İskender Aruoba

15 Aralık 2024

Türkiye Eğitim Derneği Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu'na mektup

Dünyanın hiçbir organizasyonu aynı şahıs tarafından 22 yıl yönetilmez. Her türlü yönetim bilimi ve etik uygulamasına karşıdır. Aile şirketlerinde bile yeni nesil yönetime gelir. Sen niye 22 yıldır oradasın?

Size geçen ay Türkiye Eğitim Derneği Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu'na yolladığım ve cevaplamasını istediğim mektubu sunuyorum. Gelecek yazıda (gelirse) cevabı beraber inceleyeceğiz. Gelmez ise sadece sizler ile “masaya yatıracağız...” 

Türkiye Eğitim Derneği Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu

Ankara kolejli kardeşim Selçuk Pehlivanoğlu;

TED başkanlığına seçildiğin ve hemen akabinde AKP iktidara geldiği günden itibaren senin takındığın tavır TED kolejliler tarafından kabul görmemekte.

Bugüne kadar senin aleyhinde bulunan çok kimse oldu. Benim bu iş ile uğraşmaya başlamam senin 22 yıldır başkan olman. Farkında değildim.

Sorduğum suallerden bağımsız olarak, sadece bu uzun süreden ötürü derhal seçime gitmeni ve yeni bir TED başkanı seçilmesini elzem görüyorum.

TED’lilerin dediklerini titizlikle toparladım ve şimdilik sadece sana yolluyorum. Bunlar tamamen dedikodu da olabilir, ancak eğer doğru ise tüm TED’lilere madde madde açıklama yapman gerekir. bunlar çok ciddi istinadlar.

Senden madde madde açıklamalar gelmeden bunları yazmam. Eğer ben ve bu iş için meydana getirdiğimiz Senior Kolejliler Kurulu yazdıklarından tatmin olursak, tüm kağıtları çöpe atarız.

Değilse seninle mücadele ederiz.

Başında bulunduğun TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ tarihi incelendiğinde Bu kurumun ATATÜRK’ÜN direktifleri ile sivil bir eğitim kurumu, yani bir NGO/non governmental organisation/HÜKÜMETDIŞI KURULUŞ olduğu ayrıca bir NPO/non profit organisation/Kâr gayesi gütmeyen kuruluş olduğu görülür.

BU noktada bir hatırlatma yapmak isterim; TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVRİMLER İLE KURULMUŞTUR. Bunların başında da Eğitim Devrimleri gelir. Hepsinin başında da Laik eğitim anlayışı bulunur.

Türkiye Cumhuriyeti tek bir siyasi partinin (CHP) eleman seçimleri ile 1945’e kadar geldi ve ilk çok partili  hayata geçilmiş oldu.

Ancak, TED bundan etkilenmedi, bir NGO olarak devam etti. Yani Siyaset dışı kaldı. Atatürk zamanında 1928’de konulan ve uygulanan DEVRİM’lere devam edilmesi 2002’e kadar tüm iktidarlar, hatta askeri rejimler de dahi öngörüldü.

TED kurum olarak bu Devrimci düşüncenin ete kemiğe bürünmüş şeklidir, öyle olmak mecburiyetindedir.

AKP’ye kadar bu “YAZILI KURAL” devam etti. Hukuken bir mahsur olmasına rağmen, Siyasi kimlikler Başkan seçildiler ancak Derneğin Kuruluş (1918) yılındaki geleneksel ATATÜRKÇÜ duruşuna hiç dokunmadılar.

Bu yazılı kurala tam uyabilse idik aslında senin çok ciddi siyasi geçmişin yüzünden TED başkan adayı olamaman gerekirdi. Ancak burası Türkiye, biz hukuki uygulamalar ve TEAMÜLLERİ (gelenek)  arasındaki farkı hala pek bilemiyoruz.  İşine gelme meselesi. 

Senin çok yoğun bir (5 yıl) ANAVATAN PARTİSİ genel başkan yardımcılığına kadar uzanan bir siyasi geçmişin var.

Seçildiğinden bu yana da iktidar partisi ile çok yakın temasın var.

Üstelik AKP’nin “Atatürkçü bir parti olmadığı” sır değil. Parti başkanı ve ileri gelenleri her tutum ve davranışta siyasi çıkarlarına uygun olacak ki bunu ortaya koyuyorlar.

