Hasan Servet Öktem

23 Ocak 2025

2024 yılında Latin Amerika'da neler oldu?

Biden döneminde ABD’nin Latin Amerika'yı ihmal ettiğini gözlemledik. Çin’in Latin Amerika ile artan ticaretinden ve bölgeye yönelik artan stratejik yatırımlarından rahatsızlık duyan Trump’ın Latin Amerika'ya daha fazla ilgi duyması ve daha faal olması bekleniyor

Latin Amerika ve Karayipler'in haydutlara teslim vaziyetteki ülkesi Haiti'nin güvenlik koşullarında 2024 yılında hiçbir düzelme vuku bulmadı. Geçtiğimiz sene Kenya’lı polislerin adaya gelişleri başkenti yaşanmaz hale getiren çetelere karşı mücadelede henüz etkisini göstermedi. 2023 ortalarından itibaren güvenlik ve asayiş sorunlarındaki artışla dikkat çeken Ekvador 2024 yılı boyunca huzur ve barışa hasret kaldı. Kokain kartellerine karşı sert askeri tedbirlere başvuran genç Cumhurbaşkanı Daniel Noboa bu grupları sindirmeye henüz muvaffak olamadı. Venezuela'da ABD’nin baskılarıyla serbest seçimler düzenlenecek diye umut ederken tam tersi gerçekleşti; Maduro yönetimi oyların dökümlü dağılımını gizleyerek, muhalefetin kazandığı seçimleri rakibinden cebren çaldı. Arjantin'in deli lakaplı cumhurbaşkanı enflasyonu ve kamu giderlerini indirmeye muvaffak oluyor ama ne pahasına? 2025 cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşırken Bolivya'nın halen görevdeki ve önceki iki solcu cumhurbaşkanı arasındaki itişme şiddetleniyor. Küba halkının çilesi devam ediyor, 2024 yılı, elektrik kesintileri, akaryakıt kuyrukları ve raflarda bulunmayan gıda maddeleri peşinde geçti. Çete mensuplarını hapse tıkan El Salvador'un genç aykırı lideri Nayib Bukele'ye halkın desteği yüzde 90 düzeyinde. Brezilya, popüler lideri Lula da Silva’nın yönetiminde, istikrarını ve bölgenin lider ülkesi konumunu sürdürüyor. Meksika'da seçimleri kazanan iktidar partisi MORENO'nun adayı Claudia Sheibaum ABD Başkanı Trump’ın tehditleriyle karşı karşıya. İlk döneminde göçmenlere karşı sert muamelesiyle tüm Latin Amerika ülkelerini rahatsız eden Trump’ın 2025 yılından itibaren bölge ülkelerini göç ve uyuşturucu konularında tehdit etmeye devam edeceğini biliyoruz.

Haiti'de yeni başkanlık konseyi çetelere karşı başarısız

2021 yazında Cumhurbaşkanı Jovenel Moise'in öldürülmesinden bugüne Haiti yeni devlet başkanını seçemiyor. Başkent Port au Prince'in yüzde 85’i birkaç yıldır çetelerin hakimiyetinde. BM Güvenlik Konseyi'nin kararıyla Haiti güvenlik güçlerine yardımcı olmak üzere 2500 polis/askerden oluşması kararlaştırılan çok uluslu misyon henüz sadece 600 kişi. Geçen yaz adaya gelen 400 Kenyalı polise ilaveten geçtiğimiz hafta Guatemala'dan 150 kişilik birlik Haiti'ye ulaştı, az sayıdaki Jamaica'lı ve El Salvador'lu polis ile birlikte sayı 600’ü geçmiyor. Başka ifadeyle durumun vahametine rağmen hedef rakama henüz ulaşılamadı, ayrıca finansman ve ekipman sorunları olduğu biliniyor (Kenya Başkanı Ruto ülkesinin çabasıyla gücün 2500 polise çıkacağını tekrarlıyor). 2024 yılında çetelerin saldırıları sonucunda 5 bin kişi hayatlarını kaybetti, 1 milyona yakın Haiti'li evini terk etmek zorunda kaldı. 3 yıl görev yapan Başbakan Ariel Henry'den sonra geçen ilk bahardan itibaren Geçici Başkanlık Konseyi yönetime geldi. Konseyin atadığı Başbakan Garry Connille 5 ay sonra görevini iş adamı Alex Didier-Fils Aimé’ye bırakmak zorunda kaldı. 7 kişilik Geçici Konsey’in göreve başlarken 2026 şubat ayında seçim taahhüdünde bulunduğu dikkate alındığında, güvenlik sorunlarının çözümü için 2025 yılının kritik önem arz ettiği kabul edilecektir ; çete şiddeti son bulmazsa seçimlerin ertelenmesi gündeme gelecektir. Yeni başbakanın BM Genel Kurulu'nda çok uluslu gücün sorunlarını dile getirerek gücün “BM Barış Gücü”ne dönüştürülmesi talebinin, batılı ülkeler tarafından desteklenirken Rusya ve Çin tarafından geri çevrildiğini hatırlatalım.

