Afrika'nın başı dertten kurtulmayan devletlerinden Sudan'da, ülkeyi 30 yıl boyunca İslamcı ve baskıcı politikalarla yöneten diktatör Ömer El-Beşir'in, 6 ay süren kanlı sokak protestolarının ardından, 2019 Nisan ayında iktidardan indirilerek hâkim karşısına çıkarıldığını ve hapse mahkûm edildiğini hatırlayacaksınız. Uluslararası baskılar ve Etiyopya'nın arabuluculuk çabaları neticesinde, 2019 Ağustos ayından itibaren, sivil ve askerlerin birlikte yer aldıkları bir karma hükümetin, yönetimi üç yıllık geçici bir süre için devralmasıyla, Sudan halkı, barış ve istikrar içinde demokrasiye kavuşacakları umuduyla, rahat bir nefes aldı. Taraflar (Geçici Askeri Konsey ile Hürriyet ve Değişim Güçleri), 3 yılın ardından, düzenlenecek serbest seçimler vasıtasıyla, ülkenin demokratik bir yönetime kavuşması hususunda "Anayasal Bildiriyi" imzalayarak mutabık kaldılar. Bu gelişmelerden Sudan'ın komşuları da memnun oldular.
2019 mutabakatı çerçevesinde, geçici yönetimin başındaki general Abdel Fattah Al-Burhan'ın, önümüzdeki ay koltuğunu sivil lidere devretmesi icap ederken, geçen hafta askerler "manasız" bir darbe yaptı ve geçiş dönemi kurumları lağvedildi. Başbakan Abdalla Hamdok dahil, geçiş hükümetinin sivil üyeleri tutuklandılar. Ülkede sıkıyönetim ilan eden general Al-Burhan, seçimlerin 2023 yılında yapılacağını duyurdu.
Gine ve Mali darbelerine benziyor mu?
Sudan'da ki darbe, bir süre önce, Gine (Konakri) ve Mali'de meydana gelen darbeler ile mukayese edilmemeli. Anılan iki ülkede, demokrasiden uzaklaşmış, yolsuzlukla itham edilmiş, baskıcı liderler iktidardan uzaklaştırıldılar; üstelik, bu darbeler, halk arasında ciddi tepkilere yol açmadı. Sudan'da ki durum ise tamamen farklı. Halk artık askeri yönetim istemiyor. Sokaklarda direnen kitleler, seçimler için gerekli hukuki ve kurumsal alt yapının hazırlanabilmesi amacıyla, 3 yıl süreli geçiş dönemine razı geldiler. Ömer El-Beşir'i, kanlarıyla, canlarıyla deviren Sudan halkının, günümüzde, general Al-Burhan'ın askeri yönetimini reddedeceği açıktır.
Darbeciler hangi sorunları çözecekler?
Sudan'ın halen karşı karşıya bulunduğu derin ve karmaşık, siyasi, iktisadi ve sosyal sorunların, askeri bir yönetim tarafından çözülmesi katiyen mümkün değil. Zira, yılların yanlışları neticesinde biriken bu derin sorunların sebebi zaten askerler. Ömer El-Beşir'in 30 yıllık iktidarından ötürü, ülke kendini bu çıkmazın içinde buldu. Güney Sudan'ın ayrılmasının (2011) ardından petrol gelirlerinin yarısından fazlasını kaybeden Hartum, halen borç batağı içinde çabalıyor. Sivillerin, 2019 yılında, askerlerin yanında hükümete girmesi sayesinde, Sudan ABD'nin terör listesinden çıkabildi ve yaptırımlar sona erdi. Geçici hükümeti desteklemek üzere, geçen mayıs ayında Paris'te bir borç konferansı düzenlendi. Uluslararası toplum, başbakan Abdulla Hamdok ile masaya oturarak ülkenin borçlarını yapılandırdı, önemli kısmını sildi, mali destek paketleri onaylandı, yabancı yatırımcılar Sudan'a yönlendirildi ve teşvik edildi.
Şimdi ne olacak?
Ne olacağı belli! Yukarıdaki destek ve teşvik paketi tehlikeye girdi, muhtemelen dondurulacak. Washington, darbe nedeniyle, gecikmeksizin, ABD'nin Sudan'a tahsis ettiği mali destek paketini (700 milyon dolar) dondurduğunu açıkladı; IMF tarafından da aynı yönde adımlar atılıyor.
