2007 yılının Mart ayıydı. Daha Cumhurbaşkanı krizi patlamamıştı. Daha e- muhtıra verilmemiş, Köşk (Çankaya) tartışması başlamıştı. O günlerde Vatan gazetesinde yazıyordum. Dedim ki; Erdoğan Köşk’e aday olursa kriz olur, yeniden tek başına iktidar olursa Putin gibi olur.
Ertesi gün devam ettim.
Erdoğan Putin gibi olmak istiyor dedim. Putin Rusya’yı istediği gibi dizayn etti. İş adamıyla, bürokratıyla, yargısıyla, medyasıyla istediği Rusya’yı kurdu. Erdoğan’da aynı yoldan gidecek, Putin gibi olmayı deneyecek savını ortaya attım.
Bu görüşümü çeşitli defalar tekrarladım. Bu konuda bir hayli yazı yazdım (Daha sonra çalıştığım Milliyet’te de) .
Sonuç; Erdoğan Putin gibi oldu.
Onun kadar güçlü hale geldi. Türkiye’yi istediği gibi dizayn etti. Putin Rusya’da ne yaptıysa Erdoğan Türkiye’de aynısını yaptı. İş insanlarıyla, bürokratıyla, yargısıyla, medyasıyla istediği yapıyı oluşturdu.
Putin’in ağzından çıkan kanunsa, Putin’in bir dediği iki olmuyorsa, Erdoğan’ın ağzından çıkan da kanun, Erdoğan’ın da bir dediği iki olmuyor.
Erdoğan hedefine ulaştı, artık Putin kadar güçlü.
Putin’in görev süresi 2024’te doluyor. Rusya anayasasına göre bir daha seçilme hakkı yok.
(Küçük bir bilgi notu: Putin 2002 yılında seçildi, 2008 yılına kadar iki dönem başkanlık yaptı. İki dönem kuralı olduğu için devlet başkanlığını bıraktı. Yerine başbakanlık görevine getirdiği Medvedev’i önerdi, kendisi başbakan oldu. Rusya’yı başkan gibi yönetti. 2012 yılında yeniden seçildi. Devlet başkanlığı süresi altı yıla çıkarıldığı için 2018 yılına kadar Rusya’nın başında kaldı. 2018’de bir kez daha seçildi. Anayasa değişmezse 2024’te koltuğunu bırakmak zorunda.)
Erdoğan’ın görev süresi de 2023’te bitiyor.
(Bu da tartışma notu: Kimine göre iki dönem seçildiği için bir kez daha seçime girme hakkı yok. 2014 yılında seçimle geldi, 2018 yılında bir kez daha seçildi, Anayasa’nın 101 maddesine göre üçüncü defa seçilemez. Kimine göre 2017 yılında rejim değiştiği için 2018 birinci dönemi 2023 seçimine de girme hakkı var. Hukuk fakülteleri, Anayasa hocaları tartışsın diyeceğim ama ; rejim değişikliğini bile konuşmaktan kaçındıkları için umudum yok. Bu tartışmayı da duymazdan görmezden gelirler.)
Rusya’da soru şu; Putin 2024’te ne yapacak?
Anayasa'yı değiştirip ölene kadar (veya iş göremez hale gelene kadar) devlet bakanı olarak kalmanın yolunu açacak mı?
Putin federal parlamentoda ulusa sesleniş konuşması yaptı. Siyasal sistem de değişiklik istedi. Başbakanın Duma (Meclis) tarafından seçilmesini, bakanları başbakan atamasını, başbakanın bağımsızlığının ve sorumluluğunun artmasını devlet başkanının yetkileri kısıtlanmasını önerdi.
Yani güçlü başbakan zayıf devlet başkanı (cumhurbaşkanı) dönemi.
Soru şu: Erdoğan’da aynı yolu izler mi?
O da 2023’e benzer bir yapı değişikliğiyle gider mi?
Niye gitsin ki; bir dönem daha hakkı var denilecektir.
Varsa bile seçileceğinin garantisi yok. Hatta bütün işaretler böyle giderse ipi göğüsleyemeyeceğini gösteriyor. Babacan ve Davutoğlu’nun partileri devreye girmediği halde Cumhur İttifakı’nın oyu son anketlerde yüzde 50’nin altına indi. Yüzde 48’lerde. Üstüne üstlük her geçen gün eriyor.
Acaba diyorum; yüzde 50 artı 1 oy şartını kaldırmak için o da güçlü başbakan sembolik cumhurbaşkanı modeline geçmeyi düşünüyor mudur?
Yani yine Putin’in izinden gider mi?
Gidecek mi? Şartlar zorlar mı?