Mehmet Y. Yılmaz

11 Şubat 2022

"Yağma Hasan'ın böreği" olmasaydı, böyle olmazdı

Öyle görünüyor ki geniş kitleler kamu kaynaklarının yağmalanması sorunu ile bugün içinde bulundukları geçim sıkıntısı gibi sorunlar arasında bir ilişki olduğunun bilincinde değiller

AKP İstanbul Kadın Kolları Başkanı Rabia Kalender İlhan, yurtdışında yaşarken İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde işe girmiş, bu da yetmemiş bir de üzerine burs almış.

Güncel kurla 2 milyon 233 bin lira!

AKP İstanbul Milletvekili Fatma Betül Sayan Kaya da burslular arasında.

Güncel kur ile İstanbul halkına 1,5 milyon liraya mâl olmuş bu eğitim!

Bu aile, belediyecilik konusunda çok başarılı olmuş olmalı ki Fatma Hanım'ın biraderi de 18 yaşını doldurup, üniversite sınavını kazanır kazanmaz İBB'de işe girmiş.

Ona burs vermeye bile gerek görmemişler, direk maaş çekini vermişler.

AKP İstanbul Milletvekili Ravza Kavakçı Kan'ın yaptığı doktoranın İstanbul halkına maliyeti de güncel kur ile 2 milyon 160 bin lira.

Ravza Hanım, bu haberler üzerine yaptığı açıklamada "bütün çalışanlar gibi ben de başvurdum, kabulümü aldım, doktoramı tamamladım" diyor.

Kendisi bu süreci tam olarak açıklamıyor.

Onun için Ravza Hanım'ın doktora programına 24 Kasım 2008'de kabul edildiğini, 1 Aralık 2008'de İstanbul Ulaşım A.Ş.'ye iş başvurusunda bulunduğunu, 16 Aralık 2008 günü de işe kabul edildiğini ben hatırlatmış olayım.

Yani durumu kendi açıkladığı "bütün çalışanlar gibi" pozisyonuna uymuyor.

Rabia Hanım'ın durumu da ilginç: Şubat 2007'de Kiptaş'ta işe girmiş, doktora için burs alması Kasım 2008.

Oysa AKP İstanbul İl Başkanlığı sitesinde Rabia Hanım'ın 2005 – 2015 yılları arasında "yurt dışında" olduğu yazılı.

Demek ki burs alana kadar da işe gelmeden, yurtdışında yaşarken maaş almış.

İBB'nin AKP'li başkanlar tarafından yönetildiği yıllarda tespit edilebilen burslu sayısı 34 kişi ve güncel kur ile bize 62,5 milyon liraya mâl olmuşlar.

Burs başvuruları, kabulleri filan kanuna uygun olabilir. Zaten konumuz bu değil.

Yasal olarak sorun olmasa da bu durum "ahlaken uygun mudur" diye sormak gerek.

O tarihte burs başvuruları herkese açık mıydı? Başvurucular nasıl elendi, seçim nasıl yapıldı? Sınav mı yapıldı, kartvizitlere mi bakıldı? Benzer CV'lere sahip adaylardan kimler burs alabildi, kimler alamadı? Burs alamayanların eksiği neydi, alanların fazlası neydi?

Öğrenebildiğimiz kadarıyla burs alanların doktora konuları belediyecilik ile hiç ilgisi olmayan konular.

O zaman İBB bu çalışanlarına niye burs vermek gereğini duydu?

Ortada çok ciddi bir "ahlaki sorun" var aslında ancak pişkinlik de zirvesine çıkmış görünüyor.

Belli ki siyasal İslamcılar için, pişkinlik ile ahlaki standartlar arasında ters bir ilişki var. Birisi yükselirken, diğeri düşüyor.

Bu tablo buz dağının sadece görünen kısmı.

AKP'nin İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri'ni kaybetmiş olmaya neden bu kadar öfkeli olduğunu anlayabilmemiz için görmemiz gereken buz dağının görünen kısmı!

Mesela Melih Gökçek'in ithal bitki alımında yaklaşık 950 milyon liralık kamu zararı ve usulsüzlük var.

Muhasebede temel kural şudur ki birisi zarar yazıyorsa, diğeri kâr yazar.

Bu "kamu zararı", başka birilerinin kârı olmalı. O kâr kimler arasında bölüşüldü, soruşturmalar tamamlanabilirse öğreneceğiz.