Siyasi sorunlara gelince: Ömer El-Beşir liderliğindeki Merkezi hükümete karşı, başta Darfur olmak üzere, yıllardır silahlı mücadele yürüten gruplar mevcut. Başbakan Abdalla Hamdok bunlarla masaya oturdu. Bazı gruplarla anlaşma sağlandı (Juba anlaşması, 2020 Ağustos). Henüz mutabakat sağlanamayan iki büyük silahlı grup ile görüşmeler devam ediyor. Darbenin isyancı güçleri tereddüte sevk etmesi ve bunların masadan çekilerek silahlı mücadeleye dönmeleri muhtemel.
Darbenin etkileri
Darbenin kısa erimli etkilerini dikkate aldığımızda şu husus açıkça göze çarpıyor: Uluslararası toplumun desteğiyle, ülkenin devasa iktisadi sorunlarını çözmek üzere somut adımlar atılırken, 20 yıldır merkezi hükümete karşı silahlı mücadeleyi sürdüren bazı isyancı güçler ile barış anlaşması imzalanırken, diğerleri ile müzakereler devam ederken, askerlerin hangi mantıkla darbe yaptıklarını anlamak hakikaten çok müşkül. Nitekim beklenen/korkulan oldu: Uluslararası toplum Hartum'u tecrit etti. Sudan'a yönelik yardım ve destek paketleri derhal donduruldu.
Askerleri darbeye ne sevketti?
Askerleri darbeye sevkeden iki ihtimal üzerinde duruluyor: İlki, ülkede askerlerin yönetiminde ki, vergi muafiyetlerinden yararlanan çok sayıda sanayi tesisiyle bağlantılı. Başbakan Abdalla Hamdok'un başlattığı ekonomik reformlar çerçevesinde bu şirketlerin imtiyazlarının son bulacağına ilişkin tereddütler mevcut. Başka bir deyişle askerlerin ayrıcalığı budanacak; uzun vadede asker, sivil otoriteye tabi olacak. İkincisi, Ömer El-Beşir'in Uluslararası Ceza Mahkemesine (UCM) teslim edilmesi. Bugün iktidarı paylaşan bazı üst düzey komutanların, hapisteki diktatörün UCM önünde vereceği ifade sonrasında, başlarının derde gireceğine ve Lahey'e doğru yolculuk yapmak zorunda kalacaklarına kesin gözüyle bakılıyor. Darbeci liderler Ömer El-Beşir'in UCM'ne teslim edilmesine bu açıdan karşı çıkıyorlar. Oysa, Darfur başta olmak üzere, tüm Sudan halkının, sabık liderin uluslararası adalete tesliminde ısrarcı olduğu biliniyor.
Darbeyi destekleyen var mı?
Sudan'da meydana gelen darbeyi destekleyen ülkeler olabilir mi? Normal şartlarda olmaması gerekir. Hiç darbe desteklenir mi! Ancak, özellikle Mısır'ın ve birazda BAE ile Suudi Arabistan'ın, Sudan'ın başbakan Abdalla Hamdok liderliğinde, sivil ve demokratik bir yönetime doğru ilerlemesinden ne ölçüde memnun kalacakları hususu aklımı kurcalıyor. Serbest seçimlerin ardından demokratik yönetime kavuşacak bir Sudan ile General Sisi önderliğindeki Mısır arasında, dengeler ve vaziyetlerin Kahire'yi rahatsız edici yönde değişeceği muhakkak. Sivillerin idaresindeki bir Sudan'da, BAE'nin Hartum nezdindeki ağırlığı da asgari düzeye düşecektir.
Afrika'yı ve tabiatıyla kıtada meydana gelen darbeleri 12 yıldan bu yana izliyorum. Hiç bu kadar manasız, önü kapalı, heyecan ve şevk yaratmayan darbeye şahit olmadım. Abdel Fattah Al-Burhan ve silah arkadaşları ülkenin geleceği ile kumar oynuyorlar. Aslında farkında değiller, ateşle oynuyorlar. Sudan halkı, 2019 yılında, aylarca ve canını ortaya koyarak direndi, sonunda askeri yönetimden kurtuldu. Bu çok değerli kazanımı kolay kolay onlara geri teslim etmeyecektir.