Mehmet Y. Yılmaz

14 Mayıs 2019

Az gittik, uz gittik, 73 yıl geri geldik!

Bugün geldiğimiz noktada fişlenmemekten vazgeçtim, sandığa attığımız oyumuz bile yok sayılabiliyor!

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Her şey güzel olacak” sloganını paylaşan sanatçılar ve “hak – hukuk – adalet” sloganını spor karşılaşmaları sırasında tribünlerden haykıranlar için şunu söyledi:

“Bunların hepsi kayda giriyor. Biz de gereğini yapacağız.”

Hatırlarsınız daha önce de TÜSİAD’ın YSK kararını eleştiren açıklamasından sonra da “Bizim de size bakışımız değişir” demişti.

Erdoğan aynı zamanda Türkiye Tek Parti Devleti’nin de başında bulunuyor.

Yani onun ağzından çıkan “gereğini yaparız, bakışımız değişir” sözleri, benim Bebek kahvede tavla rakiplerime bu sözleri söylemem ile aynı sonucu doğurmaz.

Hukukun geçerli olduğu, vatandaşların Anayasal haklarının idari kararlar ile yok edilemediği, mahkemelerin muktedire bağlı olmadığı ülkelerde bu sözleri kim söylerse söylesin özel bir sonuç doğurmaz.

Bunu söyleyen eğer yetkili bir makamda bulunan birisiyse en azından ayıplanır, kendi rızasıyla kamu görevini bırakması beklenir.

Seçilmiş yetkili bir şahsiyet ise zaten bunu aklından bile geçiremez.

Geçireni de öyle bir yere sokup çıkarırlar ki istifa edip kaçmak en pratik kurtuluş yolu olur.

Ama bizim gibi ülkelerde, yani hukukun geçerli olmadığı, vatandaşların Anayasal haklarının idari kararlar ile yok sayılabildiği, mahkemelerin muktedirin iki dudağına baktığı ülkelerde her şey olabilir.

Onun için bizim gibi ülkelerin iki yakası bir araya da gelmez zaten.

Hukuk olmayan, yarın başınıza ne gelebileceğini kestiremediğiniz bir ülke en hafif tabirle “risklidir.”

Türkiye’nin siyasal İslamcıları, iktidara gelirlerken bütün bunların geride kalacağına söz vermişlerdi.

Kimse fişlenmeyecek, kimseye farklı muamele yapılmayacak, herkes istediği gibi düşünüp, yaşayacak vs.

Bugün geldiğimiz noktada fişlenmemekten vazgeçtim, sandığa attığımız oyumuz bile yok sayılabiliyor!

Bugün 14 Mayıs, ülke yönetiminin ilk kez sandıkta el değiştirdiği günün 69. yıl dönümü.

Az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik, 69 yıl sonra bir de baktık ki 73 yıl öncesine gelmişiz!

***

Hayır, stadyumu “siz” yapmadınız, “biz” yaptık!

AKP Genel Başkanı, stadyumlarda ve spor salonlarında “hak – hukuk – adalet” sloganları atılmasına, “her şey güzel olacak” pankartları asılmasına sinirlendi.

Sinirini nutuk atarak yatıştırmaya çalışırken de “bu statları biz yaptık, biz” diye bağırdı.

Özür dilerim, bir açıklama yapacağım: Başka statları, salonları kimler yaptı bilmem ama Şükrü Saraçoğlu Stadyumu ve Ülker Spor Salonu’nu Fenerbahçeliler yaptı. Devlet beş kuruş harcamadı.

Kenan Evren Lisesi arazisinin 49 yıllığına kiralanması karşılığında da

Ataşehir Anadolu Lisesi’ni, Sancaktepe İlkokulu’nu, Üsküdar Yavuztürk İlkokulu’nu ve Mevlana Kız Teknik ve Meslek Lisesi Spor Salonunu Fenerbahçe kendi kaynaklarıyla yaptı. Bunun için o zamanın parasıyla 100 milyon liradan fazla harcandı.

Fethullahçılar, bu yapılanlara rağmen lise arazisinin devrini önlerken de iktidarda “siz” vardınız.

Spor alanlarında siyasi propagandaya ben de karşıyım.

Spor kulüplerinin her görüşten taraftarının olması doğal ve taraftarlar arasına siyasi farklılıklar nedeniyle ayrılık sokmak doğru değil.

Ama Aziz Yıldırım’ın hakkını da Aziz Yıldırım’a verin lütfen.

Onun vizyonu olmasaydı, bugün takımlarımızın hepsi eski çöplüklerde oynuyor olacaktı, bunu da hatırlatayım.

***

Biraz da gülelim!

Hazine ve Maliye Vekili Damat Paşa (yani bildiğiniz Berat Albayrak) ekonomik göstergelerle ilgili açıklamalar yaptı.

Dışarıdan bir finansman ihtiyacına gerek kalmayacağını söyledi.

Türkiye’nin ekonomik olarak her geçen gün daha da güçlendiğini bildirdi!

Gerçi şubatın ocaktan, martın şubattan, nisanın marttan, mayısın nisandan daha iyi olacağını da söylemişti ama o kadar tahmin yanılması kadı kızında da olabiliyor.

Damat Paşa bu açıklamaları yaparken müjdeli haberi de şöyle verdi:

“Tünelin sonundaki ışık her geçen gün daha da büyümeye başladı.”

Berat Bey kardeşimize şunu söyleyeyim:

Bir tünelin içindeyken ışık giderek büyüyor ve size yaklaşıyorsa lokomotif üzerinizden geçmek üzere demektir, aman diyeyim!