Melih Şabanoğlu

19 Ocak 2024

Denemeler; iyiler, kötüler

Ümraniyespor karşılaşmasında Okan Buruk Galatasaray adına bol bol deneme yapma fırsatı buldu. Bunun yanı sıra futbolcularına tempolu bir antrenman da yaptırmış oldu.

Ümraniyespor maçı öncesinde oynayacak kadroyu gördüğümde Okan Buruk'un iki amacı olduğunu düşündüm.

  1. Trabzonspor deplasmanı öncesinde Ümraniyespor maçını tempolu bir antrenman olarak kullanmak.
  2. Galatasaray'ın hücum hattındaki oyuncuların golle tanışmalarını sağlayarak üzerlerindeki ölü toprağını atmak.

Maç başlayınca Okan Buruk'un üçüncü amacı daha olduğunu gördüm: Muhtelif denemeler yapmak.

Önce bu denemelerle başlayacağım.

Maçtan önce Galatasaray 11'ine bakıyoruz. (Kaynak).

4231 görünümlü 433

Sezon başından bu yana spor kamuoyu ısrarla Galatasaray'ın 433 oynaması gerektiğinin altını çizdi. Muhafazakâr devrimci Okan Buruk da ısrarla 4231 formasyonunda ısrar etti. Dün gördüğümüz en önemli yenilik, Galatasaray'ın Eyüp Aydın özelinde 4231 görünümlü 433'le maça başlaması oldu.

Eyüp Aydın'ı, dün rakip oyun kurarken, daha önce Dries Mertens'ten alıştığımız gibi rakibin ikinci stoperine ön alan baskısı yaparken gördük. Bu da bana, Galatasaray'ın alışık olduğumuz gibi 4231 formasyonuyla oynayacağını düşündürdü.

Ancak aynı Eyüp Aydın 63'üncü dakikaya kadar sol ayaklı bir sağ iç oyuncusu (8 numara) olarak iç koridorda oynadı. Galatasaray hücumlarında sol içte sol ayaklı Berkan Kutlu (diğer 8 numara), merkezde ise yine sol ayaklı Kerem Demirbay oyun kurucu (6 numara) vardı. Zaman zaman Eyüp Aydın ve Berkan Kutlu'nun da oyun kurulumu sırasında geriye gelerek altı numara pozisyonunda oynadıklarını da şahit olduk.

Galatasaray'ın saha içindeki bu dağılımını daha net biçimde göstermek amacıyla aşağıya iki görsel bırakıyorum.

Hücumdayken Galatasaray'ın saha içi dağılımına bakıyoruz. Orta sahada ilk bakışta Demirbay-Aydın-Kutlu üçlüsü dikkat çekiyor. Önlerinde sağdan itibaren kanat forvetler Tetê ve Kerem Aktürkoğlu var. En kenarda bekler Barış Alper Yılmaz ve Kâzımcan Karataş, en önde de Halil Dervişoğlu yer alıyor. (Kaynak).
Oyun kurulumu sırasında Galatasaray'ın saha içi dağılımına bakıyoruz. Demirbay-Aydın-Kutlu üçlüsü yine 1+2 formasyonuyla sahada. Arkalarında ise sağdan itibaren stoperler Nelsson ve Bardakcı var. (Kaynak).

Başka denemeler

Okan Buruk Ümraniyespor karşısında sadece 4231 görünümlü 433 denemesini yapmadı. Başka minik denemeler de gerçekleştirdi. Sıralıyorum:

  1. Maça 10 numara görünümlü 8 numara olarak başlayan Eyüp Aydın 63'üncü dakikada Galatasaray'ın 4231'e geçmesiyle merkez orta sahada görev aldı, oyuna yeni giren Tanguy Ndombélé ile birlikte.
  2. Oyuna 8 numara olarak başlayan Berkan Kutlu ise 63'üncü dakikada Victor Nelsson ve Abdülkerim Bardakcı'nın çıkmasından sonra sol stoper olarak görev yapmaya başladı.
  3. Maça santrfor olarak başlayan Halil Dervişoğlu 72'inci dakikada Kerem Aktürkoğlu'nun oyundan çıkmasıyla sol kanat forvete geçti.
  4. Oyuna 63'üncü dakikada giren Wilfried Zaha ise dokuz dakika sol kanat forvet olarak görev yaptıktan sonra 72'nci dakikada santrfora geçti.
  5. Kerem Aktürkoğlu ise maçın başından 63'üncü dakikaya kadar sol kanat forveti olarak görev yaptı, bu dakikadan çıktığı 72'nci dakikaya kadar da santrfor arkasında oynadı.

