“Adamlar şaraphanenin içine sanat galerisi değil, sanat galerisinin içine şaraphane yapmışlar!..”
Resim, heykel, fotoğraf ve yerleştirmelerle dolu dev salonları gezdikten sonra küçük sayılabilecek şarap tesisine gelince, bir dostumuz böyle dedi. Gerçekten de dediği kadar vardı. Bir şaraphanenin içinde küçük bir sanat galerisi beklerken, dev bir sanat galerisinin içinde küçük bir şaraphaneyle karşılaşmıştık. Gerçi tesisin hacmi fazla büyük olmasa da, şarapları “büyük şarap” kategorisindeydi. Dünyanın dört yanındaki pek çok şarap yazarına göre, buradan çıkan şarap da bir sanat eseri zarafetindeydi. Zaten o yüzden de geçen hafta ziyaret ettiğimiz Ornellaia’nın şarapları “ölmeden önce tadılacak 100 şarap" gibi listelerde başı çekiyor, fiyatlarda üst düzey Bordo’larla yarışıyor, koleksiyonları yapılıp müzayedelerde el değiştiriyordu.
İtalya'nın "Super Tuscan" unvanlı şaraplarından Ornellaia'nın tesisinde her yer sanat eserleriyle dolu.
İki yıldır şarap ve viski bölgelerine düzenlediğimiz Gusto Gezileri’nin en yenisinde hedefimiz İtalyan şarapçılığının kalbi Toskana’ydı. Dört gün boyunca dört ayrı bölgede önde gelen birer şarap üreticisine konuk olduk ama en etkileyicileri sahil bölgesi Bolgheri’deki Ornellaia’ydı. Ligurya Denizi’ne yakın bu coğrafyanın şaraplık değeri 1940’larda Marki ünvanlı Incisa della Rocchetta tarafından keşfedilmiş, onun Fransız üzümlerini dikmesi ve 1960’larda “Super Tuscan” denilen şarapların öncüsü Sassiccaia’yı çıkarmasının ardından başka seçkin üreticiler de bölgede bağlar almıştı.
Görme engellilere sanat desteği
Etrafı dişbudak ağaçlarıyla çevrili olduğundan “Dişbudaklık” anlamına gelen Ornellaia, Toskana’nın 700 yıllık şarap hanedanı Antinori’lerin 26. kuşağından Lodovico Antinori tarafından 1981’de kurulmuştu. Buraya dikilen Bordo kökenli üzümlerin şarapları büyük başarı gösterince ağabey Piero Antinori de bağlara ve tesise ortak olmuş, bir süre sonra da Kaliforniya’nın şarap kralı Robert Mondavi hisse almıştı.
Mondavi’nin ölümünden sonra onun hisseleri Toskana’daki Luce projesindeki ortağı Frescobaldi’lere geçmiş, bu sayede de Antinori’lerin en büyük rakibi Frescobaldi hanedanı hâkim hissedar haline gelmişti.
Ünlü sanatçı Rebecca Horn'un bir heykeli de fıçı mahzenini süslüyor
“Şato”, şimdilerde Frescobaldi’lere aitti ama bu aile de sanatsever Lodovico’nun başlattığı sanatçı iş birliklerini ve “sanat politikası”nı kesintiye uğratmamıştı. Ornellaia “Sanatçı hasadı” programında 18 yıldır her yıl bir sanatçıyla anlaşıyor, o yılın bağbozumunu sembolize eden bir anahtar kelime seçiyor, ardından da sanatçıdan bu kelimeden yola çıkarak bir iş üretmesini istiyordu. Yapılan çalışma ile 3 ila 9’ar litrelik 111 dev şişe “giydiriliyor”, tesis koleksiyonu dışındakiler satılıyordu. Bunlardan Rebecca Horn’un “enerji” adlı eseriyle giydirdiği 6 litrelik şişesi, geçenlerde bir müzayedede tam 130 bin avroya satılmıştı. Bu projeden elde edilen gelir, New York’taki ünlü Guggenheim Müzesi’nin kurucusu Solomon R. Guggenheim Vakfı’nın görme engellilerin diğer duyularını kullanarak sanatı denemelerine yardımcı olan “Mind’s Eye” programına bağışlanıyordu.
