Mete Çubukçu

23 Ocak 2014

Suriye için kurulan 'masa'...

Suriye halkını düşündüğünü söyleyenlere naçizane önerimiz: Kalkın o masadan ve anlaşın. Önkoşulsuz, alacağınız payı düşünmeden. En azından bu saatten sonra, Yarmuk’ta Guta’da çocuklar açlıktan ölmesin.

Kim tahmin ederdi ki Suriye için kurulan masanın etrafına bu kadar çok ülke ve uluslararası kuruluşun toplanacağını?

Hakikaten bu kadar çok ülkeyi masanın etrafında görünce “Suriye’deki iç savaşta öldürülen Suriyeli kardeşlerimizi düşünen ne kadar çok ülke varmış” diyesi geliyor insanın.

Yoksa masa etrafına toplanan 40 ülke 3 uluslararası kuruluş, insani kaygılar saklı kalmak kaydıyla,  o kanlı pastadan ‘pay’ kapma mücadelesinin oyuncuları mı?  

“İnsani kaygılar saklı kalmak kaydıyla” diyoruz. Çünkü öldürülen 150 bin kişi sanki bir istatistik gibi. Suriye’de insanların yaşadığı dram ve uğradıkları işkencelerle ilgilenenler, vicdani açıdan rahat edemeyenler olduğu kadar sadece bölgedeki dengeler için her şeyi mubah sayanlar mevcut.

Yoksa herkes için insani yaklaşım ile reel politika zaman zaman yer değiştirip resim flulaşıyor mu? Yani bir niyet diğerinin arkasına mı saklanıyor?

                                                                       ******

Cenvere’deki masa büyük. Fotoğraf 1. Dünya Savaşı sırasında 1914-1918 arasında kurulan onlarca masaya benziyor. 100 yıl önce bölge paylaşılırken düzenlenen konferansların sayısını kitaplarda bulabilirsiniz.

                                                                       ******

Sorun Esad’ın gidip gitmeyeceği, muhaliflerin kazanıp kazanmayacağı mı? Yoksa sorun sanki Esadlı ya da Esadsız bir Suriye’nin ‘kimin’ olacağı, daha açık bir ifadeyle masadaki pastanın nasıl bölüşüleceği mi?

Eğer 3 yıldır yerle bir olan ülkede, acı çeken insanlar öncelenmiş, ölen çocuklar düşünülmüş olsaydı biran önce çare bulunabilir, insanlık suçlarının; rejim ya da muhaliflerce işlenmiş olmasının taraflar açısından bir farkı olmazdı.  

Ama öyle görülüyor ki bu insanlık meselesinde dahi herkes durduğu yerdeki ya da pozisyonu içindeki ‘suçları’ görmemeyi tercih ediyor.

Kimyasal silahı kimin kullandığı unutuldu. Son dönem ortaya çıkan vahşet fotoğraflarının bile beklenen etkiyi yaratmadığı bir dünyada yaşıyoruz artık. Herkes kendi görmek istediğini görüyor.

xxx

O masa etrafında toplananlar ‘Esadlı ya da Esadsız’ bir geçiş kavgasının ne kadar anlamsız olduğu bir süre sonra daha iyi anlayacak.

Bir süre sonra ortada bir ülke, o ülkeyi ileriye taşıyacak bir umut ya da bir gelecek tahayyüllü, o tahayyülü taşıyacak insanlar kalmayacak. Esadlı ya da Esadsız “yeni bir Suriye”  hayal olacak.

Düşmanlıklar derinleştikçe Suriye halkı geleceğine nasıl ve kiminle karar verecek? Bir de tabii ki düşmanlıkların tortulaştığı, keskinleştiği bir ülkenden nasıl bir gelecek beklenecek? O çocuklar nasıl bir zihni birikimle büyüyecek?

                                                                       *****

Bu saatten sonra kimsenin tek başına kazanamayacağı ortada; ne kendi halkına karşı insanlık suçu işleyen kanlı rejim ne de tartışmalı muhalefet. Suriye’de rejim suçlu, Suriye ayaklanmasını kirletenler de masum değil.

Bu masadan ne çıkacağı da şüpheli.

Kaybeden Suriye halkı olacak kazanan ancak bir Pirus zaferi ile yetinecek. O masanın etrafında oturanların elinde kalansa bir enkaz olacak.

                                                                      *****

Suriye halkını düşündüğünü söyleyenlere naçizane önerimiz: Kalkın o masadan ve anlaşın. Önkoşulsuz, alacağınız payı düşünmeden. En azından bu saatten sonra, Yarmuk’ta Guta’da çocuklar açlıktan ölmesin.

 

*Yarın: Masada kim ne istiyor? Ne olabilir, ne olamaz?