Aktürkoğlu sorunsalı

4231 görünümlü 433 saha dağılımı bizi şu soruya götürüyor: Forvet hattında görev yapan Tetê, Kerem Aktürkoğlu ve Halil Dervişoğlu nasıl bir düzende oynadılar? Bu sorunun en doğru yanıtı, “eskisi gibi oynadılar” olmalıdır. Zira Tetê dünkü maçta sağ iç koridoru kullandı çoğunlukla, Dervişoğlu merkez hücum oyuncusu olarak görev yaparken Aktürkoğlu ise şimdiye kadar gördüğümüz gibi hem sol ve sağ iç koridorları kullandı, hem de merkezi.

Bu kapsamda Aktürkoğlu'nu kâh merkezde gördük (örneğin sola kaymış olan Tetê'ye şut pası verdi), kâh sol iç koridorda rakip kaleye akarken (örneğin Demirbay'ın pasıyla rakip ceza sahasına girdi), kâh ikinci santrfor gibi kaleye şut atarken (örneğin Barış Alper Yılmaz'ın sağdan ortasına yarı volesini yapıştırdı), kâh sağ koridorda Icardi sendromu içine düşmüşken (aşağıdaki fotoğraf).

Icardi sendromuna yakalanmış Kerem Aktürkoğlu'na bakıyoruz. Aktürkoğlu sağında ve solunda takım arkadaşları Eyüp Aydın ve Barış Alper Yılmaz varken (sayısal üstünlük 3'e 1 Galatasaray lehine) rakip ceza sahasında üç Ümraniyesporlu futbolcunun arasında bulunan Halil Dervişoğlu'na orta yapıyor. (Kaynak).

Demirbay'ın görünmeyen yüzü

İzleyenler arasında bir anket yapsak “maçın oyuncusu kimdi” diye, kanımca kayıtlara göre karşılaşmayı üç asistle tamamlayan Kerem Demirbay açık ara önde çıkardı. Bunda şaşıracak bir şey yok; zira skora yönelik istatistikler açık biçimde bu sonucu destekliyor.

Ancak Demirbay'ın istatistiklere yansımayan bir başka yüzü daha var kanımca. O da Demirbay'ın Eyüp Aydın ve Berkan Kutlu yoruluncaya kadar, yani Galatasaray bu iki futbolcu üzerinden tempolu oynarken bu tempoya çıkamaması. Demirbay maçın bu bölümünde tempo yetersizliği nedeniyle bazı kritik hatalar yaptı.

Buraya o hatalardan iki örnek alıyorum. 

Birinci örnek; dakika 17,12. Barış Alper Yılmaz taç atışında Tetê'ye oynuyor. Tetê, Barış Alper Yılmaz'la al-ver yaptıktan sonra topu merkezdeki Demirbay'a aktarıyor. Top Demirbay'a geldiğinde rakip defans hattının önünde iki Galatasaraylı futbolcunun boşta oldukları göze çarpıyor; bunlar Berkan Kutlu ile Halil Dervişoğlu.

Demirbay da bunu görüyor ve topu o bölgeye oynuyor. Ancak pası ne Kutlu'ya gidiyor, ne de Dervişoğlu'na (aşağıdaki fotoğraf); böylece Demirbay top kaybı yapmış oluyor.

Demirbay'ın temposunun yetersiz kaldığı bir hücuma bakıyoruz. Demirbay (daire içinde), rakip savunma önünde boşa çıkan Kutlu ve Dervişoğlu'na (dikdörtgen içinde) topu vermek isterken pas hatası yapıyor. (Kaynak).