Şaraphanenin galeri bölümünde sütunlar bile sanatçılar tarafından giydirilmiş
Tesisin bakımlı bahçesine kâh taştan, kâh budanmış çalılardan “heykel”ler, salonlarındaki sütunlara yapılmış giydirmeler, belli rekoltelerde yine ressamlar tarafından yapılan etiketler de dikkat çekiyordu. Yüzlerce fıçı şarabın güzellik uykusuna yatırıldığı mahzenlerde bile, fıçıların arasında birden bire heykeller karşınıza çıkıyordu. Yine sanatçıların ellerinden çıkma, dev boyutlu basılmış ve çerçevelenmiş fotoğraflar da cabasıydı…
İranlı ünlü sanatçı Şirin Neşet'in fotoğrafları ve şişe giydirmesi de koleksiyonda dikkati çekenlerden
Dolar bazında beşe katlanan fiyatlar
Ornellaia’yı ilk parladığı 2000’lerin başlarında zaman zaman 50 avro civarında fiyatlara alırdım. Bağları eskidikçe kalitesi günden güne artan, Andre Tchelistcheff, Danny Schuster, Michel Rolland gibi dünyanın en önde gelen önologlarının danışmanlıklarıyla daha da sofistike hale gelen şarabın piyasaya yeni verilen 2020 rekoltesi ise -hem de şatosunda- 260 avro… Elbette bu yükselişte yıllar süren incelikli sanat etkinlikleriyle ilgi çekmiş ve saygınlık yaratmış olmanın önemi de büyük…
Normalde biraz da bize örnek olması için yazdığım bu tür yazıları, “darısı başımıza” gibi dileklerle bitiririm. Ancak bu kez öyle yapamıyorum… Bu satırları yazdığım sırada gelen bir haberle, böyle demenin şarap üreticilerimize haksızlık olacağını hissediyorum. “Henüz satılmayan şarapların daha belirlenmemiş vergisini ödememe ihtimaline karşı (!)” konulan küçük üreticilere 500 bin ila 1 milyon, orta ölçeklilere 2 ila 4 milyon, büyüklere de 8 ila 15 milyon liralık teminat zorunluluğunu öğrendikten sonra, “Sanatla incelmekten filan vazgeçtim, bu koşullarda ülkemizde şarabın üretiliyor olması bile yeterince kahramanlık… Görünen-görünmeyen bin bir engelle boğuşan üreticiler, bunlardan kurtulduğunda elbette sanatla buluşma gibi zevkli iş birliklerine yönelecek rahatlığa erer, elbette dünya şarapçılığı ile aralarındaki makası kapatır” diye düşünüyorum.
Mehmet Yalçın kimdir?Türkiye'nin ilk "içki yazarı" Mehmet Yalçın, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. 1984'ten itibaren haber ajansı ve dergilerde muhabirlikten genel yayın yönetmenliğine uzanan görevlerde bulundu. 1997'de modern yaşam tarzı dergisi Gurme'yi, 2001'de de Türkiye'nin ilk içki kültürü dergisi Gusto'yu çıkardı. Sabah ve Milliyet gazetesinin Pazar eklerinde 17 yıl gastronomi alanında köşe yazarlığı yaptı. "A'dan Z'ye Viski", "A'dan Z'ye Şarap" ve "A'dan Z'ye Bira" kitaplarını yazdı. Dünyanın dört yanında sayısız şarap ve sert içki tadım ve eğitimine katılan Yalçın, danışmanlık ve eğitmenliklerini sürdürüyor, her hafta Türkiye'nin en çok okunan bağımsız internet gazetesi T24'te yazıyor. |