İçişleri Bakanı, "ben soruştururum" diye el koyduğu yolsuzluk dosyalarını neden saklıyor dersiniz? Mübarek Cuma Soruları'nda yine soracağım bunu.

Benim dikkatinizi çekmek istediğim konu ise bütün bu tablonun seçmen çoğunluğu için bir şey ifade etmiyor olması.

Suriyeli sığınmacıları sorun edenlere bile ulaşamıyor, yolsuzlukları dert edenlerin sayısı.

Öyle görünüyor ki geniş kitleler kamu kaynaklarının yağmalanması sorunu ile bugün içinde bulundukları geçim sıkıntısı gibi sorunlar arasında bir ilişki olduğunun bilincinde değiller.

Elektrik ve doğal gaz fiyatlarından yakınıyorlar ancak fiyatların bu hale gelmesi ile kamu kaynaklarının belli bir azınlık tarafından yağmalanması arasındaki ilişkiyi kuramıyorlar.

Onları suçlayabilir miyiz, bilmiyorum ama herhalde toplumumuzun ahlaki standartlarındaki gerileme ile de bir ilgisi olmalı bu durumun.

* * *

Mübarek Cuma Soruları – 22

Bir haftalık zorunlu aradan sonra sorularımı tekrar hatırlatmak istiyorum.

Eski bakan bu soruyu yanıtlamaktan ısrarla kaçındı. Şimdi yeni Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'a sorayım diyorum. Gerçi, yanıtlayamayacağını biliyorum ama soracağım.

* Adalet Bakanı Yardımcısı yapılan bir savcı ile bir hâkim, olmayan bir MASAK raporunu gerekçe göstererek, Sezgin Baran Korkmaz'ın mal varlığı üzerindeki tedbiri kaldırdılar.

O da bunu fırsat bilerek, İçişleri Bakanı ile görüştükten sonra yurtdışına kaçtı ve bu arada da 150 milyon dolarlık malı başkalarına devredebildi.

Savcı ve hâkime birileri emir mi verdi? Yoksa onlar şahsi istikballeri için kenara bir şeyler koymayı mı düşündüler?

* İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, mafyanın maaşa bağladığı politikacının kim olduğunu biliyor, savcıya da söyledi.

Aslında savcı da bu ismi, elindeki bir başka soruşturma dosyasından biliyor olmalı ama bu politikacıyla ilgili herhangi bir adım da atılmış değil.

"Mafyanın memuru" olan politikacı kim?

* Kendisine gazeteci süsü veren bir tip Sezgin Baran Korkmaz'dan 10 milyon Euro istedi.

Bu parayı alınca Bakan Soylu ile Korkmaz'ı buluşturup, aralarındaki sorunu çözecekti.

Bu 10 milyon Euro'yu kim alacaktı? Bakan'ın payına buradan bir şey düşecek miydi?

Bakan Soylu'nun, yurtdışına kaçmasından önceki gün Sezgin Baran Korkmaz ile görüşmesi ve bu görüşmede iki de polis müdürünün bulunması bu tür ilişkilerin sonucunda mı gerçekleşti?

* İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ankara ve İstanbul belediyelerinin elinden aldığı yolsuzluk dosyalarını neden saklıyor ve savcılığa göndermiyor?

Bakan'ın bu işten çıkarı sadece siyasi midir?

* Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'a 15 Temmuz şehit yakınları ve gazileri ile Beşiktaş saldırısı şehit yakınları ve gazileri için kurulan vakıf ile ilgili sorular sormuştum.

Bildiğiniz gibi yanıt gelmedi, tekrar hatırlatacağım.

Toplanan yardım paraları hangi yolla "nemalandırıldı", ne kadar getiri sağlandı?

Vakfın kurulduğundan bu yana giderleri nedir? Vakıfta kaç kişi çalışıyor, yıllık ücret ödemelerinin toplamı ne kadardır? Vakıf yöneticilerinin toplam maaşları ne kadardır? Yöneticilerinin maaş dışındaki temsil, ağırlama vs. gibi harcamaların tutarı nedir?

15 Temmuz ve Beşiktaş saldırısı mağdurlarına yapılan ödemeler eşit olarak mı yapılıyor?

Vakfın kuruluşundan bugüne kadar hak sahiplerine yaptığı ödemelerin toplamı nedir?

Şu anda vakfın mal varlığının parasal karşılığı ne kadardır?