İskender Aruoba

30 Eylül 2022

Elektrik, hidrojen, Muharrem İnce...

Türkiye, 33 ülke ile birlikte bu anlaşmaya imza attı! 2030'dan itibaren yeni benzinli ve dizel araçlar trafiğe çıkamayacak

Bir önceki endüstri yazımda, otomobili günümüze kadar getirmiş, içten yanmalı motor teknolojisi ile üretilen otomobillerin ömrünün tükenmekte olduğunu yazmıştım.

Avrupa Birliği (AB), 2035'den itibaren AB ülkelerinde fosil yakıtlı yeni otomobil satılamayacak. Satılacak yeni otomobiller sıfır emisyon, yani elektrikli olacak. Hibrid (iki cins motorlu) otomobil de satılamayacak.

Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA), toplu bir açıklama yayınlayarak kararın "hayal kırıcı" olduğunu dile getirdi. ACEA bir teknolojiyi direkt olarak ortadan kaldırmaya çalışmanın rasyonel olmadığını söylüyor. Temsilci Oliver Zipse, AB'ye karardan dönülmesi gerektiğini söyledi.

Zipse (BMW), "Etkilenecek otomotiv ve ilintili sektörlerin hepsinin görüşünü almadan karar vermek AB ruhuna aykırı. Zaten pratik olarak da bu rakamlara bu sürede ulaşılamaz" diyor.

Alman Otomotiv Endüstrisi Derneği (VDA) Temsilcisi Hildegard Müller de 2035 yılında içten yanmalı motorları durdurmanın neredeyse imkânsız olduğunu belirtti.

"Bu, inovasyonun ve teknolojinin karşısında durmaktır; Karar alıcıların iradelerini sormuyor" diye açıklama yaptı.

Ancak, AP (Avrupa Parlamentosu) Genel Kurulu emisyonları 2030'a kadar en az yüzde 55 azaltmayı hedefleyen "55'e Uyum-Fit for 55" paketini oylamış ve taşıtlara yeni karbon emisyon standartları getirecek bu düzenlemeyi 339 "evet", 249 "hayır" ve 24 "çekimser" oyla kabul etmişti. Ufukta ciddi bir kavga görünüyor.

Konu ile ilgili olarak, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 26. Taraflar Konferansı'nın (COP26) "Sıfır Emisyonlu Araçlar için Glasgow 2021 Mutabakatı" da açıklanmıştı.

Türkiye, 33 ülke ile birlikte bu anlaşmaya imza attı! 2030'dan itibaren yeni benzinli ve dizel araçlar trafiğe çıkamayacak.

(Selahattin, sen merak etme. Senin çakaralmaz ölene kadar kullanabilirsin. Bahsi geçen yeni tesciller!)

Her yıl gerçekleştirilen BM İklim Değişikliği Konferansı (COP27) bu yıl 7-18 Kasım 2022 tarihlerinde Mısır'ın sahil kenti Şarm El Şeyh'te toplanacak. Konu burada da epey su kaldıracak gibi görünüyor. Bizimkiler geçen sene "biz varız" demişler. Ben bu karardan önce ciddi bir araştırma ve ilgili sektörler ile görüşmeler yapıldığı kanaatinde değilim. Hatta genellikle yapıldığı gibi sayın temsilci son gün gelip kağıtları imzalamış olabilir. İnşallah yanılıyorum.

Evlerde kullandığımız elektrik nereden geliyor? Fosil yakıtı ya bir jeneratör motorunda kullanıyoruz veya fosil yakıt ile elektrik santralından buhar basıncı ile elektrik elde edip onu kullanıyoruz. Evler ayrıca işletme ve bakım olarak da fark gösterirler. Tipik olarak daha ağırdırlar; yani ve daha fazla lastik, fren ve yol tozu kirliliği üretebilirler. Öte yandan rejeneratif frenleme ile bir miktar enerji geri alabilirler ve motor ve şanzıman yağı gerektirmezler.

Bu sarmaldan kurtulmanın yollarını dünya literatüründe ararken YouTube'da Sayın Muharrem İnce ile yapılan bir söyleşiye denk geldim. Dikkat ile dinledim; çünkü daha önceleri (2018 Mayıs'ında) "Yerli otomobil! Ne otomobili! Geride kaldı bunlar. Sayın Erdoğan 20 yıl geriden takıp ediyor! Zaman kaybı! Ben olsam devam ettirmem!" demişti.

Bu defa (2019 Aralık) "yerli otomobil" yapmalıyız, hatta herkesten daha ilerde bir otomobil yapmalıyız" diyor.

Bu çok sevindirici bir şey. Herkes gibi siyasetçiler de yanlış yapabilirler; hatta medeni cesareti olanlar çıkıp özür bile diliyorlar.

