Hasan Servet Öktem

07 Ekim 2020

Mali'deki askeri darbenin birinci perdesi kapandı

İlk perdesi kapanmak üzere olan Mali darbesinin ikinci ve üçüncü perdelerinin daha gergin ve çetin geçeceğine şüphe bulunmamaktadır

Batı Afrika'nın denize kıyısı olmayan ülkelerinden Mali'de, 19 Ağustos tarihinde gerçekleşen darbenin ilk aşamasının büyük sıkıntılarla ve gerginliklerle uğraşılmadan sona erdiğini görüyoruz. Darbenin lideri 37 yaşındaki albay Assimi Goita'nın, bir buçuk aylık bu ilk dönem içinde, baştan itibaren arkasına aldığı halk desteğini koruduğu, ülke içi hassas dengeleri iyi idare ettiği, Mali'ye yaptırım uygulayan bölgesel kuruluş ECOWAS (Batı Afrika Ekonomik Topluluğu) ve komşu ülkelerin liderleri ile gerçekleştirilen görüşmeleri, ipleri koparmadan, karşılıklı taviz yöntemiyle, başarıyla sonuçlandırdığı söylenebilecektir.

Afrika’da askeri darbeler döneminin geride kaldığına dair güçlü bir inançla hareket eden Afrika Birliği Örgütü ve kıtanın bölgesel kuruluşları, günümüzde, askeri darbelere karşı en sert tepkileri uygulamaya koyarak, kıta ülkelerinde anayasal düzenlerin sekteye uğramaması istikametinde azami gayret sergilemektedir. Bu anlayış çerçevesinde, ECOWAS, darbe ertesinde Mali'ye karşı yaptırımları hayata geçirmiş, gıda ve ilaç dışındaki tüm mal ve finansal akışı durdurmuş ve darbecileri baskı altına almıştır. Nijerya'nın önceki Cumhurbaşkanı Goodluck Jonathan'ın bölge kuruluşu adına yürüttüğü görüşmeler neticesinde, cuntanın 3 yıllık geçiş dönemi talebi 1,5 yıla indirilmiş, geçiş dönemi başkanlığına emekli bir askerin getirilmesine onay verilmiş, kurulacak hükümete, tanınmış diplomat olan eski bir dışişleri bakanının başbakan atanmasıyla, darbe sonrası dönem nihayet, büyük ölçüde, meşru bir zemine kavuşturulmuştur. Bu koşullarda ECOWAS'ın Mali'ye uyguladığı yaptırımlar bugünden yarına kalkacaktır.

2021 ilkbaharına kadar ülke dizginlerini elinde tutacak geçiş dönemi yönetiminin başına getirilen 70 yaşındaki emekli havacı albay Bah N'daw, toplumda dürüst bir asker ve iyi bir bürokrat olarak tanındığından, görevlendirme halk arasında makul karşılanmış ve kabul görmüştür. 2014 yılında, 6 ay kadar savunma bakanlığı sorumluluğunu da üstlenen Bah N'daw ile devlet başkanı yardımcısı koltuğunu kendine ayıran darbenin lideri Assimi Goita, 25 Eylül günü düzenlenen ortak törenle, görevlerine birlikte başlamışlardır. Tören sırasında ikilinin, yan yana iki benzer koltukta ve oturarak çekilmiş resimleri, aralarında ast-üst ilişkisi bulunmadığı, adeta iki eş-başkan izlenimi verdikleri yorumlarını çağrıştırmıştır. Mali'de kararları kimin alacağını veya Başkanın, darbe liderinden bağımsız karar alıp alamayacağını önümüzdeki aylarda birlikte izleyeceğiz. İkilinin iyi anlaşmalarının ve egolarına yenik düşmemelerinin, Mali'nin esenliğe kavuşması bakımından zorunluluk arz ettiğine işaret edelim.

İlk perdesi kapanmak üzere olan Mali darbesinin ikinci ve üçüncü perdelerinin daha gergin ve çetin geçeceğine şüphe bulunmamaktadır. Yeni Devlet Başkanı'nın ifadeleriyle, Geçiş Yönetimi, Mali demokrasisinin temellerini güçlendirmek, yolsuzluklara son vermek ve güvenlik sorunlarını çözmek taahhüdüyle yönetimi devralmıştır. Bir buçuk yılın sonunda, ülkede seçimlerin yapılması, askerlerin uzak durduğu koşullar ve çerçeve içinde, parlamento ve devlet başkanı seçimleri düzenlenmesi cuntanın Mali halkına verdiği temel sözdür. Bu sene mart ayında, gecikmeli biçimde düzenlenebilen düşük katılımlı parlamento seçimlerine dair tartışmalar ile seçim sonuçlarına dair Anayasa Mahkemesi'nin aldığı şaibeli kararların darbeye yol açan sıkıntıların başında geldiğini unutmayalım. 

