43 gün önce camia evladı kontenjanından, başka camia evlatlarının başkanı doldurmasıyla göreve geleni fedakar(!) İsmail Kartal'ın teknik direktörlüğünü yaptığı Fenerbahçe, teknik direktörünün 43 gün önce verdiği "üç kulvarda da iddialı tek takımız" demecini tekzip edip bu sürede her üç kulvarda da havlu attı. Gece yarısına kadar ekran başında maçı izleyen taraftarlarını çaresizlik içinde kahretti ve Konferans Ligi'nden de elendi.
İsmail Kartal, muhtemelen kendi dünyasında devrim yaparak çift forvetle başladığı maçta bu sefer de orta sahayı unutmayı başardı. Rakibin ilk maçta orta sahayı ne kadar hızlı geçtiğini unutmuş ya da belki de fark etmemiş olacak ki orta saha göbekte birkaç metrekare içinde idare etmeye alışmış Sosa ve sadece mücadele etmeye çalışan Mert Hakan ile oynamayı tercih etti. Alan genişledikçe, ki futbolda savunma yaparken alanı daraltmak esastır, Ferdi'nin sakatlığı sonrası sol beke geçen Szalai'nin ağırlığı avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı. Kademe ustası Kim de ne hikmetse 80.dakika kadar kenarda oturunca rakip, Fenerbahçe savunmasını kevgire çevirdi, üç tane attı ve belki on tane kaçırdı.
Her maç, anlatacak bir şey bulamıyoruz da bir konudan dalıp ilerlemek zorunda kalıyoruz ya bu sefer de yediğimiz gollerden gidelim. İlk golde ceza sahası içinde karambole yol açan yan topta Serdar Aziz, her zamanki gibi yerdeydi ve topa dokunduğu için gole sebep oldu gibi gözüken Tisserand, o dakikaya kadar iki golü zaten çizgiden çıkarmıştı. İkinci gol, Szalai takım on kişiyken ileri çıkıp geri dönemediği için değil onun boşalttığı tarafı kapatmak için sola doğru kayan Serdar ve Tisserand'ın orta sahaya yakın pozisyon alıp ilk topu aldırması ve sonra arkaya adam kaçırmasıyla geldi. Üçüncü gol, maç içinde defalarca tekrar ettikleri, kanattan gelip santrforun ön direğe koşması ve ofsayt pozisyonunda olduğunu ve bunun bir taktik olduğunu fark etmeyen savunmanın onunla beraber ön direğe hareketlenip merkezi bomboş bırakmasıyla geldi. Savunma ve onun önünde pozisyon alması gereken orta göbek, maçta alan daraltma, alanı, adamı ve çevreyi kontrol etme anlamında hiçbir şey ortaya koyamadılar. Altay biraz daha düşük performans gösterseydi muhtemelen 10 gol olacak maçta yine de insaflı skor oldu. Belli ki dörtlü savunma sevdalısı hocaları da onlara takım savunması anlamında pek bir şey katamamış!
Hücum tarafına gelince maçın son dakikasına kadar Fenerbahçe'nin iki kere Samuel ile bindirmesi, ki birinde merkeze atılan topta gol geldi ve diğerinde ön direkte Arda dokunamadı, dışında kaleye şut dahi atamadı. Pelkas soldan içeri girecek sağıyla şut atacak, Serdar indirecek Valencia gol atacak, Valencia ya da Samuel sıfıra inecek Serdar gol atacak gibi primitif ve tamamen bireysel hayaller dışında ortada hiçbir hücum anlayışı yoktu; sadece bu maç değil diğer maçlarda da yoktu. Ortada herkesin içgüdüleriyle oynadığı, hiçbir ana planın olmadığı, her topu alanın yana ya da geriye gitmekten öte bir şey yapamadığı sefil bir oyun vardı. Demek ki konu forvette kaç kişinin oynadığı ile ilgili de değilmiş!
Gecenin geç saatlerine kadar böyle bir işkenceye maruz kalmanın da bir hikmeti varmış demek. Şu takımın taraftarının bu sezon için geriye tek kalan umudu olan, İsmail Kartal'ın sığ anlayışıyla güya korumak için kenarda oturttuğu ve kenarda şu çaresizliği seyretmek zorunda bıraktığı Arda, son dakika resital yaparak anlama özelliği olan herkese çok net bir mesaj verdi. Bu takımda hiçbir Allah'ın kulunun Arda'yı korumasına gerek yok, kimsenin onun koruyacak kudreti de yok. Bilakis bu kadar berbat bir akşamdan sonra İsmail Kartal bile gündemde ikinci sıraya düşüyorsa bunun tek sebebi Arda'nın resitaliyle onun korumasıdır. Bundan sonra kalan 12 maçta da başta İsmail Kartal olmak üzere herkesi de korursa şu çocukcağıza olan sevgi koruyacak. Kimse çapına bakmadan üstüne vazife olmayan hami rollerine soyunmasın!
Bitirmeden üç tane mesajım var. İlk mesajım yönetime; madem gideceğiniz yok, eğer gelecek sezon teknik direktörünüz Löw olmayacaksa derhal İsmail Kartal'ı gönderin, nasılsa bir altyapı hocası filan bulup zaman kaybetmeye alıştınız. İkinci mesajım tüm camia evlatlarına; ister teknik direktörlük, ister köşe yazarlığı ve ister yorumculuk yapın artık devriniz bitti, kenara çekilin ve bu takımdan artık hiçbir menfaat beklemeyin. Son mesajım da taraftara; havaalanına gidin ve başka kimseyle yüz göz olmadan Arda'ya 17.yaş günü için bir pasta götürün!