Çok Koyu bir AKP’li bürokrat ve siyasetçi olan Ziya Selçuk, seçilişten buyana seninle birlikte çalışıyor;

Senin herhangi bir “EĞİTİM” backgroundun olmadığına göre; (İnşaat mühendisi ve inşaat şirketi sahibi ve yöneticisi olduğun biliniyor. )  bu zat ile birlikte kurduğun TED ULUSAL EĞİTİM PROGRAMI ile “TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNİ BAŞTAN AŞAĞIYA DEĞİŞTİRECEĞİNİ açıkladın. Senin Eğitimci yanın olmadığına göre; baştan aşağı “hangi siyasi düşünceye” uygun değiştirecektin?

Bunları etik olarak yapmaman gerekirdi.  

AKP’li bürokrat Ziya Selçuk, 2003-2006 yılları arasında AKP döneminin ilk Talim Terbiye Kurulu Başkanlığın yaptı. Görevden ayrıldıktan sonra kendisini TED’e aldın ve 2009 yılında TED Üniversitesinin kurucuları arasında yer aldı; ardından Mütevelli Heyetinde Başkan Yardımcısı oldu. 

2012 yılında Türk Eğitim Derneğinin TEDMEM İsimli düşünce kuruluşu kurdunuz. Ziya Selçuk bu kuruluşun başına geçti ve 2015 yılında Ziya Selçuk‘la beraber “TED Ulusal Eğitim Programı” diye bir program hazırladınız, içerisinde “Kürtçe Eğitime geçilmesi” gereklilği de yer alan bu programla Türk eğitim sistemini baştan başa değiştireceğinizi açıkladınız. 

TEDMEM’in başına Ziya Selçuk’un ardından 2011-2015 yılları arasında Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı yapan ve özellikle kız çocuklarının dördüncü sınıfta okuldan ayrılmalarını sağlayan, dördüncü sınıftan itibaren imam hatiplere geçişe imkan veren 4+4+4 sistemini hayata geçiren, Evrim Teorisi ve Atatürk’ü kitaplardan çıkartan, TÜRGEV, Ensar, Hizmet, Hayrat, Furkan vakıfları ile  devlet okullarında “değerler eğitimi” verilmeye  başlanmasını sağlayan AKP bürokratı Emin Karip'i geçirdin. 

Temmuz 2018’de, TED’de on senedir birlikte çalıştığınız Ziya Selçuk, Sn. Erdoğan tarafından Milli Eğitim Bakanlığına getirildi. Ekim 2018’deyse Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu’nu oluşturuldu; siz ve o dönem TED Üniversitesi rektörü olan Öktem Vardar, 9 kişilik bu kurula üye olarak atandınız.

Şu an itibarı ile hâlâ Cumhurbaşkanlığı Eğitim Kurulu üyesisiniz ve Atatürkçü ve laik eğitimin tabutuna çakılacak son çivi olarak görülen, ülkede adeta infial yaratan “Maarif Modeli” adlı yeni müfredatı onaylayan ekip arasında yer aldınız. 

Onlarca sene boyunca neden Emin Karip ve Ziya Selçuk gibi AKP’li bürokratları TED’de istihdam ettiniz ve neden TED adını temsil ederek her türlü gerici uygulamaya imza atan Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları kurulunda yer alıyor, Türk Eğitim Derneğinin isminin bu uygulamaların meşruiyet kazanmasında kullanılmasına alan açıyorsunuz? TED’e faydası mı var??

TED FRANCHISE 

TED ülkede daha iyi ve batı tarzı eğitim verilsin diye kurulmuş bir NON-PROFİT organizasyondur. Ancak senden itibaren Ana tema KÂR etmek gibi görünüyor.

Türk Eğitim Derneği Başkanı olarak göreve başladığın günden itibaren franchise sistemi ile çeşitli iş insanlarına isim hakkı vererek TED ismi adı altında faaliyet gösteren okulların sayısını 43’e çıkarttın. Bu okulların sahiplerine bakıldığında aralarında eğitimci bulunmuyor.

