Dubai’deki dev salonu dolduran yüzlerce konuk nefeslerini tutmuş, yılın en iyi şeflerinin açıklanmasını bekliyordu. Dünyanın prestijli gastronomi ödüllerinden The Best Chef’in ödül listesi okunmaya başladığında, salondaki Türkler birbirlerini coşkuyla kucaklayıp kutladılar. Zira dört Türk şef listeye girmiş, Neo Lokal’den Maksut Aşkar iki bıçak, Maça Kızı’ndan Aret Sahakyan, Turk’ten Fatih Tutak ve Apartıman Yeniköy’den de Burçak Kazdal birer bıçak ödülünü kazanmıştı. Kıran kırana bir rekabetin olduğu aşçılar dünyasında çok sık rastlanmayan biçimde bir Türk kadın şef de büyük ödüle lâyık görülmüştü.
Apartıman Yeniköy'ün başaşçısı Burçak Kazdal, dünyanın en iyi şefleri arasına girdi
Aynı sıralarda Galataport’taki Roka Restaurant’ta da iki kadın şef tabakların önünde ter döküyordu. Kurulduğu günden bu yana restoranın başında bulunan Suna Hakyemez bir başka meslekdaşını, Aman da Bravo Restaurant’ın kurucusu ve şefi İnanç Çelengil’i mutfağında ağırlıyordu. İki şef omuz omuza restoranda daha önce hiç denenmemiş yemekler sundular, yuzu’lu susam soslu ızgara Yedikule marulu, kokoreçli dana iliği ve balkabağı dondurması gibi sıradışı lezzetlerle damakları fethettiler. 19 ve 20 Kasım akşamları bu özel tadım menüsünü tekrar hazırlayacaklar.
İnanç Çelengil ile Suna Hakyemez 19 ve 20 Kasım'da yine birlikte pişiriyorlar
Gastronomi dünyamız yaz sonunda da yine kadın şeflerin başrolde olduğu bir etkinlikler dizisine sahne oldu. Barut Oteller Grubu’nun en yeni yatırımı olan Didim’deki Anda Barut Collection’da üç kadın şef, The Stay otellerinden Arzu Öztürk, Antioche ile Lokanta Farina’yı kuran Jale Balcı ve Apiko kitabının yazarı, danışman şef Çiğdem Alagök “Cuisine Queens” temasıyla konuklara özel yemeklerini sundular. Mutfağın kraliçelerinin ziyafetleri, ilkbaharda diğer ünlü kadın şeflerle devam edecek.
Çiğdem Alagök de “Cuisine Queens” etkinliklerinde dünyanın dört yanından konuklara özel lezzetlerini sundu
Kısacası yeme-içme dünyamız yakın bir zamana kadar adları fazla pek duyulmayan kadın şeflerin atağına sahne oluyor, kadın şefler hiç olmadıkları kadar gündeme geliyor…
Adım adım gelen başarı
Bu günlere kolay gelinmedi aslında. 1990’ların sonlarına kadar, profesyonel mutfaklar “erkek egemen” ortamlardı. Çoğu Bolu kökenli çekirdekten yetişme aşçıların hâkimiyetindeki buralarda katı bir hiyerarşi uygulanıyor ve kadınlara pek yer verilmiyordu. “Mutfakta çalışmak ağır işçiliktir. Koca koca satırlarla et doğramak, dev kepçelerle çorba karıştırmak, iri iri kazanlarla boğuşmak gerekir. Hem kol gücü ister, hem de aile hayatından fedakârlık… Kaç koca eşinin gece geç saatlere kadar erkeklerle dolu daracık yerlerde çalışmasına katlanır?” deniliyordu.