Jovenel Moise

Ekvador Cumhurbaşkanı kokain kartellerine karşı savaş açtı

Bir zamanların huzurlu ve gözde mekânı Ekvador son 2 yıldır çok güçlenen uyuşturucu çeteleriyle mücadele ediyor. Bunlar, komşu Peru ve Bolivya'da üretilen kokainin Ekvador'un Guayaquil limanı üzerinden, Avrupa ve Amerika’ya pazarlanmasını tercih eden Meksika ve Kolombiya bağlantılı çeteler. 2023 erken cumhurbaşkanı seçimleri kampanya döneminde bir cumhurbaşkanı adayını (Fernando Villavicencio) sokakta öldürecek kadar ileri gittiklerini, hapishanelerde isyanlar çıkardıklarını hatırlıyoruz. Seçimleri 2. turda kazanan genç muhafazakâr-liberal lider Daniel Noboa, 2024 başından itibaren ülkeyi olağanüstü hâl rejimiyle yönetiyor. Düzenlediği referandum vasıtasıyla anayasa değişikliği yaptı ve asayiş sorununu çözmek üzere orduyu görevlendirdi. El Salvador lideri Nayib Bukele'nin izinden gittiği konuşuluyor, onun gibi yüksek güvenlikli bir hapishane inşa ettiriyor. 2025 başı itibariyle, Ekvador seçim ortamına girmiş durumda. Daniel Noboa, Ekvador'u bir üst lige çıkaran solcu lider Rafael Correa'nın (2007-2017) partisinin adayı Luisa Gonzalez'e karşı bir kez daha yarışacak. 2023 yılına oranla güvenlik ve asayiş durumu daha iyi, ancak seçmen bu neticeden ne kadar memnun? Bilemiyoruz. Ekvador seçimlerinin sonucunu seçmenin güvenlik endişesi belirleyecek.

Maduro'nun iktidar hırsı Venezuela'yı yine tecrite sürüklüyor

Petrol zengini Venezuela'yı iki dönem yöneten Nicolas Maduro, refah ve demokrasi açılarından ülkesini bir alt lige indirdi. Onun zamanında petrol üretimi düştü, fakirlik arttı, 6 milyon insan yurt dışına kaçtı. 2019 seçimlerini muhaliflerini sindirerek kazanan Maduro, bu sebeple yıllarca bölge ülkelerinin tepkileri ile karşılaştı, ABD ve AB yaptırımlarına maruz kaldı. 2024 yılı başında, yaptırımların kaldırılması karşılığında, serbest ve adil seçimler taahhüt etti, muhalifler ile el sıkıştı, mutabakata vardı. Maria Corina Machado önderliğinde birleşen muhalefetin seçimleri kazanacağı konuşulurken, Machado’ya yasak getirildi. Bu defa ılımlı diplomat Edmunda Gonzalez’in arkasında saf tutan muhalefetin 28 Temmuz seçimlerini kazanmasına rağmen, Maduro, elektronik oylamada sahtekarlık yapmak suretiyle partisinin seçimleri kazandığını ilan etti. Oldu-bittiye getirilen, seçim zaferi çalınan muhalefetin sokaklara inmesi bir şey değiştirmedi; Edmundo Gonzalez yurt dışına kaçmak, Maria Corina Machado ülke içinde saklanmak zorunda kaldılar. Nicolas Maduro'nun 3. dönemi 10 ocak 2025 günü başladı. Kendisi ve ülkesini diplomatik tecrit, ABD yaptırımları, kıtlık ve fakirlik bekliyor. Solcu komşuları Brezilya ve Kolombiya dahi, yeni Maduro yönetimini meşru kabul etmiyorlar. Bölgeden Küba ve Nikaragua (biraz Bolivya) ile bölge dışından Rusya, Çin ve İran (biraz Türkiye) dışında seveni dostu kalmadı. 10 yılı aşkın çile çeken Venezuela halkının ızdırabını ordu dışında kimse sonlandıramayacak. Durumun farkında olan usta politikacı Maduro askerleri yanında tutmayı biliyor ve beceriyor.

