Mete Çubukçu

03 Şubat 2011

İktidarın yandaşları para ile tutulmuş

Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in görevi bırakacağı ya da tekrar aday olmayacağını açıkladığı...


Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in görevi bırakacağı ya da tekrar aday olmayacağını açıkladığı, anayasal değişiklik vaat ettiği konuşmasının ardından ordunun muhaliflere yaptığı “Mesajı aldınız, artık evlerinize dönün” çağrısına ne yanıt verileceği tartışılırken Mübarek’in açıklamalarını bir mesaj olarak algılayan yandaşları dün sokağa çıktı.
Mübarek yanlılarının özellikle Tahrir’i hedef seçip orada yoğunlaşmaları bu kişilerin kimliği konusunda da soru işaretleri uyandırdı. Muhaliflere göre bunlar Mübarek rejiminin parayla satın aldığı yasadışı kişiler ya da polis ve gizli servis elemanlarıydı. Bildiğimiz tek şey, geçen hafta cuma gününden bu yana barışçıl bir şekilde devam eden gösteriler dün saat 14.00 sularında taşlı-sopalı kavgaya dönüştü.

Hava yumuşamıştı

Halbuki Mübarek ve ordunun açıklamalarından sonra kentte hava az da olsa değişmişti. İnsanlar evlerininin ve dükkânlarının önünü süpürmeye, ATM’lerden para çekmeye başlamıştı. Ama bu görüntüler yaşanırken bazı köşelerde uzun süredir ortada görünmeyen Mübarek yanlıları posterlerle belirdi. Daha sonra bir araya gelerek Tahrir Meydanı’nın girişlerini zorladılar.
Meydanda ise muhalifler barikat kurdu. Çünkü bu kale düşerse bir daha geri dönemeyiz diye düşünüyorlardı. Mübarek’in “İstikrar mı kaos mu, birini seçin” mesajı gelecekleri için tereddütte olan insanları tehditle kendi yanına çekme yöntemiydi. ‘1 milyon kişi’ gösterisinden sonra muhaliflerin kendine güveni gelmiş ve yorulmuşlardı. Meydanda sayıları azalmıştı. Dünkü çatışmada Tahrir’in giriş ve çıkışı Müslüman Kardeşler’in gençleri ve diğer muhalifler tarafından korundu. Onlar olmasaydı Tahrir düşerdi.

Gazetecilere saldırdılar

Ordu tarafsız davranmakla birlikte Mübarek’in son konuşmasını destekliyor görünüyor. Ama hiçbir şekilde otorite yok, sokaklar iki tarafa bırakılmış durumda. Çatışmalar gece mahallelere yayılabilir. Bu arada dün meydanda gazeteciler de çatışmadan ve saldırılardan nasibini aldı. Biz de Tahrir’den kaçtık, bir büroya sığındık. Bana muhaliflerden birisi saydı sövdü, “Hepsi sizin yüzünüzden, pis Amerikalılar” dedi. Bitirene kadar dinledim, sonra kadına ben Türkiyeliyim deyince kadın neredeyse elime sarılacaktı.