Bayram tatili, son dakikada, çekiştirilip uzatılmasaydı, bu yazayı yazmayacaktım. Çünkü anlatacaklarımı yapmak için 3 günlük tatil yetmezdi.
Tatil 9 güne uzayınca, “Bari bir şeye yarasın” diyerek kolları sıvadım.
Damaklarınızı bayram yerine döndürmeye niyetlendim.
Açıklayayım: Köfte-Kebap Rotası’nı izleyeceğiz, onun için yola aç çıkan!
İlk durak Bursa: Tabii ki hedefte İstender Kebabı var. Pide, döner, bonfile parçaları, salça sosu, yoğurt ve köpük köpük tereyağından oluşan kebabın tadını tam olarak tarif edebilecek kelime henüz icat edilmemiştir. Veya ben duymadım! Gerçek bir lezzet abidesidir. Derinliği olan bir kebaptır. Bu muhteşem kebabı ister Tarihi İskender Efendi Konağı'nda ister Uludağ Kebapçısı'nda yiyebilirsiniz. İzmir’e uzanan yeni otoyolda da şubeler var.
Daha sonra Mustafakemalpaşa'da bir tatlı molası vermenizi öneririm. Bu tatlıyı insan yemeye doyamaz. Hele üstüne biraz kaymak koyarsanız, damağınızı çatlatabilirsiniz. Bu tatlı için en doğru adreslerden biri, "Dondurmacı Ahmet" tir.
Akhisar'dan geçerken canınız mutlaka köfte isteyecektir. Çünkü burada yer gök hep köfte kokar. Türkiye'nin en lezzetli köfteleri burada pişer. Gerçek Akhisar köftesini yemek istiyorsanız, yol üstündeki ünlü Ramiz'e veya Can Köftecisi'ne uğramanızı öneririm.
Susurluk malum: Tost ve ayran cenneti. Yalnız tostun, teneke tulumu veya mihaliç peyniri ile yapılmış olmasına dikkat edin. Kimileri ekmek diliminin üstüne ev yapımı salça sürülmesi gerektiğini söyler ki ben de bunu öneririm. Hele Karacabey’in domatesinden yapılmış salça olursa, yemeden yanında yat cinsinden bir tost olur çıkar. Yanında, Susurluk'un bol köpüklü ayranını içmeyi ihmal etmeyin. Bu tostun en lezzetli yapıldığı yerler bence otobüs terminalinin hemen önündeki Kafkas ve Düzdağ kahveleridir.
Susurluk'tan sonra sırada “Manisa Kebabı” vardır. Dana ve kuzu kıymalarının karışımının, tuzla yoğrulmasıyla yapılan bu kebap, benim lezzet sıralamamda üst basamaklarda yer alır. Bu kebap, şiş köfte büyüklüğündedir. Izgarada, kömür ateşinde cızır cızır sesler çıkartarak bir güzel piştikten sonra, pidelerin üstüne çekilir ve en üste de eritilmiş, mis gibi kokan tereyağı gezdirilir. Biraz sumak serpildikten sonra servis edilir ki bu hali ile damakları bayram yerine çevirir. Gülcemal ile Manisa Spor, bu kebabın en lezzetli yapıldığı iki lezzet durağıdır.
Selçuk'ta, otoyoldan bir süreliğine çıkmak gerekir. Çünkü ileride muhteşem lezzetler sizi bekliyor. Bunlardan birincisi Tire'deki çok özel köftedir. Tire’liler köfte der ama bu muhteşem yemek bal gibi kebaptır. Dananın belden yukarı bölgesinin etlerinden yapılan uzun köfte, sadece tuzla yoğrulur. Şişlere geçirilen köfteler, kısa bir süre kızartıldıktan sonra şişten çıkartılıp, buzdolabında bekletilir. Sipariş gelince, tavada tereyağında tekrar kızartılır, üstüne domates sosu dökülüp, afiyetle yenir. Ben bu kebabı Hacı Baba'da yemeyi tercih ederim. Ama diğer kebapçılara da haksızlık etmeyelim. Tire’de her lokontanın ayrı bir lezzeti vardır. Korkmayın, dalın içeri, kebabınızı ısmarlayın. Tabii kebabın üstüne karadut soslu lor peynirini de yemeyi ihmal etmemenizi de öneririm.
