Adet şudur; yeni kurulan parti siyaset masasına yatırılır, rakipler tarafından delik deşik edilmeye çalışılır, kamuoyu adına sorgulamakla görevli olan gazeteciler, yazarlar, çizerler didik didik eder:
Bagajını açar yaptıklarını sorgular, bavulunu açar varsa kirli çamaşırlarını sergiler.
Adet budur.
Yeni kurulan parti için veya lider adayı için ilk aylar zordur. Türbülansa girmiş uçak gibidir. Fırtınanın ortasında kalmış tekne gibidir. Ringde köşeye sıkışıp yumruklardan korunmaya çalışan boksör gibidir.
Siyasi hayatın normal akışı budur. Önce dayak yiyeceksin; ayakta kalırsan siyasete devam edersin, kalamazsan siyaset çöplüğünde yerini alırsın.
Türk siyasi hayatında yüzlerce örnek vardır. Ayakta kalan da vardır, kendisinin ve kurduğu partinin siyasi hayatı kısa ömürlü olan da...
Kimseye altın tepsi içinde liderlik veya iktidar sunulmaz.
Kimi şanslıdır, konjonktür uygundur, ayakta kalır yürür gider. Kimi şansızdır, söyledikleri ne kadar doğru olsa da zamanlaması yanlıştır, ülkenin havası başkadır, sesini duyuramaz.
Örnek; Cem Boyner ve Yeni Demokrasi Hareketi (YDH). Örnek; İsmail Cem ve Yeni Türkiye Partisi (YTP).
Siyasi yaşama yeni bir parti daha katıldı. Davutoğlu'nun Gelecek Partisi.
Cevabı en çok merak edilen soru şu; tutar mı?
Yoksa, Cem Boyner'in YDH'si gibi, İsmail Cem'in YTP'si gibi ömürleri kısa mı olur? İlk seçimde siyasi mevtalar topluluğuna katılırlar mı?
Öncelikle şunu belirteyim: rejim değişti, parlamenter sistemde partiler yarışıyordu, yüzde 10 barajı vardı. Partilerin korkulu rüyasıydı. Geçtin geçtin, geçemedin; güle güle.
Artık, hükümet olmak için partiler yarışmıyor. Kişiler yarışıyor. Çünkü yürütme artık tek kişi.
Yasama organında çoğunluğu sağlamak için de partiler yarışmıyor. İttifaklar yarışıyor.
Haliyle barajın marajın hükmü yok. Kuvvetli olduğun seçim çevrelerine asıl yeter. Oralardan vekil çıkar. Veya ortak hedef uğruna gövdesi üçlü partiden kontenjan al. CHP'nin Saadet Partisi'ne üç vekil kontenjanı tanıdığı gibi.
Yerel seçimde partiler ittifak kurmayı rejimin olmazsa olmazı olduğunu gördüler. Kabul ettiler.
İlk seçimde partilerin alacağı oydan çok, ittifakların alacağı oy önemli. İttifakların çıkaracağı 'başkan' adayının ilk turda veya ikinci turda yüzde 50 barajını aşıp aşmayacağı önemli.
Siyasi gelişmeleri değerlendirirken aklımızdan çıkarmamamız gereken bu. Yeni rejimin bize dayattığı siyasi bloklaşma/yapılaşma.
Davutoğlu ve partisi bu açıdan çok şanslı. Cem Boyner gibi, İsmail Cem gibi yüzde 10 barajını aşmak için debelenmeyecek. Parlamenter rejime dönüşü savunduğu için oturacağı masa da hazır. İttifak yapacağı partiler de belli.
Yeni şeyler söylemesine de gerek yok. Çünkü ilk seçim, parlamenter rejime dönelim, "Türk usulü başkanlık modeli bize uymadı" diyenlerle, "Ölsek de kalsak da Tayyip Erdoğan'dan vazgeçmeyiz" diyenlerin arasında geçecek.
Biri kazanacak biri kaybedecek.
Haa bu arada Gül/Babacan ikilisi de şanslı. Parti kurarlarsa onlar da büyük ihtimalle 'Millet İttifakı'nın masasında yerlerini alacaklar.
Demem şu; yeni partilerin oturacağı masa da hazır, katılacakları ittifak da.
Şanslılar demem de bundan.