Darbenin ikinci perdesi açılırken "5 Haziran" muhalefet hareketinin durumuna değinmek yararlı olacaktır. Hatırlanacağı üzere, manevi liderliğini İmam Mahmut Dicko’nun yaptığı ve çok farklı grupları bir araya getiren bu kitlesel muhalefet hareketi, meydanları doldurarak İbrahim Boubacar Keita (İBK) hükümetinin sonunu getirmiştir. Boks ringinden örnek verecek olursak, Hareket, 9 raund boyunca attığı yumruklarla İBK yönetimini serseme çevirmiş, ancak yere yıkan yumruğu 10'uncu ve son raundda ringe dışarıdan giren juntanın lideri Assımi Goita savurmuştur. İBK yönetiminin tasfiyesinde aslan payına sahip olduğunu değerlendiren "5 Haziran Hareketi"nin liderleri, sivil geçiş yönetiminin belirlenmesi sürecinde, hak ettikleri takdiri görmediklerini, kenara itildiklerini ileri sürmektedir. Bah N'daw idaresi ile Hareket arasındaki ilişkilerin sağlıklı bir zemine kavuşturulmasının, ülkede demokrasinin inşasına katkı sağlayacağı kuşkusuzdur.

Darbeye kıta dışından bakıldığında, Fransa ve Türkiye dikkat çekmektedir. Darbenin başından itibaren, eski sömürgeci ülke Fransa'nın, planlardan haberdar olup olmadığı, askerleri destekleyip desteklemediği konuşulmuştur. Paris, akıllı biçimde, darbeyle ilişkilendirilmesine yol açacak yanlış bir adım atmamış, basın açıklamalarında, ECOWAS'ın ön almasına müsadeyle, bu kuruluşun söylemlerini tekrarlamış ve neticede, ilk perdeyi yara almadan atlatmıştır.

Türkiye, koşulların hassasiyetine ve yanlış anlaşılma riskine rağmen, Dışişleri Bakanı'nı Bamako'ya göndermekten çekinmemiştir. Söz konusu ziyaret, son aylarda şahit olduğumuz Türkiye-Fransa çekişmesinin kapsamına dahil edilerek, Ankara'nın Paris'e gönderdiği "Doğu Akdeniz'e burnunu sokarsan seni Batı Afrika'da rahatsız ederim" mesajı olarak algılanmıştır. Ziyaret, Mali'ye komşu ülkelerin başkentlerinde ise Türkiye'nin, zor günlerinde Mali halkının yanında yer aldığı yönünde yorumlanmıştır.

Çavuşoğlu'nun Bamako ziyareti, ülkemizin muhalif basınında ise Mısır'da darbecilere karşı gelmeyi sürdüren Ankara'nın Mali'deki darbecilere kucak açtığına dikkat çekilerek yansıtılmıştır.

Yazımızı, yanlışlığın Çavuşoğlu'nun Mali ziyaretinde değil, Türkiye'nin Mısır politikasında bulunduğunu tekrarlayarak kapatalım. Sisi yönetimi darbe sonrasında düzenlenen seçimler ve referandum kanalıyla meşru zemine çoktan oturmuştur. Nitekim, Afrika Birliği, darbenin ertesinde, Mısır'ın üyeliğini askıya almış, bilahare gelişmeleri izleyerek bu kararı iptal etmiş ve nihayet 2019 yılı başında, Afrika Birliği dönem başkanlığı tartışmasız biçimde Mısır'a emanet edilmiştir. Mısır politikamızın yanlışlığını görmek üzere, Doğu Akdeniz'de Türkiye karşıtı cepheleşmeye bakmanın yeterli olacağını ve Kahire'ye daha fazla gecikmeden Büyükelçi atanması temennimizi vurgulayarak veda edelim.



Not: Yazımızın hazırlanmasından hemen sonra, yabancı basında, ECOWAS'ın Mali'ye yönelik yaptırımları kaldırdığı yönünde haberler yayımlanmıştır.