Nicolas Maduro

Arjantin'in deli lakaplı Cumhurbaşkanı Milei'in ekonomiyi ıslah etme çabalarını tüm dünya izliyor

Arjantin seçmeninin, 2023 sonunda, geleneksel partilerden duyduğu hayal kırıklığı doğrultusunda, sıra dışı iktisat profesörü Javier Milei’yi iktidara getirdiğini hatırlıyoruz. Kamunun masraflarını fena halde kesmek, bazı kamu kurumlarını kapatmak, pezodan dolara geçmek gibi aşırı taahhütleriyle, hem kendi seçmeninin hem de global finans kuruluşlarının dikkatlerini çeken Milei'in bir yıllık performansı fena değil. Masrafları keserek enflasyonu dizginlediğini görüyoruz. Son 3 ay boyunca enflasyon yüzde üçün altında gerçekleşti. 2025 sonunda enflasyonun yüzde 30 civarına düşeceği görülüyor. Ancak fakirliğin ve işsizliğin arttığını da not edelim. Arjantin bizim gibi enerji ithal etmediğinden kritik mesele cari açık değil. Sorun bütçe açığı, açığın kapatılması için dışarıdan dolarla borçlanma ve pezonun dolar karşısında değer kaybı. Milei, önceki iktidarların kötü yönetimlerinin bedelini halka ödetmek suretiyle ve ekonomiyi disiplin altına alarak, Arjantin'i düştüğü çukurdan çıkaracak gibi duruyor. Siyasi fikirleri itibariyle Trump’a yakın, İsrail'e sempatiyle bakanlardan, sol düşünceden (Peronistler) nefret ediyor. Göreve gelir gelmez, yaptığı ilk işin, BRİCS’e kabul edilen Arjantin’i pek rağbet gören bu teşkilata sokmamak olduğunu biliyoruz. Arjantin’de sonbaharda parlamento ve senato ara seçimleri var. Halen halkın desteğine sahip Milei'nin partisi Libertad Avanza iyi durumda; seçimlerde başarılı neticeler alırsa, Milei önündeki siyasi engeller kalkmış olur, 2027 yılında bir dönem daha başkan seçilebilir. Arjantin halkının, Milei liderliğinde, kısa vadede, acı reçeteden dolayı fakirleşeceği, sıkıntı çekeceği görülüyor. Ancak mali disiplin devam ederse, ülkenin orta vadede toparlanacağı, ekonomisinin rayına gireceği tahmine müsait. Uzun vadede ise, Arjantin’in bir zamanlar olduğu gibi, refah ülkesine dönüşmesi, komşusu ve rakibi Brezilya ile yeniden liderlik yarışına girmesi olmayacak rüya değil.

Javier Milei

Bolivya'da solcu iki liderin itişmeleri devam ediyor, sağ muhalefet için seçimlerde fırsat doğdu

