve ekonomik olarak entegrasyon önemli. PKK sorunu bir yönüyle Iraklı Kürtlerin sorunu. Ama mesele Türkiye’nin kendi iç meselesi. Dolayısıyla çözümü Türkiye’de”.
Erbil-Ankara yakınlaşması Türkiye’nin bölgede genişleme ve etkinlik alanı kurma mantığına uyuyor. Yalnız şu nokta hala açık: Türkiye, Iraklı Kürtlerle barışırken bazılarının kafasından emperyal amaçlar geçiyor, bazılarının gönlünde Iraklı Kürtlerin hamisi olmak geçiyor. Oysa, hamilik çerçevesinde değil, komşuluk, akrabalık, sınırdaşlık üzerinden barışmak; eşitler arasındaki ilişkiden yola çıkarak birbirimizi kucaklamamız gerekiyor.