90’lı yıllarda rahmetli Tuğrul Şavkay öncülüğünde -benim de aralarında bulunduğum- gastronomi yazarlarının aşçıları onurlandıran ve bu mesleğin statüsünü yükselten yazıları, ardından kadın aşçıların başrolde olduğu TV’lerdeki yabancı yemek programları, artan 5 yıldızlı otellerin geniş mutfaklarda uygar çalışma olanakları sunması ve üniversitelerde gastronomi bölümlerinin açılması gibi etkenler üst üste bindi. Bunlar sayesinde hem kadınlar profesyonel mutfaklara ilgi gösterdi, hem de buralarda kadınlara yer açıldı. İlk zamanlarda tatlı ve pasta bölümleriyle başlayan akım, kadınların mutfakta başaşçı olmalarına ya da kendi şef restoranlarını açmalarına kadar uzandı.
Ve kadın şeflerimiz mutfaklara damgalarını vurmaya başladı. Vogue gibi batılı restoranlarda dünya mutfaklarından yemekler pişiren Ceren Büke ve kendi şef restoranını açan Kantin’in kurucusu Şemsa Denizsel, ilk öncülerden oldular. Bu arada yemek kitaplarının da profili değişti. Domestik kadın dergilerine gül böreği tarifleriyle kapak olan ev hanımlarının yerini saygın üniversitelerden mezun zarif genç kadınlar aldı, bunlar da Avrupa ve ABD’deki benzerlerini aratmayan şıklıkta modern yemek kitaplarına imza attı.
Michelin yıldızı bile aldılar
Kadın şeflerimizin başarısı, iki yıl önce Türkiye’yi de değerlendirmeye alan Michelin rehberinin de dikkatinden kaçmadı. Pınar Taşdemir’in kurduğu Yeniköy’deki Araka, yıldız alan yedi restoran arasına girdi. Burçak Kazdal’ın aldığı son ödül de yine kadın şeflerin başarısının bir kanıtıydı.
Sözünü ettiklerimizin dışında, yıllarca Lucca ve Cantinery’nin mutfaklarını yönettikten sonra şu anda Papermoon’un müdürü olan Pelin Çakar Bingül… Nicole’de yıllarca harika tabaklar hazırlayan Aylin Yazıcıoğlu… G by Karaf’ı kuran, yıllarca Kiss the Frog’u işlettikten sonra şimdilerde dinlenen Gül Etker… Maya’nın ve Gram’ın kurucusu Didem Şenol… Delicatessen’i İstanbul’a kazandıran Elif Yalın… North Shield’lerin kurumsal şefi Esen Hünal… Catering kraliçeleri Ebru Erberdi ve Elif Edes… Anadolu mutfaklarından esinlenen Hodan’ın yaratıcısı Çiğdem Seferoğlu… Türk mutfağını “fine dining” klasında sunan Seraf’ın şefi Sinem Özler… Ve adlarını buraya sığdıramayacağımız daha niceleri…
İyi ki varlar, iyi ki mutfaklarda kendilerine yer açarak gastronomi dünyamıza incelik, rafinman ve zarafet kattılar. Nice başarılarına…
Mehmet Yalçın kimdir?Türkiye'nin ilk "içki yazarı" Mehmet Yalçın, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. 1984'ten itibaren haber ajansı ve dergilerde muhabirlikten genel yayın yönetmenliğine uzanan görevlerde bulundu. 1997'de modern yaşam tarzı dergisi Gurme'yi, 2001'de de Türkiye'nin ilk içki kültürü dergisi Gusto'yu çıkardı. Sabah ve Milliyet gazetesinin Pazar eklerinde 17 yıl gastronomi alanında köşe yazarlığı yaptı. "A'dan Z'ye Viski", "A'dan Z'ye Şarap" ve "A'dan Z'ye Bira" kitaplarını yazdı. Dünyanın dört yanında sayısız şarap ve sert içki tadım ve eğitimine katılan Yalçın, danışmanlık ve eğitmenliklerini sürdürüyor, her hafta Türkiye'nin en çok okunan bağımsız internet gazetesi T24'te yazıyor. |