Bolivya'nın yerli halkının bağrından çıkan, koko üreticilerinin hamisi, sosyalist lider Evo Morales'i tanımayan var mı? 15 yıl ülkeyi idare ettikten sonra, halkın referandum sandıklarında veto etmesini kâle almayarak, 2019 seçimlerinde bir kez daha aday olan Evo Morales'in, seçimlerin akabinde çıkan kaos neticesinde ülkeden kaçtığını bir kaç kez yazdım. Partisi MAS’ın (Movimiento al Socialismo) adayı Luis Arce’ın, bir yıllık ara dönem sonrasında, seçimleri tekrar kazanmasıyla, Evo’nun 2020 sonunda ülkesine dönebildiğini hatırlıyoruz. Ancak “bir bilen” statüsüyle bir kenara çekilmeyi bilemedi, Luis Arce’a destek olmak bir yana, adeta başarısız olması için dua etti, her fırsatta eleştirdi. Genç cumhurbaşkanı da karşılık vererek Evo aleyhine davalar açtırdı. Neticede geçen hafta hakkında tutuklanma kararı verildiğini okuduk. İtişen liderlerden ötürü MAS halen ikiye bölünmüş durumda, Morales taraftarları sokaklarda, arada başkent La Paz’a yürüyorlar. Böylece, 20 yıldır iktidar yüzü görmeyen muhafazakâr cephe için ağustos ayında düzenlenecek seçimlerde fırsat kapısı açıldı. Bir araya gelmeye muvaffak olurlarsa netice alabilirler. Tanınmış muhalif lider Luis Fernando Camacho 2 yıldır hapiste, Cochabamba (3. büyük şehir) belediye başkanı emekli asker Manfred Reyes Villa fırsattan istifade adaylığını ilan etti, bakalım muhalefet arkasında bir araya gelir mi?

Evo Morales

Küba'da işler iyi gitmiyor, Trump’ın gelişi moralleri daha da bozdu

2016 sonunda ayrıldığım Küba her sene biraz daha kötüye gitti, çilekeş halkının hayatı yıllar aktıkça daha da zorlaştı. Sorunun özünde dış ticaret açığı ve döviz rezervlerinin yetersizliği yatıyor. Önemli bir kısmı affedilmesine karşın biriken döviz borçlarını ödemekte zorlanıyor, ABD ambargosu nedeniyle global piyasalardan borçlanamıyor. Turizm gelirleriyle döviz açığının kapatılması mümkün değil. Zorlaşan hayat şartlarından ötürü artan sayıda Kübalı ülkeyi terk ediyor. Küba'da bulunduğum yıllarda Venezuela'dan cazip koşullarda ithal edilen petrol ve yurt dışında çalışan Kübalı doktor ve öğretmenlerin maaşları sayesinde cari açık kapatılıyordu. Son 6-7 yılda, Venezuela'nın çöküşüne paralel biçimde Küba'nın da inişe geçtiğine şahit olduk. Rahatsızlık, özellikle elektrik kesintileri, akaryakıt darlığı ve gıda maddelerinin yokluğu biçiminde tezahür etti ve her geçen sene katlandı. Başkan Obama döneminin sonlarında, Küba-ABD ilişkilerinde olağan dışı (2015-2016) ilerleme kaydedildiği yıllarda Havana’daydım. Küba'nın önündeki engellerin (ambargo) kalkacağı, sıkıntıların sona ereceği yönünde ümitlerin arttığı zamanlardı. Trump’ın başkan seçilmesiyle (2017) yeşeren ümitler suya düştü. Başkan Biden’ın döneminde ise Küba'nın ihmal edildiğini izledik. Ocak ayı başında Küba’yı teröre destek veren ülkeler listesinden çıkarmak dışında bir jestini göremedik. Trump’in ikinci döneminde Küba lehine hiçbir gelişme tahayyül edemiyorum. Dışişleri Bakanı Marco Rubio Küba kökenli olmasına karşın “Castro rejimininin” azılı düşmanı olarak tanınıyor. Havana’da rejim değişikliği için elinden gelen her şeyi yapacağı kesin. İnşallah yanılırım, inşallah beklemediğim gelişmeler vuku bulur ve Küba'nın durumu iyiye gider.