Bu pas hatası sonrasında Ümraniyespor defansının uzaklaştırmak istediği topu Bardakcı kaparak hemen Kâzımcan Karataş'a oynuyor, böylece Galatasaray hücumunu tazelemiş oluyor. Karataş ceza sahasına koşu gösteren Dervişoğlu'na oynamak isterken rakip pas arası yapıyor. Ancak Karataş bu topu yeniden kazanıp bu kez biraz geride ve merkezdeki Demirbay'a oynuyor. Demirbay yeniden Karataş verip ceza sahasına hareketleniyor. Karataş da dikine bir pasla hemen onu görüyor. Burada Demirbay kontrol etmeye çalıştığı topu kaybediyor (aşağıdaki fotoğraf).

15 saniye sonrası. Kâzımcan Karataş (daire içinde) kendisine pas verip ceza sahasına hareketlenen Demirbay'ı (dikdörtgen içinde) topla buluşturuyor. Ancak Demirbay bu topu kontrol edemiyor. (Kaynak).

Demirbay'ın kaybettiği top sola açılıyor. Orada Berkan Kutlu var. Kutlu topu hemen ceza sahasında boş durumdaki Eyüp Aydın'a oynuyor. Aydın'ın topa gelişine attığı şut üstten dışarı çıkıyor (aşağıdaki fotoğraf).

6 saniye sonrası. Demirbay'ın kontrol edemediği top sola açılıyor. Orada Berkan Kutlu (daire içinde) var. Topu ceza sahası içindeki Eyüp Aydın'a (dikdörtgen içinde) gönderiyor. Onun vuruşu üstten dışarı çıkacak. (Kaynak).

Peş peşe üç kritik hata

İkinci örnek; dakika 22,11. Karataş taç atışını Demirbay'a kullanıyor. Demirbay sağındaki Tetê'ye pas atmaya çalışırken topu rakibe teslim ediyor (aşağıdaki fotoğraf).

Ümraniyespor'un attığı golün 15 saniye öncesine bakıyoruz. Demirbay'ın (daire içinde) Tetê'ye vermek istediği pası Ümraniyesporlu futbolcu kapmak üzere. Bu sırada geride sadece üç Galatasaraylı var. (Kaynak).

Ümraniyesporluların kaptığı top sağ koridordaki Ayman Bouali'ye aktarılıyor. Onun karşısında Bardakcı var. Bu pozisyonda sayısal üstünlük 4'e 2 Galatasaray lehinde. Ancak Bardakcı burada Bouali'yi taç çizgisine doğru sürmek yerine topa hamle yapıyor. Bu fırsatı değerlendiren Bouali de hemen Bardakcı'ya çalım atıyor (aşağıdaki fotoğraf).

10 saniye sonrası. Ümraniyesporlu Bouali sağdan akarken karşısına Bardakcı çıkıyor. Bardakcı burada rakibini taç çizgisine doğru sürüklemek yerine topa hamle yapıyor ve çalım yiyor. Böylece Bouali Galatasaray ceza sahasına girmek şansı buluyor. Oysa burada Galatasaraylı futbolcular 4'e 2 üstün durumdalardı. (Kaynak).

Demirbay ve Bardakcı'nın yaptığı iki kritik hata sonrasında Ümraniyesporlu Bouali boş durumda Galatasaray ceza sahasına giriyor ve topu takım arkadaşı Emre Demir'e aktarmak istiyor (aşağıdaki fotoğraf).

4 saniye sonrası. Bouali Galatasaray ceza sahasına girmiş ve topu takım arkadaşı Emre Demir'in koşu yoluna atmış durumda. Topla Emre Demir arasında ise sadece Barış Alper Yılmaz var. (Kaynak).

Kritik hata yapma sırası Demirbay ve Bardakcı'dan sonra Barış Alper Yılmaz'a gelmiş durumda. Yılmaz ters ayağı olan sol ayağıyla topu uzaklaştırmak yerine sağ ayağını uzatınca kendi kalesine gol atmış oluyor.

Bardağın dolu tarafı

Demirbay temponun yükselmediği zaman dilimlerinde maça ve skora doğrudan etkide bulanacak olumlu hamleler de yaptı. Tetê'ye yaptığı asist dışında buraya başka bir örnek alıyorum.

