Başbakanımız, aziz arkadaşım, büyüğüm, Sevgili Mesut Yılmaz'ın elim vefatından duyduğum üzüntüyü tarife kelimeler yetersiz. Bir hariciyeci olarak, kendisinin Dışişleri Bakanlığı döneminde maiyetinde memuriyet yapmaktan onur duydum.
Siyasette, daha önce ayrı kulvarlardan gelmiş olsak da, bilahare Demokrat Parti’de kader birliği ve yol arkadaşlığı yapma ve birlikte mücadele etme fırsatını bulmak hayatımın en mümtaz hatıraları ve ayrıcalığı arasında olacaktır.
En önemlisi, yaş farkımıza rağmen lütfettiği arkadaşlığına, dostluğuna mazhar olmaktan büyük onur ve mutluluk duydum.
Mesut Bey, her şeyden önce gerçek bir demokrattı. Demokrasiye ve özellikle de yazılı olmayan geleneklerine ve erdemine hep yürekten inandı. Türkiye’nin Avrupa Birliği içinde gerçek ve evrensel demokrasi standartlarına ulaşması için siyasi hayatını ortaya koydu.
Son derece ciddi, sorumluluk sahibi bir devlet Adamıydı. Türkiye'nin büyük meselelerinde, güvenlik ve stratejik çıkarları söz konusu olduğunda takındığı yüksek seviyeli tavırlarını ve devlet şuurunu şahsen yakından görme imkanına sahip oldum.
Siyasetin ötesinde medeni ilgileri, derin entelektüel merakları ve zenginliği ve bu sayede de Türkiye’nin ve Avrupa’nın farklı kesimlerinden çok geniş dostlukları vardı. Bunlardan daha da önemlisi son derece müşfik, vefalı ve samimi bir dost, arkadaş ve ağabeydi...
Ülkemiz büyük bir devlet adamını ve samimi bir demokratını kaybetti. Ailesi ise çok güzel bir insanı...
Sevgili Berna Hanım'a, sevgili Hasan kardeşimize sabır, kabullenme gücü ve başsağlığı dileriz.
Türkiye’nin başı sağolsun. Nur içinde yatsın...