Irak'ta seçim sonuçları gece düzenlenen konvoylarla kutlanırken, sloganlara zaman zaman kurşunların eşlik ettiği Erbil sokaklarının aksine, Bağdat ve Musul gibi kentlerde silahlar ölüm saçtı.
Seçim öncesi sokakta kiminle konuşursanız size “birlik içinde bir Irak’tan” söz ederken, seçim sonrası herkes kendi yoluna gitmiş gibi görünüyor. Dünyanın Irak’taki bu duruma alışması gerekiyor. Çünkü burası Mezopotamya, tarih burada böyle yazılıyor. Onlarca yıllık hesap, Amerika’nın “demokrasi inşa etmeye” çabasıyla, birkaç seçimle halledilebilecek gibi görünmüyor. Kathryn Bigelow altı Oscar kazanan Ölümcül Tuzak’ı, tören sırasında haklarında tek bir söz bile etmediği Iraklılara borçlu iken, ABD’nin Irak’ta ulus inşa etmeye çalışması kimseyi ikna etmiş gibi görünmüyor. “Irak’ı Iraklılar kuracak. Ayrışması ya da her türlü farklılığa rağmen birlikte yaşamayı kendileri seçecek” diyen Selahhatin Üniversitesi’nden Dr. Shraaz Ameen seçim merkezinden ayrılırken Irak için birçok şeyin erken olduğunu düşünüyor. Bigelow’un tüm Iraklıları potansiyel canlı bomba gibi gören Amerikan askerlerini anlattığı filminin ödül aldığı gün, Amerikalıların neden oldukları terör, 36 can daha alıyor.
Irak Listesi
Ancak, Iraklılar bu seçimi çok önemsiyor. Erbil’de herkes en temiz kıyafetlerini, Kürt kadınlar rengarenk giysilerini giyerek sandık başına gidiyor. Bir Türkmen aile sanki bayram ziyaretinden dönercesine özenli. Bir etnik grubun hakim olduğu bölgelerdeki sakinlik Arap, Kürt, Türkmen, Hıristiyanların bir arada yaşamaya ya da yaşamamaya uğraştığı Kerkük, Musul gibi kentlerde yerini gerginliğe bırakıyor. Herkes kendi mahallesinde, kendi adayına oy veriyor. Tüm bu karamsar havada mezhep ya da etnik temele oturmayan, bu nedenle laik olarak adlandırılan El Irakiye ya da Irak Listesi ilerisi için umut veriyor.
Demokrasi mürekkebi
Oy kullandıktan sonra herkes parmaklarına sürdüğü mürekkebi gösteriyor, kameralara poz veriyor. Hatıra olsun diye küçük çocukların ellerine bile sürülüyor mürekkep. Bu basit ayrıntı Irak’ta demokrasinin unsurlarından biri olan sandığın ne kadar özlendiğinin, önemsendiğinin göstergesi. Sandık başındaki bir Iraklı “yıllarca oy kullanıp tercih yapmak için bekledik. Size anlamsız gelebilir ama parmaklarımıza sürdüğümüz bu mürekkebin anlamı bizim için büyük. Bu demokrasinin işareti” diyor. Ama sandık tek başına demokrasiyi hayata geçiremiyor. Dr. Ameen’e göre “Demokrasi kolay bir iş değil. Seçim kültürü oluşturmak bir adım ama asıl adım çoğunluğun kendi etnik ve mezhep kökenine göre değil, Irak için oy kullandığı zaman atılacak”.
Ayrışarak mı birleşerek mi?
2003’teki işgalin ardından ikinci kez yapılan parlamento seçimi, Irak için turnusol kağıdı işlevi görecek: Mezopotamya’nın etnik ve dini zenginlikleri bir arada yaşayabilecek mi? Irak kendi kendini yönetebilecek mi? Bu soruların yanıtı, 2011 sonunda Amerika’nın büyük oranda asker çekmesinden sonra verilecek. Oysa Amerika’nın fiilen Irak’ı terk etmeyeceği, çevre ülkelerin Irak’la nasıl ilgilendiği, iç politikasını nasıl yönlendirdiği biliniyor. “Yeni seçilecek olanlar ülkeyi kaos ya da istikrara yöneltecek. Bu sadece Amerika’nın gitmesiyle ilgili değil. Bakalım siyasiler İran, Suudi Arabistan ya da Türkiye olmadan sadece Irak için var olabilecekler mi?” diyerek sorumuza soruyla karşılık veren, hâlâ doğal gıdaların satılabildiği Erbil çarşısındaki esnafın sözleri, değme uluslararası ilişkiler uzmanlarına taş çıkartıyor. Erbil Kalesi’nin gölgesinde genelde entelektüellerin devam ettiği kahvede bir öğretmenin “farklılıklar ayrışarak mı, birleşerek mi yaşayacak, önemli olan bu” sözleri de seçim sürecindeki önemli notlarımız arasına giriyor.