Dakika 29,09. Orta sahada Demirbay Nelsson'un bastığı Sıraçhan Nas'tan topu kapıyor. Biraz sürdükten sonra sol iç koridordan bindiren Aktürkoğlu'nun önüne uzun ve etkili bir pas atıyor (aşağıdaki fotoğraf).

Aktürkoğlu'nun kaçırdığı golün birkaç saniye öncesine bakıyoruz. Demirbay'ın (daire içinde) pasıyla rakip ceza sahasına giren Aktürkoğlu (dikdörtgen içinde) yaptığı kötü vuruş nedeniyle golü kaçıracak. (Kaynak).

Ne var ki bu topla ceza sahasına giren Aktürkoğlu Demirbay'ın pasını yaptığı kötü vuruş nedeniyle asiste çeviremiyor.

Halil Dervişoğlu portresi

Benzer biçimde karşılaşmayı izleyenler arasında “maçın en kötüsü kimdi” diye bir anket yapılsa, muhtemelen birinciliği Halil Dervişoğlu alırdı.

Kanımca Dervişoğlu hak etmediği bir linçe maruz kalıyor. Bunun nedeni, Dervişoğlu'nun sokar katkısı yapmamış olması. Çoğu taraftar santrfor pozisyonunda oynayan Dervişoğlu'nun Icardi gibi bolca gol atması gerektiği düşüncesinde. Ancak bu mümkün değil. Zira Dervişoğlu'nun orijinal pozisyonu santrfor değil; ikinci santrfor olarak oynayabilen bir oyuncu Dervişoğlu. Ayrıca Dervişoğlu bu pozisyonda, Galatasaray'ın ikinci değil, Cédric Bakambu'nun arkasında üçüncü tercihi durumunda.

Diğer taraftan birkaç pozisyonda top kaptırması dışında Dervişoğlu takım için yararlı oynayan da bir oyuncu, ancak skor katkısı yapmadığı için bir şekilde bu katkılar hiç göze çarpmıyor. Ben burada Dervişoğlu'nun asiste çevrilememiş bir kilit pasını örnek olarak vermek istiyorum.

Dakika 54,58. Nelsson'un pasında Bardakcı Demirbay'la paslaşıp topu geri aldıktan sonra derine gelen Dervişoğlu'na dikine bir pas atıyor. Dervişoğlu topu sağıyla önüne alıp soluyla boş koşu gösteren Aktürkoğlu'nu kaçırıyor (aşağıdaki fotoğraf).

Dervişoğlu'nun Aktürkoğlu'nu kaleciyle karşı karşıya bıraktığı kilit pasa bakıyoruz. Bardakcı'dan dikine aldığı pası soluna alan Dervişoğlu, ileriye doğru koşmaya başlayan Aktürkoğlu'nun önüne yuvarlıyor topu. Ancak burada Ümraniyespor kalecisi Abdulsamed Damlu tehlikeyi ileri çıkarak önleyecek. (Kaynak).

Ancak Ümraniyespor kalecisi Abdulsamed Damlu burada öne çıkarak tehlikeyi önlüyor.

Bir bek doğuyor

Kanımca maçın oyuncusu Kerem Demirbay kadar, bu kez sağ bek oynayan Barış Alper Yılmaz'dı da. Hem hücumda, hem de savunmada çok iyi bir maç çıkaran Yılmaz hücumda çok az hatayla oynadı. (Çoğu pozisyonda rakibini geçerek Ümraniyespor ceza sahasına etkili paslar, ortalar gönderen Yılmaz, bir duran top sonrasında Demirbay'ın yaptığı ortayı da klasik bir santrfor vuruşuyla kafasıyla rakip kaleye gönderdi.)

Ancak kanımca Barış Alper Yılmaz kendi kalesine gol atmış olmasına rağmen savunmada bugüne kadarki en iyi maçını oynadı. Ben buraya Yılmaz'ın gözden kaçan iki kritik defansif katkısını örnek olarak ekliyorum.

İlk örnek, dakika 21,28. Ümraniyespor rakip hücumunu kestikten sonra ayağa oynayarak kendi yarı sahasından beş pasla Galatasaray yarı sahasına geçiyor. Son olarak sağ çizgiden merkeze atılan uzun topla da Emre Demir 'i kaçırmak istiyorlar. Demir topu kontrol etmek için havalandırdığı sırada Barış Alper Yılmaz kritik biçimde devreye girerek topu kafayla kalecisi Günay Güvenç'le buluşturuyor (aşağıdaki fotoğraf).

