Afrika Ulusal Kongresi (ANC) kıyafeti giyen bir kadın, 29 Mayıs 2024, Güney Afrika'nın Northern Cape eyaleti Hopetown'daki Güney Afrika seçimleri sırasında oy kullanıyor.
Kıtanın lider ülkelerinden 70 milyon nüfuslu Güney Afrika'da (GA) geçen hafta parlamento seçimleri düzenlendi. 1994 yılında Nelson Mandela önderliğinde ırkçı beyaz rejimi deviren African National Congress (ANC) adlı kurtuluş örgütünün, siyasi partiye dönüştükten sonra art arda tüm seçimleri farklı kazanarak, ülkeyi 30 yıl yönettiğini hep birlikte izledik. Merak ve endişe ile beklenen deprem nihayet meydana geldi, ANC, bu defa, oyların sadece yüzde 40'nı toplayabildi (yüzde17 oy kaybı). Bununla birlikte en büyük parti ünvanını korudu. İlk kez koalisyon hükümeti gerçeği ile karşı karşıya kalan Güney Afrika iç siyaseti bakalım önündeki demokrasi sınavını geçebilecek mi. Yoksa maksimalist talepler, ideolojik dogmalar ve kısır siyasi müzakereler neticesinde, kriz ve istikrarsızlığa mı koşacak?
Afrika'nın omurgalı ülkesi
Güney Afrika'nın, kıtada, eski sömürgeci güçlere ve dünyaya kendi düzenlerini empoze eden büyük kapitalist ülkelere karşı, en dik, en omurgalı duran devlet olduğu genel kabul görür. Derinlere gitmeyelim; kıtada İsrail'e karşı en katı muhalefeti, Cezayir ile el ele, GA sürdürüyor. İsrail'i Afrika Birliği'ne gözlemci dahi yapmıyor. İsrail aleyhinde, geçen sene sonunda, Uluslararası Adalet Divanı'nda soykırım suçlamasıyla dava açması, batıya boyun eğmeyen onurlu çizgisinden çıkmadığını kanıtlıyor.
Dışarıda başarı, içeride sorunlar yumağı
Dış politikadaki prensipli yönelimi bir kenara bırakıp içerideki durumlara baktığımızda ise kara bir tablo ile karşılaşıyoruz. Önüne bir türlü geçilemeyen yolsuzluklar girdabı öylesine derin ve köklü ki, bu vahim geleneği ortadan kaldırma sözü vererek iktidara gelen Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa döneminde hiçbir şey değişmedi desek abartmış olmayız. İkinci büyük sorun işsizlik. Çalışma çağındaki insanların üçte biri işsiz, gençler arasındaki işsizlik oranı daha da vahim. Diğer önemli sorun can güvenliği, asayişsizlik tavan yapmış durumda; kolluk kuvvetleri, cinayetleri, soygunları, tecavüzleri önleyemiyor. Geçtiğimiz yıl 25 bin kişi öldürülmüş, bu sayı dünyadaki en yüksek oranlar arasında. İşin ilginç yanı şiddet olaylarından beyazlar değil, siyahlar muzdarip. Bu 3 sorun birbiriyle bağlantılı ve yapısal nitelikte, ancak uzun vadeli plan, program ve tedbirlerle çözülmeleri mümkün.
Eskimiş termik santrallerden kurtulmak gerekirken…
GA vatandaşlarının dertleri bunlarla sınırlı değil; ülkede yıllardır elektrik kesintilerinin (günde 10 saate kadar uzayabiliyor) önü alınamıyor, suların akması tesadüflere bağlı, hayat pahalılığını da unutmayalım. Bakıma muhtaç köhne kömür santrallerine dayalı elektrik üretiminin terk edilip yenilenebilir enerjiye geçilmesi gerekirken, işsizliği arttıracağı endişesiyle yeşil enerji yatırımlarının ertelenmesi seçmende karşılık bulmadı. Yukarıda özetlediğim yaygın olumsuzluklardan ötürü tam bir hayal kırıklığı yaşayan siyahi seçmen sandık başında ANC'ye cezayı kesti. ANC benim ikinci "tanrım"dır diyen sadık vatandaşın tokadı bu defa Cyril Ramaphosa yönetiminin suratında patladı.
Milli Birlik Hükümeti kurulur mu?
Diğer partilerin oy oranlarına baktığımızda ne görüyoruz? Beyazların partisi olarak tanınan ana muhalefet partisi DA (Demokratik İttifak) oy oranını yüzde 22'den 23'e çıkardı. Gözde şehirlerden Cape Town'un bulunduğu Western Cape eyaletini yönetmeyi sürdüren ve iş çevrelerinde itibar gören bu merkez-sağ partinin sorunu siyahi çoğunluğa hitap edememesi. Bu defa ANC ile koalisyon hükümeti kurabileceği söyleniyor. Karşılıklı tavizlerle, böyle bir "Milli Birlik Hükümeti" kurulması mümkün olduğu takdirde, ülke kazançlı çıkar ve demokrasi liginde bir üst gruba yükselir.
Jacob Zuma'nın laneti
Oyların kalanını siyahi seçmene hitap eden iki parti toplamış durumda. En çarpıcı başarıyı 82 yaşındaki önceki Cumhurbaşkanı Jacob Zuma'nın seçim bölgesi KwaZulu-Natal eyaletinde kısa süre önce kurduğu MK adlı (Ulusun Mızrağı) parti elde ettiği (yüzde 15) görülüyor. 2009-2018 yıllarında ülkeyi yöneten ve karıştığı çeşitli yolsuzluklardan ötürü mahkeme karşısına çıkmak zorunda kalan, bu sebeple tüm ülkenin itibarını aşağı çeken ve neticede seçimlere katılımı mahkeme kararıyla yasaklanan Jacob Zuma'nın elde ettiği bu sonuç kendisi ve partisi adına başarı sayılsa da, GA açısından hiç de öyle kabul edilmemeli. Hemşehrileri/soydaşları sayesinde ve ilkel kabile/aşiret dayanışması üzerinden elde edilen bu geçici başarıyı geri kalmış bir siyasi anlayış dışında izah etmek mümkün görünmüyor.
