Öncelikle, AKP'deki kan kaybını durdurmak, zemin kaybını önlemek, tabanını diri tutmak, iri tutmak amacıyla olsa gerek Cumhurbaşkanı 15 Temmuz'u AKP bayramına çevirmek istiyor.
O geceyi AKP'yi mâl etmek istiyor.
Darbecilere karşı sadece AKP'nin direndiği, gerçek demokrasi kahramanlarının AKP'liler olduğu algısı yaratmaya çalışıyor.
Darbe girişiminin dördüncü yılında muhalefeti dışlayan, 15 Temmuz'un resmi törenlerine katılmalarının önünü kesen hamlelerle oyun planını uygulamaya koydular.
Hedef CHP tabii.
CHP'yle birlikte Millet İttifakı'nı, aslında tüm muhalefeti (tabi ki Gül/Davutoğlu/Babacan'ı da) dışlayan, ayrıştıran, kutuplaştıran politikanın düğmesine basıldı.
Cumhurbaşkanı üç gün önce; "15 Temmuz'un en büyük destekçisi CHP'dir" diyerek işaret fişeğini ateşledi.
Bu, 15 Temmuz direnişi kutlamalarına CHP'yi almayın, CHP'yi dışlayın mesajıydı.
Sadece dışlamak değil, CHP'yi karşı darbeci cepheye koymanın, FETÖ'cülerle birlikte göstermenin de ilk adımıydı.
Anlaşılan o ki; Cumhurbaşkanı 15 Temmuz'un sadece FETÖ'cülere karşı direnişin değil, CHP'ye karşı duruşun da bayramı olmasını istiyor.
CHP bu işin içinde, algısının beyinlere işlemesi için elinden geleni yapıyor.
Hemen somut örnek; şu söyledikleri Cumhurbaşkanı'nın üç gün önce verdiği demeçten:
"Tabii ortada çok ciddi bir muamma var. 4 yıl geçmesine rağmen açıklığa kavuşturulmamış sorular var. CHP Genel Başkanı 15 Temmuz gecesine dair şüphe bulutlarını artık dağıtmalıdır. O gece kimlerle konuştuğunu, kimlerle hangi pazarlıkları yaptığını öncelikle kendisinin anlatması gerekir. 15 Temmuz sonrasında kullandığı FETÖ jargonu ile o gece yaşananlar arasında bir irtibat olup olmadığını açıklığa kavuşturmalıdır."
Cumhurbaşkanı'nın demecindeki kilit cümle: "O gece kimlerle konuştuğunu, kimlerle pazarlık yaptığını öncelikle kendisinin anlatması gerekir."
Bu ifadeden şu sonuç çıkıyor: Kılıçdaroğlu işin içindeydi, biz ne yaptığını kimlerle görüştüğünü biliyoruz ama önce kendi açıklasa daha iyi olur. Yoksa zamanı gelince biz açıklamak zorunda kalacağız.
Yani, CHP'liler 15 Temmuz direnişine katılmadı, tam tersi destekledi.
O halde 15 Temmuz kutlamalarında onların yeri yok!
Eee ne yapmak lazım. Gereğini tabii.
Gereğinin yapıldığına iki somut örnek.
Birincisi; TBMM Başkanı Şentop, Cumhurbaşkanı da bulunacak diye TBMM'deki törene katılacak milletvekillerinden Koronavirüs testi istedi. Milletvekilleri her gün Meclis'te. Komisyonlara giriyorlar, Genel Kurul'a katılıyorlar her geldiklerinde test yaptırmaları isteniyor mu?
Hayır. Ama Cumhurbaşkanı da katılacak diye 15 Temmuz için istendi.
CHP milletvekilleri de tepki gösterdi. Törene katılmayacaklarını açıkladılar.
İstenen de buydu zaten. TBMM Başkanı gelmeyin diyemeyeceği için muhalefetin kabul etmeyeceği bir şart öne sürdü.
Cumhurbaşkanı geliyor, test yaptırmayan tören alanına giremez!
İkincisi; İstanbul Valisi Ali Yerlikaya pandemi nedeniyle resmi törenlere sınırlı katılım alacağını ilan etti. Bu sebeple partilerin il başkanlarını çağırmadı. Ama törende gördük ki AKP İl Başkanı Bayram Şenocak ön safta.
CHP il Başkanı Canan Kaftancıoğlu Vali'ye sordu: "İktidar partisi hariç diğer il başkanları mı davet edilmemiştir? Bunun adı bölücülük, ayrımcılık değil midir?"
İstanbul Valisi'ne ben de sormak isterim: 15 Temmuz darbeye direnişin bayramıysa, demokrasiyi kurtarma şöleniyse, siyasal partilerin il başkanları katılmayacak da kim katılacak?
Mesele pandemi mandemi değil, mesele önce CHP sonra öteki muhalefet partileri.
CHP'yi dışlamak, yaftalamak, 15 Temmuz kalkışmasını CHP'nin üzerine yıkmak...
Dün bunun ilk adımı atıldı, provası yapıldı. Önümüzdeki yıl (eğer baskın seçim olmazsa) darbecilerle birlikte CHP'nin de lanetlendiği bayrama dönüştürülmeye çalışılacak.
Emareler bunu gösteriyor!