Bıkkınlık
Seçim sonuçları gece karanlığında düzenlenen konvoylarla kutlanırken, sloganlara zaman zaman kurşunların eşlik ettiği Erbil sokaklarının aksine, Bağdat ve Musul gibi kentlerdeki silahlar ölüm saçtı: Saldırılarda 38 kişi hayatını kaybetti. Zaten güvenlik, seçim sonrasında oluşacak parlamento ve hükümetin ilk gündem maddesi. Dayanılmaz hale gelen günlük sorunların çözülmemiş olması, petrol zengini bir ülkede bu zenginliğin halka yansımaması, her etnik ve mezhep grubun kendini dayatması halkı bunaltmış durumda. Sokakta kiminle konuşsanız bir bıkkınlık var. Yani Şii ve Sünni Araplar, Kürtler, Türkmenler, Hıristiyanlardan oluşan bu zengin mozaik, Irak için sıkıntıya dönüşmüş. Irak Türkmen Listesi lideri ve İhsan Doğramacı’nın yeğeni Mahmut Çelebi, NTV’nin canlı yayınında bu zenginliğin birlikte yaşamaktan başka çaresi olmadığını, Türkmenlerin bu yüzden farklı listelerden aday olduklarını söylüyor. Bu durum Irak adına atılan olumlu bir adım: Hem farklı kökenden adayların farklı listelerde yer alması hem de temsili zor olan grupların parlamentoda yer bulması açısından.
Mış gibi
Seçim sonuçları, çoğunluğun yine kendi grubuna oy verdiğini ortaya koyuyor. Yani Şiiler Şiilere, Kürtler Kürdistan Listesi’ne. Hewler Post Gazetesi sahibi gazeteci Rebwar Kerim Weli, kötümser ama realist olanlardan: “Bu seçim bir şeyi değiştirmez. Yine de yeni hükümet istikrar görüntüsü verecek, uzlaşıyormuş gibi yapacak. İşin aslı Amerika çekildikten sonra gerçekleşecek” diyor. Yeni parlamento ve hükümetin istikrar adına “mış” gibi yapacağı çokça konuşuluyor. Özellikle çoğunluktaki Şiiler, ABD’nin çekilmesini dört gözle bekliyor. Ortadoğu siyasetinin kaypak ve oynak zemini ya da tarihin bir cilvesi olsa gerek, işgali destekleyen Şiiler şimdi ABD’nin çekilmesini bekliyor. İşgale karşı direnen Sünniler bu kez ABD’nin yanında, Şiilere karşı denge oluşturmak için destekleniyor. Kerim Weli, bütün bölgede olduğu gibi Irak’ın geleceğinin yine dışarıdan belirleneceğini söylüyor, “Iraklılar ne yaparsa yapsın kendi kendilerini yönetemeyecekler” diyor.
Kerkük
Kerkük güvenlik güçleri Irak vizesi olmadan şehre giremeyeceğimizi söylüyor. Oysa, Kürt bölgesinden Kerkük’e gitmek için vize gerekmiyor. Merkezi hükümet Kerkük üzerinde daha fazla söz sahibi olduğunu göstermek, Kürtlerin etkisini azaltmak için inisiyatif kullanıyor. Ancak seçimlerde Kürtlerin Kerkük’teki 12 sandalyenin çoğunluğunu alması, önümüzdeki dönemde seslerini daha çok yükseltecekleri anlamına geliyor. Sünni kökenli bir Arap politikacı, sonucun verdiği kızgınlıkla konuşuyor: “Nüfus yapısı yıllardır değiştiriliyor. Bu kadar Kürt nüfusu taşırsanız tabii ki kazanırsınız. Ancak, kimse kimseye Kerkük’ü bırakmaz. Biz bıraksak ABD, Türkiye, İran bırakmaz. Kerkük bundan böyle daha nazik bir sorun haline gelecek”.
İşgalle açılan kutu
Her şeye rağmen Irak önemli bir dönemeçte. Birlik ya da ayrışma kararını kendileri verecek. İşgalle açılan Pandora’nın Kutusu bu seçimle de kapanmayacak.