Kar maskeli özel timler, panzerler, cenazesini alamayan aileler, bodrumda bekleyen yaralılar… Sokağa çıkma yasağının yaşandığı ve bittiği yerlerin ortak özelliği kaygıları, acıları kadar duvarlardaki kurşun izleri de aynı… Ve her ne kadar her şey ‘yoluna’ girmiş gibi görünse de onca sıvaya saklama çabasına rağmen kurşun izleri inatla kendini belli ediyor. Diyor ki "Bu mahalleden ölüm geçti…"
Bu izlerin olduğu yerlerden biri 12 gün süren sokağa çıkma yasağı yaşayan ve 7 sivilin hayatını kaybettiği Silvan. 3 Kasım ile 14 Kasım arası Tekel, Mescit ve Konak mahallelerinde süren sokağa çıkma yasağının izleri aradan 3 ay geçmesine rağmen taze. Yenilenmiş cam ve çerçeveler, sıva ile kapatılmaya çalışılan kurşun izleri, pırıl pırıl yapılmış kepenkler nelerin yaşanmış olabileceğini anlamak için yeterli. Yerle bir olmuş üç mahalle yeniden inşa edilmeye çalışılıyor. Hayat kaldığı yerden devam etsin diye… Ama etmiyor edemiyor… Silvan’da üç mahalle yalnızlığı yaşıyor…

Trajikomik bir şey daha var: “Silvan ve çevre ilçelerinde katı atık bertaraf ve düzenli depolama tesisi” ile ilgili çalışmalar yürütülüyor. Yani Silvan dahil çevre ilçelerin katı atıklarının sağlıklı depolanması ve çevrenin korunması için oldukça önemli bir proje. Avrupa Birliği’nin desteğini alan bu proje ile ilgili Zuhal Tekiner ile toplantıya gidip döndükten sonra şehirde bir tane bile çöp konteyneri olmadığını öğreniyoruz. Kaymakamlık güvenlik gerekçesiyle şehirdeki bütün çöp konteynerlerini kaldırılmasını istemiş. Bütün konteynerler belediye bahçesinde.

Azizoğlu Konağı’nın hemen ilerisinde kurşun izleriyle delik deşik olan, camı çerçevesi dökülen bina şimdi sessizliğin hâkim olduğu bu sokaklarda kısa bir süre önce neler yaşandığını hatırlatıyor.
Çatışmalarla birlikte mahalleden göçler olmuş. Daha doğrusu mahalle boşaltılmış. İnsanlar ya başka mahallelerdeki yakınlarının yanına sığınmışlar ya da başka mahallelerde ev kiralamışlar. Başka şehre gidenler yok ama çatışmalar bitip sokağa çıkma yasağı sona ermiş olmasına rağmen evlerin önemli bir kısmı boş. “Neden gelmiyorlar?” diye soruyoruz. Herkesin yanıtı aynı: “Korkuyorlar”
Çatışmalarla birlikte beş bin kişinin göç ettiği söyleniyor. Çatışmalar bittikten ve tamiratlar yapıldıktan sonra bu beş binin önemli bir kısmı dönmemiş. Ama rivayet muhtelif. Mahalleye dönenleri dinliyoruz. Biri “hali vakti yerinde olan bir daha buraya gelmez” diyor; bir başkası “kirayı peşin verdiler mecbur yaza kadar gittikleri yerde kalacaklar” diyor; başkası da “dönmeyen birkaç aile kaldı herkes geri döndü” diyor. Aynı mahallede herkesin Silvan’ı farklı. Aynı olan şeyler yok mu? Var… “Doksanlı yıllar bundan daha iyiydi. Biz bu kadar kötüsünü görmedik.”
Artık hendek yok, hendeğin ardındakiler de ama karakol duruyor. Devletin “huzur içinde olabilirsiniz” sözlerini hatırlattığımızda bir mahalleli “Ama benim hiçbir şeyim kalmadı ki” diyor…
Devlet karakoluyla Silvan’da…
Ama hayat yarım… Silvan Yalnız…