Tire'nin biraz ötesinde, Ödemiş'te de çok özel bir kebabın tadına bakmadan yola devam etmek, damağınıza yapılmış en büyük haksızlık olur. Ödemiş’in . Taze ekmek, kemik suyu ve kırmızı biberle hazırlanmış yağlı bir sosa batırılır. Bir güzel dinlenip, parmak uzunluğunda köftelere dönüşen et, ızgarada kızartılıp, yağlı ekmeğin üstüne çekilir. Ödemişliler çok haklı olarak “yağlı kebapları” ile iftihar ederler. Bu kebabın en lezzetli hazırlandığı yerlerin başında Hurşit Kebapçısı gelir. Eğer tam öğle servisinde giderseniz bir süre bekleyebilirsiniz.
Size, Bozdağ'ı aşıp, Salihli'ye gitmenizi, orada odun köftesi yemenizi öneririm ama yolunuz çok uzar. O rotayı başka zaman anlatırım.
Artık gönül rahatlığı ile tekrar İzmir-Aydın otoyoluna dönebilirsiniz.
Otoyoldan çıkıp, Ortaklar ve Aydın’a gelince, çöp şiş yemeden geçmek olmaz. Çöp şişe “çöp kebap” demek yanlış olmaz. Çünkü burada da et ve yağ, şişe birlikte takılıp, ateş üstünde cızırdarlar. Çöp şiş öylesine lezzetlidir ki, insan iştahına, “dur, yeter” demeyi bir türlü beceremez. Bu konuda seçenek fazla. Burada keşif işini size bırakıyorum. Hepsi kabulümdür.
Çine’ye yaklaşırken, köftecilerin reklamları, ilçeye gelmeden kilometre önceden başlar. Bu çok özel köfteciler, Çine'nin çıkışında yan yana sıralanmışlardır. Köftenin yanı sıra çöp şişte de oldukça iddialılardır. Burada bütün köfteciler lezzetlidir. Ama Enişte, Köfteci Dede, Mehmet Zengin, Tepedeki Köfteci bir adım daha öne çıkarlar.
Eğer yolunuz Marmaris'e doğru gidiyorsa, jandarma kontrol noktasın hemen yanı başındaki Şelale Lokantası'na uğramanızı öneririm. Burada patlıcan, patates, kabak, sivri biberden oluşan karışık tavanın tadına bakmalısınız. Üstüne sarmısaklı domates sosu dökülen bu kızartma, damakta unutulmaz tatlar bırakıyor.
Eğer Datça'ya doğru devam edecekseniz, Bozburun kavşağındaki Mavi Pide'de (acaba hala açık mı?) mola vermelisiniz. Burada yapılan çeşit çeşit pideler, insanın damağını bayram yerine çevirir. Hepsi çok lezzetlidir ama patlıcanlı (söğürmeli) pide çok özeldir.
Eğer Sakar'dan Gökova Körfezi'ne inip, Fethiye'ye doğru devam edecekseniz, Ortaca'da Toprak Ana'da bir lezzet molası vermek zorundasınız. Burada, ağaçların gölgesinde, süt kuzusu veya süt oğlağı ziyafeti çekmek gerekir. Geceden fırına konan oğlak ve kuzu, tam 10 saatte pişer ve bir sallamada etler kemikten ayrılır. Bu lezzetli etlerin yanında, bahçedeki nar ağaçlarından toplanmış narlardan sıkılmış olan buz gibi nar suyu, etin en iyi eşlikçisi olacaktır.
Türkiye'nin dört bir yanı lezzetli rotalarla kaplıdır. Sizin yerinizde olsam, arada bir lezzetin peşine düşer, hem yemekleri hem de bu yemeklerin yapıldığı çevreyi keşfederim.
Bayramınız lezzetli olsun.