Küba Başkanı Miguel Díaz-Canel

Şili boşa kürek çekti

Şili istikrar içinde gelişen liberal demokrasi ülkesi olarak tanınır. Seçmeni münavebeyi sever, bir dönem sağcı başkanı seçer, ertesi dönem solcu cumhurbaşkanını göreve getirir. 2006-2022 yılları arasında, solcu Michelle Bachelet ve sağcı Sebastien Pinera sırayla ülkeyi yönettiler. 2019 sonu 2020 başlarına denk gelen, aylar süren, devasa sosyal protestolar istikrarı bozunca, Şili’nin neoliberal çizgiden sosyal devlete geçiş yapacağını düşündük. Solcu Cumhurbaşkanı Gabriel Boriç zamanında yeni ve daha sosyal bir anayasa kabul edilecek diye beklenirken anayasa değişikliği gayretleri sonuç vermedi, Şili boşu boşuna 3-4 yıl kaybetti. 2025 kasım ayında düzenlenecek seçimlerde sağ adayın kazanması bekleniyor. 2024 şubatta Sebastien Pinera helikopter kazasında hayatını kaybettiğinden onu göremeyeceğiz. Yarış, sağ cenahtan Evelyn Matthei ile sol cenahtan Michelle Bachelet arasında, hanım adaylar karşılaşması biçiminde geçeceği bekleniyor.

 Zaman ve enerji kaybedenler: Peru ve Kolombiya

Peru için kayıp yıllar söz konusu, ülke değerli vaktini kaybediyor. Seçilmiş solcu Cumhurbaşkanı Pedro Castillo'nun 2022 sonunda koltuğundan indirilerek hapse konulması, yerine yardımcısı Dina Boluarte'nin gelişi ile ülkenin soldan sağ politikalara geçişini izlemeye devam ediyoruz. Halkın başkana ve parlamentoya olan itimadı en düşük seviyede. 2000’li yıllarda 3 kez cumhurbaşkanı seçildikten sonra Japonya'ya kaçmak zorunda kalan çelişkili-efsane liderlerden Alberto Fujimori’nin eylül ayındaki vefatı bana göre Peru'da yılın olayı kabul edilmeli. Mahkeme kararıyla ahiren aklanan kızı Keiko Fujimori halen ülkenin en etkili politikacısı konumunda.

Patinaj yaparak zamanı yitiren diğer ülke Kolombiya. Ülkenin ilk sosyalist Cumhurbaşkanı Gustavo Petro, son iki buçuk yıl içinde, 60 yıla uzanan mazileriyle tanınan terör/uyuşturucu örgütlerini barışa ikna etmeye gayret ediyor ama sonuç elde edemiyor. “Topyekun Barış” politikası kapsamında, 2016 yılında barış anlaşması imzalayan FARC bünyesinde silah bırakmayı reddeden muhalif grup (FARC-EMC) ve diğer önemli yasadışı örgüt ELN ile sürdürdüğü barış müzakerelerinde 2024 sonu itibariyle bir ilerleme kaydedemedi.

Uruguay doğru yolda

GS’lı Muslera ve Torreira’nın memleketleri Uruguay Latin Amerika'nın küçük ancak refah ve istikrar ülkesidir. 2005-2020 arasında sol hükümetler tarafından yönetilmiş, 2020-2024 döneminde açılan sağ parantezin ardından, ülke 2025 itibariyle, dünyanın en fakir cumhurbaşkanı namıyla maruf, tevazu, felsefe ve sevgi pınarı José Mujica’nın desteklediği Frente Amplio-Sol Partiler Koalisyonu adayı Yamandu Orsi’ye emanet edilmiştir. Ömrünün sonuna yaklaştığını anladığımız Mujica’nın hayat hikayesini T24 için kaleme alan Mehmet Ali Çiçekdağ’in ilginç makalesini bu vesileyle dikkatinize getirmek isterim.

José Mujica

Orta Amerika'da neler oluyor?

Nayib Bukele Orta Amerika'nın gözde lideri olmayı sürdürüyor. El Salvador, çetelere karşı mücadelede elde ettiği başarıya ilaveten “bitcoin”den gelir elde etmesiyle de öne çıktı. Bukele’nin güvenlik yöntemi bölge ülkeleri için cazip model oluşturuyor. El Salvador nüfusunun yüzde birini hapse tıkan bu suç ve suçlu ile sert mücadele yönteminin hayli eleştirildiğini de not edelim. Bölgenin diğer popüler ülkesi Panama. Trump, Panama Kanalı’nın işletiminde Çin’in kayrıldığını, ABD’nin kazıklandığını ileri sürünce ve Kanalı geri almakla tehdit edince, gözler, günde 35-40 geminin geçtiği, yılda 5 milyar dolar gelir getiren su yolunun sahibi 5 milyon nüfuslu ülkeye döndü. İstikrar içinde kalkındığını bildiğimiz Panama’nın diğer sorunu Güney Amerika'dan ABD istikametindeki göçün transit ülkesi olması. Her yıl yarım milyon göçmen ülkenin güneyindeki pek zorlu tabiat koşullarıyla tanınan araziyi (Darien Gap) geçerek kıtanın kuzeyine doğru yol alıyor. Panama’nın ABD’nin baskısıyla bu geçidi göçmenlere yasaklaması bekleniyor. Eski solculardan Daniel Ortega ve eşi Rosario Murillo yönetimindeki Nikaragua, Orta Amerika’nın en fakir, insan hakları açısından çok eleştirilen, Rusya, Çin, Venezuela gibi ülkelerin dışında dostu kalmayan, otoriter ülkesi konumunu muhafaza ediyor.

