Duyunca çok güldüm. Anlatayım, gülmekte haklı mıyım değil miyim kararı siz verin.
Orman yangınları çıkınca kendine arazi açmak isteyen bazı uyanıklar denize yakın, imara uygun yerleri de yakarlar.
O karambolde kaynar gider. Yandı mı yakıldı mı belli olmaz.
En somut en belirgin örneği Güvercinlik'teki Pina yarım adasıdır. Neyse Pina'nın öyküsüne geleceğim önce güncel tartışmadan devam edelim.
Kılıçdaroğlu da, Akşener de yangın sonrası yapılaşmaya dikkat çektiler. Yanan bazı yerlere otel, motel tatil köyü, yazlık site inşa edilip edilmeyeceğini takip edeceklerini ilan ettiler. 'Gözümüz yanan yerlerin üzerinde olacak' dediler.
İktidar 'olmaz öyle şey' dedi. İktidar yazarları 'muhalefet cahil, Anayasa'nın 169. Maddesine göre yanan ormanlık araziler imara açılamaz, yeniden ağaçlandırılır' diye yazdı.
Okuyunca çok güldüm.
Neden mi?
Yahu, Anayasa mı kaldı, Anayasa'yı dinleyen mi var, Anayasa'yı takan mı var?
Bu ülke Cumhurbaşkanı Anayasa'yı tanımıyor, Anayasa'ya uymuyor diye rejim değiştirmedi mi?
Sorun Bahçeli'ye, anlatsın size...
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denen dünyada eşi benzeri olmayan sisteme neden geçtik?
Cumhurbaşkanı Anayasa'ya uymuyor diye…
Bari Anayasa Cumhurbaşkanı'na uysun diye…
Devletin başı Anayasa'yı tanımıyor diye rejim değiştiren ülkede 169. maddenin lafı mı olur?
Otelci, inşaatçı, müteahhit Anayasa'nın 169. maddesine uymuyorsa, 169. madde müteahhitlere uydurulur!..
Zaten uyduruldu bile.
Otel yapmak, turistlik tesis kondurmak için artık orman yakıp arazi açmanın gereği yok.
Sırtın kalın mı? İktidara yakın mısın? AKP içinde adamların var mı?
Varsa Turizm Bakanı istediği yerde istediği araziyi, ormanlık alanmış falan bakmadan emrine amade edebilir.
Kes ağaçları yap otelini. Kanun taze, temmuz ayında çıktı.
Cumhurbaşkanı'nın devasa yazlık sarayı için kaç bin ağaç kesildi?
Sordun mu başın belaya girer!..
Allah'tan mimarı fotoğrafları yayınladı da 640 milyon liraya mal olan beton yığınını gördük. Üç blok sadece personelin kalması için, gerisini düşünün.
Çevrede ağaç kalmamış.
Bu sebeple bizde ağacın lafı olmaz. Çünkü biz orman banyosunu bilmeyiz.
Arkadaşım anlattı, ona da Japon arkadaşı söylemiş. Japonya'da orman banyosu adeti varmış. Bizdeki güneş banyosu gibi. Japonlar ormanlık alana gidip, başlarını dinleyip huzur buluyor. İster yürü, ister yere uzan ağaçları seyret. Ruhunu dinlendir.
Bizler ise ağaçlara dibine iki göz oda nasıl kondursak diye bakıyoruz. Konduruyoruz da, bazen keserek, bazen yakarak.
Yakarak kondurmanın en bariz örneği Bodrum/güvercinlik karşısındaki Pina yarımadası. Halep çamlarıyla kaplı yemyeşil yarım adaydı. 2007 yılında yakıldı. 238 hektar alan kül oldu.
Dönemin AKP'li Orman ve Su İşleri Bakanı 'yanan bölge imara açılmayacak, ağaçlandırılacak' dedi.
Bir yıl sonra kazmayı vurdular, üç devasa otel yan yana dizildi.
Marmaris'i, Bodrum'un doğusunu küle çeviren yangında Pina yarımadasındaki otellerin arkasındaki ağaçlar da yanmış. Yangın otellerin dibine gelince söndürülmüş. Ağaçlar yandı mı, bu karambolde yakıldı mı?
Ben de orayı takip edeceğim.
İktidarcı yazarlar oranın turizm bölgesi ilan edildiğini, otel ruhsatının yangından önce verildiğini yazıyorlar.
Boş lafa gerek yok, ağaçlar yakıldı mı yakılmadı mı? Bakan Anayasa'nın 169. maddesi uyarınca orası yeniden ağaçlandırılacağını ilan etmedi mi?
Ağaçlandırıldı mı?
Yooo… Oteller dikildi?
Ne oldu 169. madde?
Gazoz oldu. Anayasa gereği yanan ormanlık alanların bir kısmı yapılaşmaya açılmayacak falan diye milletin kandırmayın.
Turizm Bakanı'nın bir imzasıyla artık her yer imara açılabilir.
Ama Anayasa'ya aykırı diyeceksiniz?
Tamam da bu ülke devletin başı Anayasa'ya uymuyor diye Anayasa değiştirmiş ülke, Anayasa'yı Cumhurbaşkanı'na uydurmuş ülke.
169. maddeymiş!
Keh keh keh!..