Hasan Cemal

08 Ocak 2018

Vurdu mu oturtan bir cumhurbaşkanı istemiyorum!

Hep bir ağızdan, kaba kuvvete hayır diye haykırmak yetmiyor artık...

Paris dönüşü uçakta yine çoşmuş, "Biz vurduk mu oturturuz!" demiş...
Ben, vurdu mu oturtan bir cumhurbaşkanı istemiyorum.
Hukuka saygılı bir cumhurbaşkanı istiyorum.
Yargı bağımsızlığına saygılı bir cumhurbaşkanı istiyorum.
Güçler ayrılığına saygılı bir cumhurbaşkanı istiyorum.
Özgürlüklere saygılı bir cumhurbaşkanı istiyorum.
O, bunların hiçbirine saygılı değil.
Paris dönüşü uçakta, Can Dündar için sözde gazeteci demiş.
Hayır, Can Dündar sözde değil, gerçek bir gazetecidir, iyi bir gazetecidir.
Can Dündar hakkında "Bunu senin yanına bırakmayacağım!" diyerek yargıya doğrudan karışan...
Can Dündar'la ilgili Anayasa Mahkemesi kararına uymamaları için mahkemeye çağrı yapan...
Bir başka deyişle:
Yargı bağımsızlığını, hukuku gözler önünde çiğneyen bir cumhurbaşkanı istemiyorum ben...
Paris dönüşü uçakta sevgili Osman Kavala'yı da biçmeye kalkışmış, demiş ki:      

Paris’teki basın toplantısında biliyorsunuz bir gazeteci de kalktı bana, malum Gezi olaylarının kahramanı Osman Kavala’yı sordu. Demek ki Fransa’da Kavala’nın avukatları varmış! 
Gezi olaylarının arkasındaki bütün o işlerin kahramanıdır Kavala. Türkiye’nin Soros’udur
bu adam. O işlerin perde arkasındaki ismidir o.
Bu tür insanların hangi çevrelerde nasıl sahiplenildiğini görmek de manidar.

Osman Kavala'yı karanlık işlerin adamı ilan eden, böylece yargıya doğrudan müdahale eden, yargıya talimat verircesine konuşan bir cumhurbaşkanı istemiyorum.
Bu cumhurbaşkanına değil, Osman Kavala'ya saygı duyuyorum.
Çünkü sevgili Osman bu memlekette hukukun üstünlüğü için çalıştı.
İnsan hakları için çalıştı.
Farklılıkların özgürce ifade edilmesi için çalıştı.
Demokrasi için çalıştı.
Böyle bir adam, karanlık işlerin adamı olamaz.
Asıl onu demir parmaklık arkasına atanlardır, karanlığı sevenler, aydınlıktan korkanlar.
"Biz vurduk mu oturturuz!" diyen bir cumhurbaşkanı...
"Boğazlarım, gırtlağını sıkarım!" diyen bir Damat Bey...
"Baş üstünde baş bırakmam!" diyen bir  başyardakçı...
"Ayaklarını kırın!" diye polise talimat veren bir İçişleri Bakanı...
Ancak "DEVLETİN EMİR-İ MÜMİNİ"nin talimatıyla sokağa çıkacaklarını söyleyen paramiliter Halk Özel Harekatı (HÖH) örgütünün yöneticisi...

Örgütlü eylem koymak, bir demokrasi bloku oluşturmak için el birliği yapmak şart.

Nasıl bir memlekette yaşamaya başladığımızın farkındasınız değil mi?
Hiçbirimiz mutlu değiliz.
Hukukun rafa kalktığı, hukukun yerini kaba kuvvetin aldığı bir memlekette yaşamaktan kim mutlu olabilir ki...
Ama yakınmak yetmiyor.
Artık hep bir ağızdan, kaba kuvvete hayır diye haykırmak da yetmiyor.
Örgütlü eylem koymak, bir demokrasi bloku oluşturmak için el birliği yapmak şart.
Zaman geçiyor!
Evet, vurdu mu oturtan bir cumhurbaşkanı istemiyorum başımızda!