Nayib Bukele

Meksika, üzerindeki ABD baskısıyla nasıl mücadele edecek

ABD gibi bir süper güç ile 3150 km kara sınırı paylaşmak, Meksika bakımından hem bela hem de nimet kapısı. Meksika üzerinden ABD sınırına ulaşmaya gayret eden on binlerce göçmenin acıklı ve korkulu maceralarını 2024 yılında da izledik. Trump, ABD'de yaşayan 13 milyon yasadışı göçmeni sınır dışı edebilecek mi? Bu husus en büyük bir tartışma konusu (önceki döneminde 1,5 milyon göçmeni ülke dışına yolladığı biliniyor). İşte Meksika, bir yandan göç konusunda diğer yandan fentanil dahil uyuşturucu ile mücadele alanında ABD kaynaklı baskılara maruz kalacak. Trump’ın ayrıca, Meksika'ya, Çin mallarının bu ülke üzerinden ABD'ye ithal edilmemesi yönünde de baskı yapacağını biliyoruz. Bu arada Vaşington ’un Çin karşıtı politikaları sayesinde, Meksika’nın, Çin'i geride bırakarak, ABD’nin bir numaralı ticaret ortağına dönüştüğünü de hatırlatalım (ABD'nin Meksika ile dış ticaret açığı 150 milyar dolar). Önceki Meksika Cumhurbaşkanı Andrés Manuel Lopez Obrador, kuzey komşusu ile ilişkileri fazla kavga etmeden ve taviz vermeden yürüttü. Bakalım Cumhurbaşkanı Claudia Sheinbaum aynı beceriyi gösterebilecek mi? Biden döneminde ABD’nin Latin Amerika'yı ihmal ettiğini gözlemledik. Çin’in Latin Amerika ile artan ticaretinden ve bölgeye yönelik artan stratejik yatırımlarından (limanlar, 5G vs.) rahatsızlık duyan Trump’ın Latin Amerika'ya daha fazla ilgi duyması ve daha faal olması bekleniyor. Benzer şekilde, Avrupa Birliği’nin, CELAC ülkeleri ile 2 yılda bir zirve düzenleyerek, Meksika ile serbest ticaret anlaşmasını yenileyerek ve MERCOSUR ülkeleriyle serbest ticaret anlaşması imzalayarak bölge ile ilişkilerini yukarıya taşımaya gayret ettiğini izliyoruz.

Hasan Servet Öktem kimdir?

Hasan Servet Öktem 1953 yılında Düzce'de doğdu. Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni (Mülkiye) bitirdi. 1977 yılında "meslek memuru" olarak Dışişleri Bakanlığı'na girdi. Stuttgart, Tahran, Cenevre (BM) ve Ottawa'da görev yaptı. Belgrad (2003-2008) ve Havana'da (2012-2016) büyükelçi olarak Türkiye'yi temsil etti. Merkezde, Dışişleri Bakanlığı Personel Dairesi Başkanlığı, Uzakdoğu-Afrika Genel Müdürlüğü, İkili Siyasi İlişkiler Genel Müdürlüğü, görevlerinde bulundu.

Yaklaşık 41 yıl çalıştığı Dışişleri Bakanlığı'ndan 2018 yılında emekliye ayrıldı. T24'te 2018 yılından itibaren, ağırlıklı olarak Afrika, Latin Amerika ve Balkanlar'daki gelişmeleri yorumlayan yazılar yazıyor.