Hasan Servet Öktem

01 Haziran 2022

Kolombiya'da başkanlık seçimlerinin ilk turunu eski solcu gerilla Gustavo Petro kazandı

19 Haziran günü yapılacak ikinci tur seçimlerde kim seçilirse seçilsin, 2016 barış anlaşmasına geri dönülmesi ve anlaşmanın öngördüğü kapsamlı reformların uygulanmaya konulması, ülkenin selamete çıkması bakımından hayati önem taşımaktadır

Sosyalist cumhurbaşkanı: Ülke tarihinde bir ilk mi?

Latin Amerika'da, kıtanın büyükleri kabul edilen Brezilya, Meksika ve Arjantin'in hemen ardından, 50 milyon nüfuslu Kolombiya öne çıkar. Geçtiğimiz pazar günü başkanlık seçimleri düzenlenen ülkede, bir dönemin sol gerilla örgütlerinden M-19 mensubu, başkent Bogota'nın eski belediye başkanı ve halen Senato üyesi olan Gustavo Petro, oyların yüzde kırkını toplayarak ilk sıraya yerleşti. Bu sonuç sürpriz değil; son aylarda yapılan tüm kamu oyu yoklamaları Gustavo Petro'yu işaret ediyor ve "ülke tarihinde ilk kez bir sosyalist Kolombiya'yı yönetecek" türü başlıklara basında sıklıkla rastlanıyordu. Asıl sürprizi, haftalardır üçüncü sırada bulunan ve Kolombiya'nın Trump'ı olarak tanınan inşaat/gayrimenkul milyoneri Rodolfo Hernandez, ikinci sıraya tırmanarak yaptı. Kolombiya seçmeni, 15 gün sonra, tekrar sandık başına gidecek ve 2022-26 döneminde ülkeyi teslim edeceği başkanı belirleyecek.

2022 seçimleri, Gustavo Petro'nun, ilk başkanlık yarışı değil. 2018 seçimlerinde ilk turda ikinci olmuş, ikinci turda ise, son 4 yıldır ülkeyi yöneten muhafazakar katı sağcı İvan Duque'ye karşı mağlup olmuştu.

Gustavo Petro

İvan Duque enkaz bırakıyor

Kolombiya'nın son 4 yılı hakikaten çok problemli ve sıkıntılı geçti. Komşu Venezuela'dan kaçan 1,5 milyon göçmenin Kolombiya'ya sığınması hesaplanmayan bir yük teşkil etti ve siyasi/iktisadi sorunlara yol açtı; yaşanan ekonomik krizlere ve sosyal patlamalara, Covid-19 pandemisinin getirdiği kısıtlamalar da ilave olunca, ülkenin bütün göstergeleri adeta düşüşe geçti. Neticede, Başkan İvan Duque, arkasındaki halk desteğini tüketmiş halde devir teslim yapacak.

Son 4 yıl içinde ülkede protestoların sonu gelmedi

2019 sonbaharında Şili'de başlayan ve diğer Latin Amerika ülkelerine sıçrayan devasa protesto dalgası Kolombiya'yı da etkisi altına alınca, tüm büyük şehirlerde öğrencilerin meydanlara indiğini hatırlayacaksınız. 18 yaşındaki öğrenci Dilan Cruz'un polis mermisi ile öldürülmesi olayların kontrolden çıkmasına sebep olmuştu. Ertesi yıl, gazeteci Javier Ordenez'in gözaltına alındığı karakolda öldürülmesi üzerine (Eylül 2020) ülkenin bir kez daha karıştığına şahit olduk. Son defa, İvan Duque hükümetinin, olumsuz sosyal dinamiklerin katkılarıyla kötüye giden ekonomik durumun düzeltilmesi amacıyla, 2021 ilkbaharında, vergileri arttırma girişimi üzerine, gençler ve ümitsiz kitleler, sokakları bir kez daha ve 2-3 hafta süreyle doldurdular. Netice itibarıyla, İvan Duque'nin aşırı sağ ve neoliberal yönetim modeli, ülkenin kalkınmadan ve sosyal barıştan hayli uzaklaştığı, polis şiddetinden ötürü onlarca göstericinin hayatını kaybettiği, yüzlercesinin yaralandığı bir dönem olarak hatırlanmaya namzettir.

Gustavo Petro: Değişimin anahtarı bendedir

Gustavo Petro'nun başarısı, son 4 yıl içinde giderek fakirleşen, hükümetin yanlış politikalarına karşı çıkmak üzere meydanları işgal eden, orta ve düşük gelirli kesitler ile öğrencilere mesajını verebilmesinde ve kendisini değişimin anahtarı olarak takdim edebilmesinde yatmaktadır. Başkan yardımcısı olarak yanına aldığı Afrika kökenli çevreci ve aktivist bayan Francia Marquez de değişim mesajının aktarılmasında fayda sağlamıştır. Tarihi boyunca sadece sağın farklı tonları tarafından yönetilen Kolombiya'da, çoğunluğun, sosyalist bir iktidar geldiği takdirde, ülkenin perişan durumdaki Venezuela gibi olacağı, komşudakine benzer kötü bir sistemle yönetileceği yönünde derin kaygılar taşıdığı sosyolojik bir vakıadır. Gustavo Petro, bu yaygın endişeyi gidermek üzere, yönetime geldiği takdirde hiçbir şekilde devletleştirme yapmayacağı yönünde "resmi" taahhüt vermek suretiyle, Kolombiya'nın Venezuela'ya dönüşmesinden endişe duyanları rahatlatmaya gayret etmiştir. Bu hassas teskin görevinde ne kadar başarılı olduğu ikinci tur seçimin yapılacağı 19 Haziran günü anlaşılacaktır.