Muharrem Bey anlaşılan "otomobil endüstrisini" araştırmış ve Türkiye büyüklüğünde bir ülkenin "sahici ve global" bir yerli otomobil yapamaması halinde "gelişmemiş ülke" seviyesinde kalacağını anlamış.

Daha önce yaptığı yanlıştan dönmüş. TV Sunucusu (biraz da Sayın Cumhurbaşkanına kompliman için!) "Yerli otomobili Sayın Cumhurbaşkanı ortaya koydu. Prototipler geldi. Sevdik beğendik. Siz desteklemiyor musunuz?" diye soruyor.

Muharrem Bey "Destekliyorum. Geç kalınmış bir proje! Otomobili 1885'de Otto Benz yaptı. Bugün 22 ülke otomobil yapıyor. Vietnam ve Uganda da üretime başlıyor. Ben daha iyi olsun istiyorum, eksiğini gediğini gidermeye çalışıyorum. Benzinli, dizel değil, elektrikli dediler. Kafama pek yatmadı. Niğde Üniversitesi hidrojen pilleri ile uğraşıyor. Acaba 7 sene 10 sene sonra teknolojimiz geri kalır mı? Hidrojen pillerine yatırım yapılsa idi hepsini ver, ne istiyorlarsa ver derdim." diye yanıtlıyor.

Daha sonra özellikle iktidar taraftarı TV'lerde açık oturumlara katılan pek de bilgili olmayan bazı gazeteciler, hidrojen pili ile batarya pilini karıştırdıkları için bazı manasız sualler soruyorlar, eksik ve yanlış bilgi daha yanlış cevaplar getiriyor ve sonra konu değişiyor.

Ancak ben böylece Muharrem Bey'den Niğde Üniversitesinde hidrojen ile uğraşıldığını öğrenmiş oldum; içim sevinç doldu. Ancak, uzun uğraşlar sonunda epey hüzün de oluşuyor. Olanı biteni size daha sonra anlatacağım.


Elektrikli otomobil hidrojene karşı

Öncelik ile hidrojen teknolojisin hakkında biraz bilgi vereyim.

Yukarıda saydığım "çevre problemlerinin" hiçbirisi hidrojende yok. Kelimenin tam manası ile hidrojen "temiz enerji". Çünkü hiçbir yerinde karbon yok. Bir nevi Güneş enerjisi. Güneş'in bize milyarlarca yıldır gönderdiği ısının temelinde hidrojenin yanması var. (Bu konuda daha detay verirsem Selahattin anlamaz, zaten gerekmiyor.)

Hidrojenin yakıt olarak kullanması düşüncesi 19. yüzyıla uzanır. Ancak 1974'tr Florida'da Miami Üniversitesi Temiz Enerji Enstitüsü düzenlediği "Hidrojen Ekonomisi Miami Enerji Konferansı" (THEME)'e kadar bilimsel değildi. Sonra "Uluslararası Hidrojen Birliği" (IHEA) kuruldu. UNİDO desteği ile 2003'te İstanbul'da bir Hidrojen araştırma merkezi bile açıldı.

Totota Fuel Cell Mirai

20 yıldır FUEL CELL ya da hidrojen (yakıt) pili denilen bir aygıt ile hidrojen üretiliyor ve kullanılıyor.

İki usulü var: Elektroliz ile (içinde çeşitli tuzlar olan) bir suya elektrik vererek (Anot ve Kadot) suyun hidrojeni ve oksijeni ayrılıyor, hidrojen patlamalı motora yollanarak otomobil fosil yakıt yerine H2 ile çalışıyor. (Muharrem Bey ile oturum yapan gazeteciler işte bu "pili" evlerde kullanılan Lit.Ion pil (batarya ile karıştırıyorlar) Bu usul, modifiye edilmiş bir "benzin/mazot" motoru kullanılabilir.

Hidrojen yakıt pili

İkinci usul, birincinin tam tersi, bu defa kimyasal enerji elektriğe çevrilip bir elektrik motorundan mekanik hareket elde edilebiliyor.

Bu konuları ilerde "Selahattin'e anlatır gibi" anlatacağım. Burada en önemli konu sistemin ekonomik olarak sürdürülebilir olması. Hidrojen elde etmek için, elektrik motorunun kullandığından çok elektrik harcarsanız bu iş yine yürümez.  

Bizim "Yerli Oto" gibi; yatırdığınız para, kazanabileceğiniz (inşallah, belki!) paradan çok ise bu iş yürümez.

Bugün BMW, TOYOTA ve SIEMENS bu problemi ısrar ile çözmeye çalışıyorlar. Darısı TOGG ve Niğde'nin başına.