Mehmet Y. Yılmaz

06 Kasım 2023

Özel’i bekleyen sorun büyük

Önündeki en ciddi sorun, Kılıçdaroğlu’nun elinde siyaset üretemez hale gelmiş bir partinin yeniden kendisine gelebilmesi için gereken zaman

Özgür Özel’in, CHP’nin yeni Genel Başkanı olması, Türkiye’nin politik hayatında bazı şeylerin değişebileceğini gösteren bir etki yaratacak.

Bu yeni tablo, genel seçimden sonra büyük bir hayal kırıklığı içinde seçimleri boykot da dahil olmak üzere parti yönetimini cezalandırmayı düşünen CHP seçmenini bir kez daha partinin arkasında toplayabilecek bir sonuç yaratacak.

Seçim yenilgisinin sorumluluğunu üstlenip istifa etmek yerine, koltuğunu korumaya kalkışan bir genel başkan ve parti yönetimine duyulan öfke, partinin genel merkezine nasıl yansıyordu bilmiyorum ama parti yönetimi değişmemiş olsaydı, CHP “ikinci büyük parti” olma vasfını dahi kaybedebilirdi.

Özel, eski partinin yeni genel başkanı olarak bir heyecan yaratabilir mi ve bu heyecan yerel seçimde bir rüzgâra dönüşebilir mi, bugünden bir şey söylemek zor.

Artık yerel seçimlere çok kısa bir süre var ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun kişisel hırsı nedeniyle bugüne kadar partinin başında kalma ısrarının sonuçlarından biri de bu azalan zamandan kaynaklanan sorunlar olacak.

Yani Özel’in işi o kadar da kolay değil.

Önündeki en ciddi sorun, Kılıçdaroğlu’nun elinde siyaset üretemez hale gelmiş bir partinin yeniden kendisine gelebilmesi için gereken zaman.

Zaman sorunu aynı zamanda bu partinin teşkilatının ciddi olarak yenilenmesi konusunda da geçerli.

İşinin çok zor olduğunu eminim kendisi de biliyordur.

Bu süreçte en büyük avantajı ise “yenilenme” fikrinin kolay pazarlanabilecek bir fikir olması.

CHP'nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel

Ele verir talkını

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, AB Genişlemesi ve Reformu toplantısında Gazze’deki soykırım ve etnik temizliğe dikkat çekti.

“Bazı AB ülkelerinde Filistinlilerle dayanışma gösterilerinin engellenmesi çifte standarttır” dedi.

Bakan Fidan’ın bu konuda haksız olduğunu söyleyemeyiz.

Bazı Avrupa ülkelerinde Filistin ile dayanışma gösterilerinin yasaklanması ve İsrail’in soykırım diye de nitelenebilecek etnik temizlik operasyonuna verilen destek kuşkusuz ki “insan hakları” konusunda ciddi bir çifte standarda işaret ediyor.

Fidan hazır bu konularda fikir yürütmeye başlamışken, bir parçası olduğu hükümetin insan hakları ve fikir özgürlüğü konularında uyguladığı çifte standartları da tartışma konusu haline getirmeli.

Dönüp önce kendi ülkesine bakmalı.

Bu ülkede insan haklarına ne kadar saygı duyuluyor, hakları olduğunu zannedip, bunları kullanmaya kalkışanların başına neler geliyor?

Eski bir MİT Müsteşarı da olduğuna göre bu konularda açık ve net bir fikre sahiptir diye düşünüyorum.

Bakan’ın sözleri ve hükümetin icraatları arasındaki çelişki, “ele verir talkını, kendi yutar salkımı” atasözünü hatırlatıyor.

Zaten bu nedenle de söylediği sözler hedefine ulaşmıyor.

Muhataplarının, Fidan’ın yüzüne karşı gülmediklerine ve Türkiye’deki durumları hatırlatmadıklarına eminim. “Diplomatik nezaket” diye bir şey var çünkü.

Oysa Bakan Fidan’ın ülkesinde insan haklarına saygılı bir hükümet ve Adliye olsaydı, muhataplarının en azından yüzleri kızarırdı.

Kanunları eğip bükerek, sadece bir haber yazdı diye gazetecileri hapse atan bir ülkenin Dışişleri Bakanı olarak böyle konuşmak bilmiyorum Fidan’a da zor geliyor mu?

Bu konuyu bir daha düşünmesinde ve AB’deki muhataplarına söylediği sözlerin benzerlerini hükümet toplantısında da dile getirmesinde yarar var.

Ancak o vakit unutulmaz ve etkili bir Dışişleri Bakanı olabilir, bu tabloda bu mümkün değil.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan

Mehmet Y. Yılmaz kimdir?

Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu

Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini de bir süre yürüttü.

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazete ve dergilerini yayınladı

Askerlik görevini Kara Harp Okulu'nda tamamladıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu

1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınladı.

Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğunu yaptı.

1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yılın sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda da Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.

2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü görevine getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.

2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi de kitap olarak yayınlandı. 

"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.