Barış Alper Yılmaz'ın maçtaki ilk kritik defansif hamlesine bakıyoruz. Bu pozisyonda Yılmaz, Ümraniyesporlu Emre Demir'in üzerinden aşırmak istediği topu kafasıyla kalecisi Günay Güvenç'e gönderecek. (Kaynak).

Bu aslında şimdiye kadar Sacha Boey'den alıştığımız kritik bir hamle. Ama bu kez kadrajda Yılmaz vardı.

İkinci örnek. Barış Alper Yılmaz dakika 54,47'de benzer biçimde kalecisi Güvenç'e ulaştırdığı kritik bir kafa topuyla yeniden önemli bir Ümraniyespor hücumunu kesiyor (aşağıdaki fotoğraf).

Barış Alper Yılmaz'ın maçtaki ikinci kritik savunma hamlesine bakıyoruz. Bu pozisyonda Yılmaz, Ümraniyesporlu iki futbolcudan atik davranarak topu yine kafasıyla kalecisi Günay Güvenç'e gönderecek. (Kaynak).

Eğer burada Yılmaz devreye girmemiş olsa iki Ümraniyesporlu futbolcu rahat biçimde Galatasaray kalesine akmak için ciddi bir fırsat yakalamış olacaklardı.

Tabii Yılmaz'ın kendi kalesine attığı golle bu savunma çabalarını sıfırladığı da ileri sürülebilir. Ben biraz farklı düşünüyorum. Kanımca Yılmaz kendi kalesine attığı golde bir sağ bekin yapabileceği en ölümcül hatalardan birini yaptı ve deneyimledi: Sağdan gelen topu sol ayağı yerine sağ ayağıyla uzaklaştırmaya çalışmak. Yılmaz'ın bu hatayı bir daha kolay kolay yapmayacağı görüşündeyim.

Sonuç

Dünkü maç sonrasında kanımca Trabzonspor karşılaşması ilk 11'i hakkında da ciddi bir fikir edindik: Buruk maçta dört oyuncuyu kadroya almadı: Fernando Muslera, Boey, Lucas Torreira ve Dries Mertens. Icardi de bunlara eklenebilir. Bunun dışında Nelsson, Bardakcı, Barış Alper Yılmaz, Kerem Demirbay ve Kerem Aktürkoğlu'nu da erkenden çıkardı. Zaha'yı da sonradan oyuna sürdü. (Okan Buruk'un Halil Dervişoğlu'nu tüm maç boyunca oynatmasını iki türlü yorumlayabiliriz. Oyuncusunun gol atmasını sağlayarak ona moral vermek. İkincisi de, Trabzonspor karşılaşmasında Dervişoğlu'ndan rotasyon futbolcusu olarak yararlanmak.)

Başta da dediğim gibi Buruk kanımca oynatmadığı beş futbolcu dışında tüm önemli futbolcularına görev vererek tempolu bir antrenman yaptırmış oldu. İki oyuncusunun gol atmasını sağlayarak onların da morallenmesini sağlamış oldu. Bunun etkilerini pazar günü Trabzon'da göreceğiz. 

Melih Şabanoğlu kimdir?

Melih Şabanoğlu, Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu.

Okur, yazar, merak eder. Çocukluktan itibaren her yaş döneminde ve değişik sektörlerde çalışırken spor ve futbol, amatör tutkusu oldu hep.

Futbolun matematiğini anlamaya çalıştı. Sabahtan akşama dek muhtelif maçlar izleyerek geçireceği günlerin hayalini kurdu.

Ana ilgi ve uğraş alanı ise Osmanlı modernleşmesi ve geç Osmanlı döneminde spor tarihi.

Bu konuda Kuruluş: Mekteb-i Sultani'den Galatasaray Spor Kulübü'ne Türkiye'de Futbolun Erken Çağı (1904-1907) başlıklı bir kitabı var.

Önümüzdeki dönemlerde bu çalışmanın diğer ciltlerini çıkarmayı umuyor.