Sayıları sekseni bulan konukla hıncahınç dolu salona hitap eden ortayaşlı adam, heyecanla elinde tuttuğu şişeyi gösterdi:
“Bakın bu çok eski bir Buzbağ, 1990’lardan kalma bir şişe… Bu şarabın yapıldığı tesis 1944’de, Elazığ’da kurulmuş. Cumhuriyet’i kuran kuşak İkinci Dünya Savaşı’nın o zorlu, ekmeğin bile karneye bağlandığı yıllarında tarımsal kalkınma hamlesini durdurmamış, bu tesisi açmış. Onlar olmasa biz bugün size sunduğumuz deneysel Öküzgözü şarabını üretemezdik. Geçmişimizi unutmuyoruz, Tekel’in devamıyız, onun kültürünü yaşatıyoruz. Ve o insanları saygıyla anıyoruz…”
Son yıllarda dilimize yapışan ABD kökenli CEO sıfatını sevmediği için Mey İçki’nin kendi deyimiyle “genel müdürü” olan Levent Kömür, kuruüzümlerden yapılan Öküzgözü şarabı Kayra Ambrosia’nın geçen yılki tanıtım toplantısında böyle diyordu. Bu ayın başında görevinden ayrılan Kömür, basının önüne son kez çıktığı geçen ayki Karkuş şarabının tanıtım toplantısında da bu yeni şarabın serüvenini şöyle anlatıyordu:
Levent Kömür çalışma arkadaşlarıyla sıcak ilişkiler kuran alçakgönüllü bir yöneticiydi
“Bir yazıda Şırnak’ta yöre üzümlerinden şarap yapıldığını okuyunca heyecanlandım ve şarap üretim sorumlumuz Murat Üner’i aradım. Murat bize şimdiye dek Şırnak’tan hiç üzüm gelmediğini söyledi. Ve üzümlerin peşine düşünce, kadehlerinizdeki bu şarap ortaya çıktı…” Kömür bunları anlatırken, “teorik olarak” rakibi sayılması gereken ama üzümünü alarak desteklediği Şırnaklı şarap üreticisi Markus Ürek de yanında gülümseyerek dinliyordu. Ardından mikrofonu alarak ülkenin bu dev üreticisine teşekkür etti, “Tek başına benim gücüm yörenin asırlık bağlarını kurtarmaya yetmeyecekti ama şimdi bu bağlar sökülmekten kurtulacak, yaşayacak” dedi.
Özetin özeti, Türkiye’nin sadece şarap ve içki dünyası değil, iş dünyası da örneklerden anlaşılacağı gibi alışılmadık bir yöneticiye -en azından bu görevinde- veda etti.
Sendikayla gurur duyuyordu
Şimdilerde Mey Diageo adını alan Mey İçki, 2004’te Tekel’in özelleştirilmesinin ardından kurulmuş, 1 numaralı çalışanı da kurucu CEO Galip Yorgancıoğlu olmuştu. Galip Bey hırslı, baskın kişilikli bir yöneticiydi. Tekel’den devraldığı köhnemiş yapıyı sert budamalarla çevik ve enerjik bir hale getirdi, önünü kesmeye çalışan rakiplerle de dişe diş mücadele etti. Ve şirketi deyim yerindeyse şahlandırdı. Mey’e 2012’de Pazarlama Direktörü olarak giren Levent Kömür de Yorgancıoğlu ile beş yıl omuz omuza çalıştıktan sonra, ayrılması üzerine 2017’de onun yerine atandı
Bu son 7 yıla hayli yakından tanık oldum… Ve sadece rakamsal başarılara, pazar payı oranlarına, ödüllere değil kültüre, “kültürel sürdürülebilirliğe” de büyük önem veren bir yönetici gördüm. Kömür öncelikle çalışanlarıyla sıcak ve katı hiyerarşiden uzak bir ilişki kuruyor, onları her fırsatta onore ederek önlerini açıyordu. Şirketin çalışanlarının sendikalı olmasından gurur duyarak bunu da her fırsatta söylüyordu. “Sendikalı olmanın büyük avantajlarını gördük. Pandemi döneminde fabrikalarımızda işyeri sağlık tedbirlerini zorla almadık mesela, sendikanın desteğiyle çalışanların gönüllü katkısıyla uyguladık. Bu sayede üretimi de aksatmadık” diyordu.