Sağ oylar birleşirse Kolombiyalı Trump kazanır

29 Mayıs günü düzenlenen seçimlerde oyların yüzde 24'ünü toplayarak üçüncü sıraya yerleşen muhafazakâr sağın temsilcisi Federico Gutierrez (Fico) seçim sonuçlarına dair konuşmasında taraftarlarına oylarını Hernandez'e vermeleri çağrısı yapmıştır. Mesajı yerine ulaşır ve kabul görürse, yolsuzluklara karşı mücadeleyi öne çıkaran popülist sağ politikacının yarışı önde tamamlaması olasıdır. Bu öngörü tutarsa, Kolombiya'nın sosyalist başkanla yoluna devam etmesi senaryosu başka bir bahara kalacak ya da tamamen rafa kalkmış olacaktır.

Rodolfo Hernandez

Ülkenin selameti 2016 barış anlaşmasına sahip çıkılmasına bağlı

Yukarıda çizilen tablo, Kolombiya'nın son 50 yıl boyunca terör örgütleri ve uyuşturucu kartelleri ile mücadelesi vurgulanmadığı takdirde, eksik kalacak ve resmin tamamı görülemeyecektir. 2010 ila 2018 yıllarında ülkenin cumhurbaşkanı olan Juan Manuel Santos döneminde, 4 yıl süren müzakereler sonucunda, 250 bin civarında Kolombiyalının ölümüne sebebiyet veren FARC ile 2016 yılı sonunda barış anlaşması imzalanması mümkün olmuştu. J. M. Santos'un ardından cumhurbaşkanı olan Ivan Duque, katı sağ siyasi görüşü doğrultusunda, anlaşmanın uygulanması bakımından yeterli irade ve gayreti göstermeyince, Kolombiya maalesef bu tarihi barış fırsatını ıskalamıştır. Son 2-3 yıl içinde 2016 Anlaşmasının uygulanmasından memnun kalmayan silah bırakmış çok sayıda FARC (Forzas Armadas Revulucionarias de Columbia) militanı tekrar silahlı mücadeleye geri dönmüştür. Duque yönetimi, diğer büyük terör örgütü ELN (Ejercito de Liberacion Nacional) ile barış müzakerelerinde de bir ilerleme sağlayamamıştır. Öte yandan ülkenin en büyük uyuşturucu teşkilatı olan Golf Karteli (Clan del Golfo) Kolombiya'da can ve mal güvenliğinin sağlanmasının önündeki büyük engeller arasındadır. Bir kaç ay önce ele geçirilen örgüt lideri Alias Otoniel'in ABD'ye iade edilmesinin ardından, kartelin, ülkenin bir çok bölgesinde esnaflara bir hafta süreyle kepenk kapattırdığı dikkate alındığında, Kolombiya'nın yıllardır karşı karşıya bulunduğu güvenlik sorunlarının derinliği daha iyi anlaşılabilecektir.

Korkulan örnek: Komşu Venezuela

Kolombiya'nın yıllardır çözemediği güvenlik ve fakirlik sorunlarının, İvan Duque yönetiminin sergilediği aşırı sağ anlayışla çözülemeyeceği adeta kanıtlanmış gibidir. 19 Haziran günü yapılacak ikinci tur seçimlerde kim seçilirse seçilsin, 2016 barış anlaşmasına geri dönülmesi ve anlaşmanın öngördüğü kapsamlı reformların uygulanmaya konulması, ülkenin selamete çıkması bakımından hayati önem taşımaktadır. Gustavo Petro 2016 barış anlaşmasının uygulanacağını, toprak reformu yapılacağını, sağlık ve eğitim hizmetlerine daha çok kaynak tahsisle bu alanlarda kalitenin yükseltileceğini taahhüt etmiş, daha eşit daha az kutuplaşmış bir Kolombiya müjdesi vermiştir. İnşallah mütereddit seçmeni ikna edebilir diyelim. Öte yandan, Kolombiyalı seçmenin, Gustavo Petro'nun, Venezula ile, "elele ve kucak kucağa" bir muhabbet geliştireceğine, ayrıca derhal ABD ile kavgaya başlayacağına kanaat getirdiği takdirde, oyunu, sistem karşıtı izlenimi veren, yolsuzlukları sonlandıracağını iddia eden, sağ popülist aday Hernandez'e yönelteceğini de aklımızda tutalım.