19. yüzyılın sonlarında Mısır Müftüsü olan Muhammed Mahmut, “akıl ve ilimle ilişkisinin güçlendirilerek, gelişen dünya şartlarında dinin rolünü tekrar etkinleştirmeyi amaçlayan” bir İslam alimiydi.
“Nasların” amaçlarından çok lafzına ve şekline önem verilmesinin yaratabileceği olumsuz sonuçlara dikkat çekmişti ki aradan geçen 125 yıldan sonra bunu biz Türkler bizzat yaşayarak öğrendik.
“Nas var nas, sana bana ne oluyor” diye başlayan süreçte hepimiz fakirleştik, enflasyon aldı başını gitti.
Gazetemizin sizlere Ramazan hizmeti olarak bu hafta “Mehmet Hoca ile Ramazan Sohbetleri” var.
Ancak Ramazan ayının gelişini kutlamayan Zorlu Holding CEO’sunun işten atılmakla kalmayıp bir de “karakola imzaya gitme mecburiyetine” tabi tutulmasından az da olsa tırstığımı itiraf edeyim.
Onun için bugün dini olmasa da dindarları ilgilendiren bir sohbet açacağım, bugünlerde savcının neye kızacağını kestiremiyorum.
Öteden beri Ramazan basın dünyasında da tatlı bir telaşla karşılanırdı.
Hatırladığım kadarıyla Ramazan ayı ile ilgili ilk haberler, önce pide fiyatlarının o yıl kaç kuruş olacağıyla başlardı ki bugün bu konuyu kurcalayıp “halkı yanıltıcı bilgi verme” tuzağına düşmeyeceğim.
Nostaljik Direklerarası Eğlenceleri, iftar ve sahur için yemek tarifleri, Ramazan fıkraları, her gün bir özlü sözün açıklanması gibi konular bir araya gelir, Ramazan sayfası tamamlanırdı.
Batı’da ve Doğu’da Müslüman arayışı
Artık günlük gazeteleri internetten okuduğum için (aklımı kaçırdığımı düşünmenizi istemem, işim gerektirdiği için mecburiyetten okuyorum) Ramazan sayfalarının ne hale geldiğini bilmiyorum. Ancak eminim, zamanın ruhuna uygun bir dönüşüm geçirmiştir.
Sizlere sözünü ettiğim Muhammed Abduh, Fransızca din ve hukuk kitaplarını okuyabilmek için Fransa’ya yolculuklar da yapmış ve gezilerinin sonunda şunu söylemişti:
“Batı’ya gittim ve İslam’ı gördüm, ama Müslüman yoktu; Doğu’ya geri döndüm ve Müslümanları gördüm, ama İslam yoktu.”
Doğu’da Müslüman görmek isteyenlerin bir hayli uzağa yolculuk etmeleri gerektiğini de bizim İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy söylemişti: Bu şiiri Safahat’ta yer alıyor:
“Sorunuz şimdi de Japonlar nasıl millettir?
Onu tasvire zafer-yâb olamam, hayrettir.
Şu kadar söyleyeyim; din-i mübinin orada,
Ruh-u feyyazı yayılmış yalnız şekli: Buda.
Siz gidin saffet-i İslam’ı Japonlarda görün.
O küçük boylu, büyük milletin efradı bugün.
Müslümanlıktaki erkan-ı sıyanette ferid.
Müslüman denmek için eksiği ancak tevhid.”
Amerikalı bazı Müslümanlar tarafından kurulan bir vakıf, Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerin durumunu ve ilerlemelerini diğer bütün ülkelerle karşılaştırarak endeksleyen bir rapor yayınlıyor.
Amaç hangi ülkelerin İslami ilkelere daha uygun olarak yönetildiğini tespit etmek.
Raporun adı İslamilik Endeksi.
Bu çalışma 2023 yılına kadar her yıl düzenli olarak hazırlandı ve yayınlandı. Son rapor 2022 tarihini taşıyor.
Bu yıl başında alınan bir kararla bu rapor artık beş yılda bir yayınlanacak çünkü belli ki vakıf çalışanları her yıl aynı şeyleri tekrarlamaktan sıkılmışlar.
Hesap sorulamayan baskıcı yönetimler
Ümit ediyorlar ki belki beşer yıllık süreçlerde ilerlemeler gerçekleşir ve raporlar bu kadar moral bozucu olmaz.
Endeks, dünyadaki tüm ülkeleri dinine bakmaksızın 4 kategoride izliyor: Ekonomi, hukuk ve yönetim, insani ve siyasal haklar ve uluslararası ilişkiler.
Raporlanan endekslerdeki sorunların Müslümanlar açısından “acı verici” olmasının nedeni, Müslüman ülkelerin bu endekste çok gerilerde yer alması.
İlk 10 ülkenin nüfusunda Müslümanlar azınlıktalar.
İslamilik Endeksinde birinci sırada Danimarka yer alıyor. Bu ülkede Müslümanlar nüfusun yüzde 4’ünü oluşturuyor. Yüzde 75 Hristiyan.
İkinci sırada İrlanda var. Nüfusunun yüzde 78’i Hristiyan, yüzde 14’ü ateist, yüzde 1.6’sı Müslüman.
Liste İsveç, İzlanda, İsviçre, Norveç, Finlandiya, Yeni Zelanda, Almanya, Lüksemburg, Kanada, Avusturya, Avustralya diye uzayıp gidiyor. Mehmet Akif’in “tevhidsiz Müslüman” diye tanımladığı Japonya, 15. sırada.
Listedeki ilk Müslüman ülke Malezya 43. sırada. Sanırım Malezya’nın çokkültürlü ve çok dinli bir ülke olmasının bir sonucu bu. Nüfusunun yüzde 63.5’i Müslüman. Yüzde 18.7’si Budist, yüzde 9.1’i Hristiyan, yüzde 6.1’i Hindu ve yüzde 1’i geleneksel Çin dinine bağlı.
Arnavutluk 46, BAE 48, Katar 56. sıradalar.
Türkiye 149 ülkelik bu listede 100. sırada yer alıyor.
Listenin sonundaki dört ülkenin dördü de Müslüman. Çad 146., Sudan 147., Afganistan 148. ve Suriye 149. sırada.
Filistin ile ilgili ayrıntılı bilgi edinilmesi mümkün olamadığı için İsrail endekste yer almıyor. Ancak soykırım sanığı yöneticilerine ve apartheid rejiminin insan hakları karnesine bakarsanız onun yeri de muhtemelen son 10 içinde olabilirdi.
Müslüman ülkelerin listede en gerilerde yer almalarının temel nedeni hesap sorulamayan baskıcı yönetimler, insan haklarının tanınmaması, kültürel ve ekonomik gerilik.
Bu mübarek Ramazan gününde canınızı sıkmak istemezdim ama gerçek bu.
Oksijen'den alınmıştır.