Bundan tam 5 yıl 6 ay önce, 27 yaşındaki genç bir kadın kayboldu. Adı Pınar Gültekin’di. Ailesi günlerce haber alamadı, polise başvurdu. Bir hafta sonra cansız bedeni ormanlık bir alanda bulundu.
Öldürülmüştü Pınar… Boğulmuştu. Bağlanmıştı. Bir varile konup yakılmıştı.
Katil kimdi?
Tahmin ettiğiniz gibi bir erkekti. Gözaltına alındı ve Pınar’ı öldürdüğünü itiraf etti. Mahkemeye çıkarıldı. “Canavarca hisle ve eziyet çektirerek kasten öldürme” suçlamasıyla tutuklandı.
Her katil erkek gibi o da duruşmalara temiz elbiselerle geldi. Kravat taktı. Pişman olduğunu söyledi. Kadınların çiçek olduğunu bile iddia etti. Sonra? Pınar’ı kıskandığı için öldürdüğünü söyledi. Kendini korumak zorunda kaldığını, ‘çaresiz’ olduğunu anlattı.
Bir kadını boğarak öldürebilen, bağlayıp yakan biri mahkemede dürüst olabilir mi? Belki hayır. Ama biz mahkemelerin adil olmasını bekliyoruz.
Ama öyle olmadı…
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Cemal Metin Avcı’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını bozdu. "Canavarca hisle öldürme" suçlamasını kabul etmedi. Onun yerine haksız tahrik indirimi uygulanmasına karar verdi.
Peki, haksız tahrik indirimi nedir? Türk Ceza Kanunu’na göre, bir kişi psikolojik ya da duygusal olarak zor bir duruma sokulursa ve bu yüzden cinayet işlerse, mahkeme cezada indirim yapabilir.
Gerçekte bu ne demek? Bir çeşit ‘Erkeklik hakkı’ yani bir kadına şiddet uygulayıp “Beni aşağıladı” diyebilme hakkı. Bir kadını öldürüp “Beni aldattı” diyebilme hakkı. Erkeğin kadına sinirlenebilme, öfkelenebilme ve öfkelendiği için şiddet uygulayabilme hakkı. Gerçekliği var mı, yok mu? Önemli değil. Çünkü mahkemelerde kravatlı ve ‘arkası sağlam’ erkeklerin beyanı esas.
Yargıtay kararına akıl tutulması demek naiflik olur. Akıl tutulması değil, erkek tutması. Ve ne ilk ne de son.
Bir erkek bir kadını boğuyor, bağlıyor, varile koyuyor, yakıyor… Hâlâ öfkesi geçmiyor. Ve bu öfke “canavarca” bulunmuyor. Bir anlamda masum sayılıyor. Bu kararı okuyunca bütün kadınlar avaz avaz bağırmak istedik.
Yeterince boğulmadık mı?
Yeterince aşağılanıp, hor görülmedik mi?
Yeterince ölmedik mi?
Hem de sadece öfkeli olduğumuz için değil aynı zamanda haklı olduğumuz için. Haklı olmaktan yorulduğumuz için… Yıllardır haykırıyoruz: Şiddeti doğuran şey eşitsizlik ve cezasızlıktır! Mezarlıklar, adalet bekleyen kadınlarla dolu. Cinsiyetimizin bir ceza indirimine konu olur hale gelmesine adalet denebilir mi? Kadın karşısında gururu rencide olan bu erkekler patronları onları bağırıp çağırdığında neden hazır olda bekler?
Bir cinsin başka bir cins üzerinde öfkesini kontrol edemiyor olmasının tanımı bile caniliktir. Bunu bu çağda bilmiyor olmak ise cahillik!
Her türlü öfkemiz haklı, her türlü isyanımız anlaşılabilir ve hâlâ ve yine öldüğümüz için biz suçluyuz. Çünkü kadınız… Sokaklar bizim için yine güvenli değil. Galiba yeterince ölmedik…