MK: Ulusun Mızrağı: Irkçılığın siyahisi olur mu?
Jacob Zuma, kendisini 2019 yılında iktidardan indiren, soruşturmalara izin vererek hakim karşısına çıkartan, mahkûm ve yasaklı statüsüne sokan mevcut cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa'dan nefret ettiği için partisi MK'nın ANC ile koalisyona gitme olasılığının pek düşük olduğu anlaşılıyor. Hiç bir zaman suçlamaları kabul etmeyen, bu nedenle adı "teflon"a çıkan, yolsuzluk denince ilk akla gelen rüsva yaşlı politikacı ile yeni kurduğu partisinin siyaset sahnesinden kısa vadede kenara itilmekle ortadan kalkmasının ülke yararına olduğuna inanıyorum.
"Kill the Boer": Julius Malema'nın favori şarkısı
Oyların yüzde 10 kadarını toplayan diğer parti "provokatör" veya "kızıl fenomen" namıyla maruf Julius Malema'nın kurduğu "Ekonomik Özgürlük Savaşçıları" (EFF) adlı radikal sol parti. Partinin kurucusu Julius Malema ANC Gençlik Kolları başkanlığı yaptığı dönemde adını duyurmuş, bilahare partinin asi çocuğuna dönüşmüş, sonunda ANC'den atılmış (2012) ve kendi partisini kurmuş. Gençler ve öğrenciler arasında çok rağbet görüyor. Madenlerin kamulaştırılmasını, beyazlara ait arazilerin tazminat verilmeksizin topraksız kişilere verilmesini savunduğu için merkez-sağ eğilimli ana muhalefet Demokratik İttifakın bir numaralı düşmanı konumunda. ANC ile EFF arasında koalisyon hükümeti kurulması mümkün olur mu? Elon Musk'ın "seçilirse beyazlara soykırım yapar" dediği Julius Malema'nın, "devrimci esneklik" sergileyerek, partisinin aşırı taleplerini buzdolabına kaldırması ve ANC ile asgari müştereklerde mutabakata varması gerçek ötesi bir senaryo değil.
MPLA'yı (Angola) ANC'nin akıbeti bekliyor
ANC ile bu tarihi partiden koparak seçimlere katılan MK ve EFF'nin 2024 mayısında aldıkları toplam oy, ANC'nin 2010'lu yıllarda aldığı oya eşit. ANC'den uzaklaşanların, beyazların partisine (DA) değil de alternatif siyahi partilere yönelmeleri, ana muhalefetin (DA) cazibe arttırıcı strateji değişikliğine ihtiyaç duyduğunu kanıtlıyor. Yıllıķ tahlillerde ANC için tehlike çanlarının çaldığını, yaşanılan hezimetin son iki yıldır adeta "geliyorum" diyen bir felaket olduğunu vurguladığımı anımsıyorum. Angola'nın kurucu tarihi partisi MPLA'yı da benzer bir akıbetin beklediğini bu vesileyle hatırlatalım.
Milli Birlik Hükümeti ANC'nin düşüşünü durdurur mu?
Kesin seçim sonuçlarının açıklanmasından iki hafta sonra toplanması öngörülen 400 sandalyeli GA parlamentosunun içinde bulunduğumuz haziran ayında yeni cumhurbaşkanını seçmesi gerekiyor/öngörülüyor. Çoğunluğu kaybeden ANC'nin işi zor, yenilginin sorumlusu Cyril Ramaphosa'nın işi daha da zor, belki de istifa eder. Nelson Mandela'nın efsane partisi halen köşeye sıkışmış durumda. Partinin yolsuzluklardan arındırılması mutlak zorunluluk ve aciliyet arz ediyor. İş çevrelerinin rağbet ettiği DA ile ittifak kurduğu takdirde, ekonominin toparlanması, işsizliğin düşürülmesi, temel hizmetlerde yaşanan sıkıntıların aşılması gerçekçi ve mümkün gibi duruyor. Sonuç alındığı takdirde, bu ittifak, siyahi seçmeni niye darıltsın? Tarihi partinin 20 yıllık düşüş süreci belki de "Milli Birlik Hükümeti" kurulmasıyla son bulur.
Hasan Servet Öktem kimdir? Hasan Servet Öktem 1953 yılında Düzce'de doğdu. Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni (Mülkiye) bitirdi. 1977 yılında "meslek memuru" olarak Dışişleri Bakanlığı'na girdi. Stuttgart, Tahran, Cenevre (BM) ve Ottawa'da görev yaptı. Belgrad (2003-2008) ve Havana'da (2012-2016) büyükelçi olarak Türkiye'yi temsil etti. Merkezde, Dışişleri Bakanlığı Personel Dairesi Başkanlığı, Uzakdoğu-Afrika Genel Müdürlüğü, İkili Siyasi İlişkiler Genel Müdürlüğü, görevlerinde bulundu. Yaklaşık 41 yıl çalıştığı Dışişleri Bakanlığı'ndan 2018 yılında emekliye ayrıldı. T24'te 2018 yılından itibaren, ağırlıklı olarak Afrika, Latin Amerika ve Balkanlar'daki gelişmeleri yorumlayan yazılar yazıyor. |