TED Okullarını neden eğitimcilere değil de müteahhitlere, Federasyon Başkanlarına ve AKP’li siyasetçilere verdin? Örneğin: 

-TED Hatay Kolejinin sahibi ilkokul mezunu bir müteahhit olan Mehmet Özat ve aynı zamanda Özat’ın inşaat şirketinin ortağı olan iki oğludur. Mehmet Özat’ın Hatay’da yaptığı inşaatlar deprem sırasında yıkıldı, binalarda yüzlerce kişi vefat etti ve Mehmet Özat, firar ettikten sonra vatandaşın ihbarı üzerine yakalanıp hapse atıldı.Kendisi halen hapistedir.  Özat’ın inşaatlarında ölenlerin yakınları son derece insanı bir refleksle, sizden TED Hatay Kolejinin Özat ailesinden alınıp başka birisine verilmesini istediler siz ailelere bir baş sağlığı dilemeyi bile çok görüp Özat ailesi ile ortaklığı sürdürdünüz. 

-TED Edirne Kolejinin sahibi, okul  ilk açıldığında o dönemin AKP Edirne İl Başkanı olan Nesim İba’ydı. Okulun başına geçen Nesim İba, AKP Edirne İl Başkanlığı görevini karısı Belgin İba’ya devretti. Belgin İba son seçimlerde AKP Edirne Belediye Başkanı adayı da oldu, kaybedince İl Başkanlığı görevine geri döndü. Nesim İba ise bundan birkaç hafta önce oteline ruhsat verilmesi için belediyeyi silahla basarak manşetlere çıktı. 

-TED Erzurum Kolejinin sahibi, hakkında usulsüzlük iddiaları ile ilgili soruşturma açılan Boks Federasyonu Başkanı Eyüp Gözgeç’tir. Gözgeç aynı zamanda AKP’den Etimesgut Belediye Başkanı aday adayı olmuştur. 

Kişisel kâr...

TED Genel Başkanı olarak sizin inşaat işleri yapan SEPE isimli bir şirketiniz bulunmaktadır. 

Bu şirket, tüm TED Başkanlığı sürecinizde faaliyetini sürdürmüştür. 

Şirketin internet sitesinde bulunan, referans sayfalarına bakıldığında TED isminin franchise olarak verildiği holdinglerin, gerek bu anlaşmalar öncesinde, gerekse sonrasında SEPE'ye defalarca  iş verdikleri görülmektedir. 

Bu durum sadece etik olarak yanlış değildir, aynı zamanda da yasal olarak bir çıkar çatışması durumu söz konusudur üstelik verilen ismin sizin şahsınıza ait  bir oluşumun isim değil, Atatürk'ün kurduğu bir derneğe ait olduğunu da hatırlamakta fayda vardır. 

Şirketinizin İÇTAŞ İnşaat, DİA Holding, ICA, Rönesans Holding ve Edit İnşaattan çok sayıda iş aldığı görülmektedir. 

Bu işlerden: 

1) İçtaş İnşaat, DİA Holding ve ICA Çeçenlere aittir. Çeçenler ise TED İzmir ve TED İzmit Kolejlerinin sahibidir. 

2) Rönesans Holding, TED Rönesans Kolejinin sahibidir. 

3) Edit İnşaat, TED Ataşehir Kolejinin ortağıdır. 

Bu durum, akıllara “eğer Sayın Selçuk Pehlivanoğlu TED Başkanı olmasaydı bu işleri alabilir miydi?” sorusunu getirmektedir. TED İsmini Franchise olarak verdiğiniz holdinglerden şahsi şirketinize iş almayı etik olarak doğru buluyor musunuz? 

Son olarak da bazı kişisel sualler;

Dünyanın hiçbir organizasyonu (hele hele bir NGO/NPO) aynı şahıs tarafından 22 yıl yönetilmez. Her türlü yönetim bilimi ve etik uygulamasına karşıdır. Aile şirketlerinde bile yeni nesil yönetime gelir. Sen niye 22 yıldır oradasın? Bir özelliğin mi var?

Benim de 001 numaralı kurucusu olduğum (İSTANBUL)  ANKARA KOLEJLİLER DERNEĞİ üyelerinin girişimi ile ve fedakârlıklar ile kurulan TED İSTANBUL KOLEJİ yönetimi ile para yüzünden mahkemelik olduğun doğru mudur?  

Bu “tuhaf” davranışları başka biri yapıyor olsa idi ne yapardın?

Detaylı cevap beklerim.

İnşallah yazılanlar ve iddialar yanlış çıkar.