Mey İçki'nin Genel Müdürü kültür, sanat ve gastronomi dünyasına verdiği desteklerle hatırlanacak
Kültüre büyük destek verdi
Döneminde Mey Diageo hatırı sayılır kültür faaliyetlerine imza attı. Rakının eşlikçilerinin derlendiği Rakı Gastronomisi ansiklopedisi, meyhane’nin A’dan Z’ye ele alındığı 560 sayfalık Meyhane İhtisas Kitabı, 50’yi aşkın Türk şefin çıkarma yaptığı ve Londra’yı sallayan Cradle of Food etkinliği, Cumhuriyet’in 100. Yılında değil 101. Yılının ilk gününde gazetelere verilen tam sayfalık özgün ilanlar, hep bunlardandı.
Ürünlerle ilgili yenilikler de ardı ardına geldi. Alaşehir İçki Fabrikası’nda kurulan ve üç ilginç rakıya hayat veren ar-ge merkezi “Yenilikhane”, tesisin içki dünyasının profesyonellerine açılması, anasonların ıslahı, rakının aroma çarkının ünivesite işbirliğiyle hazırlanıp uluslararası konferanslarda sunulması, ünlü şef Mehmet Gürs’le işbirliği yapılarak onun formülleriyle “Prototip” rakısının çıkarılması, Tekel’in efsanelerinden Pasha kahve likörünün yeniden üretimi, kaybolmakta olan Semillon üzümünün yaşlı bağlarından özel şarapların denenmesi ve daha birçokları, bu yedi yılda adeta bir yağmur gibiydi...
İşin ilginci, tüm bunları yapıştırma olmayan bir alçak gönüllülükle yaptı Kömür. Mesleğini, görevini soran halktan insanlara “Yeni Rakı’nın genel müdürüyüm” diyor, ulusal bir markanın başında olmanın tadını çıkarıyordu. Gittiği lokantalara rezervasyon yaparken adını vermiyor, özel ağırlamalardan hoşlanmıyordu. Bu arada şirketinin çıkarını da sıkı biçimde gözetiyor, sektörün insanlarından avantaj, destek ya da indirim isteyen olursa kalplerini kırmadan reddediyordu:
“Bakın ben bu şirketin en yüksek maaşlı çalışanıyım. Şirketime en çok kazandırması gereken kişiyim. İndirimi benden isterseniz olabilecek en azını veririm. O yüzden var olan kanallarınızı kullanın, diğer arkadaşlarımla görüşün…”
Levent Kömür’ün Mey’deki son kampanyası, “Kültürü ve sanatı destekleyen bir şirket mümkün” başlıklıydı. İnsan onun serüvenini bir film şeridi gibi izleyince, bu slogandaki gibi “Başka türlü bir genel müdür mümkün” diye düşünüyor. Ve böyle bir yönetim mirasını devralan yeni genel müdür Bahar Uçanlar için de “Yolu açık olsun; Levent Kömür’ün çizgisini sürdürsün” dileğinde bulunuyor…
Mehmet Yalçın kimdir?Türkiye'nin ilk "içki yazarı" Mehmet Yalçın, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. 1984'ten itibaren haber ajansı ve dergilerde muhabirlikten genel yayın yönetmenliğine uzanan görevlerde bulundu. 1997'de modern yaşam tarzı dergisi Gurme'yi, 2001'de de Türkiye'nin ilk içki kültürü dergisi Gusto'yu çıkardı. Sabah ve Milliyet gazetesinin Pazar eklerinde 17 yıl gastronomi alanında köşe yazarlığı yaptı. "A'dan Z'ye Viski", "A'dan Z'ye Şarap" ve "A'dan Z'ye Bira" kitaplarını yazdı. Dünyanın dört yanında sayısız şarap ve sert içki tadım ve eğitimine katılan Yalçın, danışmanlık ve eğitmenliklerini sürdürüyor, her hafta Türkiye'nin en çok okunan bağımsız internet gazetesi T24'te yazıyor. |