Kerem Altan

28 Ağustos 2013

Kıvrıkoğlu haklı mıydı?

Henüz kimseler "sallandırılmadığı" için diktatörlüğün söz konusu bile olamayacağı ülkemizde Gezi olaylarına destek verenler teker teker yaptıklarının "bedelini ödemeye" devam ediyor.

Henüz kimseler “sallandırılmadığı” için diktatörlüğün söz konusu bile olamayacağı ülkemizde Gezi olaylarına destek verenler teker teker yaptıklarının “bedelini ödemeye” devam ediyor.

Gazetecilerin işine son veriliyor, televizyon dizileri birer birer yayından kaldırılıyor, oyuncular o ya da bu nedenle karakolun yolunu tutuyor, dekanlar görevden alınıyor, milletvekilleri hakkında incelemeler başlatılıyor, öğrenciler burslarının iptal edilmesiyle tehdit ediliyor, şirketler ihbar mektuplarıyla incelemeye alınıyor.

İşaret fişeği, Erdoğan’ın Gezi olaylarının faiz lobisinden sonra en önemli sorumlusu olduğunu iddia ettiği tiyatro oyuncusu Mehmet Ali Alabora’yı düzenlediği mitinglerde hedef göstermesiyle atılmıştı.

Aslında tüm bu “kelle avcılığı” Gezi olaylarından sonra başlamadı. Daha önceden yazılı basınla sınırlı tutulan “fişlemeler” direnişten sonra tüm sektörlere sıçradı.

Son olarak da sevilen dizi Leyla ile Mecnun TRT tarafından yayından kaldırıldı. “Bunun Gezi ile ne ilgisi var?” diye soracak olanlara cevabı dizinin senaristi Burak Aksak versin: “Nedeni bizce elbette Gezi’ye gitmemiz. Reytingle alakası yok. İlk sezonda reytingimiz neredeyse sıfırken devam etmemiz istenildi. Bu son sezon reytingimizin en yüksek olduğu dönemdi. Hiçbir zaman reyting rekorları kırmadık. Ama en fazla arttığı dönemde yayından kaldırılması reytingle açıklanamaz.

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da televizyon dizilerinin art arda yayından kaldırılmasından sonra konuyla ilgili meclise bir soru önergesi verdi ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yanıtlaması için şu soruları sordu:

-Dizilerde oynayacak oyuncu ve sanatçılara GBT sorgulaması yapıldığı doğru mudur? Taksim Gezi Parkı olaylarına katılan sanatçıların dizi ve filmlerde oynatılmaması yönünde bir talimat ve telkin olmakta mıdır?

-Çekim öncesi hazırlanan oyun kastlarının medya yöneticilerine sunulduğu, medya yöneticilerinin oyunlarda kimlerin oynayacağına kadar müdahale edildiği iddiaları doğru mudur? Medya yöneticilerine bu yönde baskı yapıldığı doğru mudur?

-Bakanlığın destek vereceği film ve diziler seçilirken de GBT sorgulaması ve kast denetimi yapılmakta mıdır?

Bu sorulara Arınç’tan ya da hükümetin başka bir isminden etraflıca bir yanıt gelecek mi bilinmez. Yanıt verseler de gerçekleri söyleyebilecekler mi orası da meçhul...

Ülkede kılık değiştirmiş bir 28 Şubat en karanlık haliyle devam ediyor.

28 Şubat’ın generalleri ne kadar diktatör değilse Erdoğan da o kadar diktatör değil işte.

Diktatörlük olması için illa birilerinin sallandırılmasını beklemek gerekmiyor, üstelik “sallandırmadan” da eller yeteri kadar kana bulanmışken. 

28 Şubat döneminde de bugün yaşananlara benzer şeyler yaşanıyordu. Namaz kıldığı için orduyla ilişkisi kesilenler, başörtüsü taktığı için mesleğini yapamayanlar ya da öğretimini devam ettiremeyenler, inancından dolayı devlet dairelerinde memurluk yapma hakkı ellerinden alınanlar için hayat o zamanlar nasıl çekilmezse şimdi de AKP hükümetinin karşısında yer alanlara aynı baskılar aynı insafsızlıkla yapılıyor.

Dönemin Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu, “28 Şubat’ın etkisi 1000 yıl sürecek” demişti. Aradan 16 yıl geçti, roller değişti ama senaryoya sadakat hiç değişmedi.

Yandaşlar Kemalistlere çok kızıyorlar, her “sorunun” faturasını Kemalistlere çıkarmaktan çok hoşlanıyorlar ama iş demokrasiye geldiği zaman en azılı Kemalist’ten farklı davranamamalarını bir türlü açıklayamıyorlar. Çok sıkışırlarsa “darbecisin” diyerek işin içinden çıkabildiklerini sanıyorlar. 

Bizim gibilere de Kemalistler ve dindar Kemalistler arasında yıllardır devam eden bu itiş kakışın artık bitmesini, iki tarafın da bu ülkenin yakasını bir an önce bırakmasını ve iki tarafın da hiç hoşlanmadığı “Gezi Ruhu”nun her gün daha da güçlenmesini dilemekten başka bir şey kalmıyor.

Yoksa 28 Şubat kılık değiştire değiştire bin yıl devam edecek gerçekten.