Mehmet Tezkan

19 Nisan 2021

Tek liderle mi, çok liderle mi?

Verilen demokrasi mücadelesiyse, adalet hukuk mücadelesiyse, özgürlük mücadelesiyse hiçbir siyasi oluşumun "armudun sapı, üzümün çöpü" diye oyun bozanlık yapmaya, ötekini dışlamaya hakkı yok

Muhalefet dünyasında en çok konuşulan konu bu: Muhalefet geniş bir ittifak kurabilecek mi, seçime tek liderle mi girilecek, çok liderle mi?

Öyle ya her partinin, her görüşün bir lideri var. Veya şöyle diyelim:

Tek aday mı, birden fazla aday mı?

Tek ittifak mı, birden fazla ittifak mı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın (Cumhur İttifakı'nın adayı) karşısına muhalefetin birleşerek tek aday üzerinde uzlaşmasını savunanlar da var. Hayır bu çok yanlış olur, herkes kendi adayını çıkarmalı ikinci turda en çok oy alan aday üzerinde uzlaşılmalı, diyen de var.

Muhalefetin tek adayla yarışa girmesine karşı çıkanlar 2014 seçiminde CHP-MHP'nin ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu karşısında Erdoğan'ın seçimi rahat kazandığına dikkat çekiyorlar. HDP kendi adayını çıkarmıştı (Demirtaş).

Çok aday çıkarılmasına, birleşmenin ikinci tura bırakılmasına karşı olanlar ise 2018 seçimlerini örnek gösteriyor. Muhalefetten üç aday çıkınca (CHP'den İnce, İyi Parti'den Akşener, Saadet Partisi'nden Karamollaoğlu) oyların bölündüğünü Erdoğan'ın bu yüzden ilk turda seçimi rahat kazandığını söylüyorlar. HDP yine kendi adayını çıkarmıştı (Demirtaş).

Meselenin sadece seçim kazanmakla sınırlı olmadığını savunanlar da var.

Veya haykıranlar diyelim…

Onlara göre geniş bir ittifak kurulmalı, o ittifak neleri yapacağını, neleri değiştireceğini şimdiden açıklamalı.

Genel geçer sözlerle değil, somut projelerle, somut vaatlerle seçmenin karşısına çıkmalı.

Clubhouse diye yeni bir platform var. Farklı konularda oturumlar düzenliyorlar. Aynı anda dört beş konuda oturum oluyor. İlginizi çeken varsa girip dinleyebiliyorsunuz, isterseniz söz isteyebiliyorsunuz, yani konuşmacı olabiliyorsunuz. Tabii her oturumun moderatörü var.

Cumartesi gecesi ilginç bir tartışma vardı. Bir ara CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da katıldı.

Konu muhalefet ne yapmalı? Konuşmacıların çoğu gençti. Oturumu İvme Hareketi düzenlemiş. Düşüncesini açıklayanların büyük kısmı da o hareketin içinde yer alan gençlerdi. Geniş bir dinleyici kitlesi vardı, dinleyenler bölümünde Gelecek Partisi'nde, DEVA Partisi'nde siyaset yapan kişiler de yer almıştı.

Hoşuma gitti. Demek ki, gençlerin ne düşündüğü, ne talep ettiği önemseniyor. Gençlerin dünyasını öğrenmek istiyorlar.

Diyeceksiniz ki; nasıl önemsemesinler, nasıl dinlemesinler, ilk kez oy kullanacak altı milyon genç seçmen var!

Tartışma çok kaliteliydi, gençlerin düşüncelerinin o yaşta olgunlaşması, çözüme yönelik üretime geçmeleri etkileyiciydi.

Gecenin manşeti; hayatta kalmak değil yaşamak istiyoruz…

En çok konuşulan en çok talep edilen ise adaletti; ama herkes için, her kesim için adalet!

Konuşmalar muhalefete çağrı metni üzerinde yoğunlaşınca sitelerine girip taleplerine baktım.

Özetleyeyim. Diyorlar ki;

BİR: Ülkenin bütün değerleri gitti.

İKİ: Adalet ve hukuk yerle bir edildi.

ÜÇ: Demokrasi acı şakaya dönüştü.

DÖRT: Nefes alamıyoruz, hayatta kalmaya çalışıyoruz.

Nefes alamıyoruz saptamasının üzerinde durmak istiyorum. Konuşmacılardan biri ilgi duyduğunu ama Boğaziçi öğrencilerine yapılanlardan sonra daha aktif katılmaya başladığını söyledi. Bir diğeri son dönemde yaşananlara atıfla "artık sessiz kalmazdım" dedi.

Peki ne istiyorlar? Özetleyeyim:

BİR: Türkiye'nin adalet, eşitlik ve demokrasi temelli yeni bir toplumsal sözleşmeye ihtiyacı var.

İKİ: Müşterekler üzerinde birleşip geniş bir ittifak kurmalıyız.

ÜÇ: Hiçbir grubu bu mücadeleden dışlamaya lüksümüz yok. Bir arada hareket etmek tek seçeneğimiz.

Son madde önemli. Muhalefet bloğunda bazen hayatî olmayan ama kırıcı, yıkıcı tartışmalar yaşanıyor. Taraflar kendi seçmenine selam yollamak için karşısındakinin ayağına durduk yerde basabiliyor.

Ama bakın gençler "Bunu yapma lüksünüz yok" diye haykırıyor…

Yani… Verilen demokrasi mücadelesiyse, adalet hukuk mücadelesiyse, özgürlük mücadelesiyse hiçbir siyasi oluşumun "armudun sapı, üzümün çöpü" diye oyun bozanlık yapmaya, ötekini dışlamaya hakkı yok.