İki tür anket var: Biri iktidarı pohpohlamak için yapılan, diğeri gerçek durumu belirlemek için başvurulan.
Birincisine anket denmez. Ya manipülasyon amaçlıdır ya da anket şirketi iktidarı (bu ilçe belediye başkanı olabilir, il belediye başkanı olabilir, iktidardaki parti olabilir, yürütmenin yegane temsilcisi olabilir) tırtıklamak için anket yapmıştır.
Manipülasyon amaçlı olan danışıklı dövüştür. Yaptıran kişi durumunu bilir ama halkı kandırır mıyım diye anket sonucu (!) yayımlatır.
Nabza göre şerbet veren onlarca şirket var. Bas parayı, al sonucu.
İkincisinde ise anket yapan şirket anket talebinde bulunanı da kazıklar. Ona bile yalan söyler, rakamlarla oynar, parasını tokatlar.
Senin durumun kötü, oy kaybediyorsun demez.
Verir gazı! Somut, tartışmasız, bariz örnek Bedrettin Dalan’ın durumu. İstanbul Anakent Belediye Başkanı’ydı. Açıkça başarılıydı da. İstanbul’a yeni çevre katmıştı. Anketler açık ara önde gösteriyordu, gazetelerin birinci sayfasından inmiyordu ama SHP’li Sözen’e yenildi.
Kendi de şok oldu. Çünkü anketlere güvenmişti, seçimi çantada keklik görüyordu. Ya seçmen kandırdı ya da kamuoyu şirketi!
Kamuoyu şirketleri için en zor olan iktidarın hoşuna gitmeyen sonuç açıklamaktır. Herkes göze alamaz. İktidarın tepkisini çekmek, hele o iktidar 18 yıllıksa her baba yiğidin harcı değildir.
Bu sebeple iktidarı başarılı gösteren anketlere kuşkuyla bakarım ama iktidarın zemin kaybettiğini söyleyen araştırmalardan kuşku duymam.
Şimdi diyeceksiniz ki, o şirkete de muhalefet para vermiştir. Manipülasyonu yaptıran muhalefet partisidir.
O iş o kadar kolay değil.
İktidar partisi kendi oy oranını kasıtlı düşük gösteren şirketi delik deşik eder. Ümüğünü sıkar.
MetroPOLL adlı şirket AKP’nin yüzde 30’lara indiğini açıkladı. İktidarın küçük ortağı MHP ise yüzde 7’lere inmiş.
Doğru mudur?
Konuştuğum insanlara bakıyorum, AKP’yi hararetle savunanların sesi eskisi gibi çıkmıyor. Erdoğan’a bakışları üç yıl önceki gibi değil.
"Reis’in de hatası yok değil" en çok sarf edilen cümle. Ezberlenmiş gibi. Demeye çalıştıkları şu: Hatanın büyüğü başkalarının ama Reis’in de...
Tabii uzun süre iktidarda olan parti erimeye başlayınca ister istemez çözülme de oluyor. Laf çakmalar, omuz atmalar, geçmişin muhasebesini yapmalar, faturayı başkalarına kesmeye çalışmalar ve itiraflar.
AKP Medya Başkan Yardımcısı FETÖ ile kol kola girdiklerini açıkladı. Yarın öbür gün başka itiraflar da gelecek. Suçlamalar birbirini izleyecek.
Gemisini kurtaran kaptan hâline dönecek.
Çünkü eriyen partide kimse durmak istemez. Kimse 18 yılın yükünü göğüslemeye kalkmaz. Kimse 18 yılın ağırlığının altında kalmak istemez.
Bugün Medya Başkan Yardımcısı konuşur, yarın bir başkası.
Çünkü çöküş başlayınca "iktidar büyüsü" bozulur.
Gerçek kimlikler ortaya çıkar. Etekteki taşlar birer birer dökülür.