Birinci soru:
Suriye’ye yönelik bir operasyon konusunda Erdoğan ve Davutoğlu’yla asker karşı karşıya mı geldi?..
Öyle anlaşılıyor.
İkinci soru:
Genelkurmay, Suriye tarafında bir güvenlik kuşağı oluşturulmasının bazı riskler taşıdığını mı düşünüyor?
Öyle anlaşılıyor.
Üçüncü soru:
Suriye topraklarına en kısa zamanda girilerek bir güvenlik kuşağı oluşturulması için, kapalı kapılar arkasında asıl bastıran taraf acaba Davutoğlu’ndan çok Erdoğan mı?
Öyle anlaşılıyor.
Dördüncü soru:
Öyle anlaşıyor.
Beşinci soru:
Asker ve sivil bürokrasi, muhtemel ‘operasyon’a ilişkin çalışmaları ağırdan mı aldı, erteleyici bir tutum mu benimsedi?
Öyle anlaşılıyor.
Hürriyet’in Ankara’daki diplomasi muhabiri Uğur Ergan’ın 2 KAPI TALİMATI başlıklı haberinin ilginç bölümleri şöyle:
Asker karşı çıktı,
yazılı direktif istedi, ağırdan aldı
Suriye'ye girilerek bir güvenlik kuşağı oluşturulması için asıl bastıranın, Davutoğlu’ndan çok Erdoğan olduğu anlaşılıyor
Hürriyet’in güvenilir kaynaklardan edindiği bilgiye göre, Tel Abyad’ın PYD’nin eline geçmesinden sonra Saray’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında yapılan bir dizi Suriye güvenlik toplantısında ortaya çıkan güvenlik riskleri konuşuldu.
Bölgede bir ‘Kürt devleti’ kurulması tehlikesiyle birlikte, Tel Abyad’ı kaybeden IŞİD’in Esad’ın desteği ile batıya yönelmesiyle ortaya çıkan güvenlik riskleri değerlendirildi.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK’dan) tedbir alması istendi.
Ancak TSK, ortaya çıkacak risklere dikkat çekerek buna karşı çıktı.
Başbakan Davutoğlu ısrar edince TSK yazılı direktif istedi. Davutoğlu,TBMM’den 2014’te geçen tezkere, bu tezkere doğrultusunda Bakanlar Kurulu’nda alınan kararları da dikkate alarak tedbir alınması talebini yazılı bir direktif olarak askere iletti.
ASKER: RİSKLER ÇOK FAZLA…
'Saray'daki Suriye toplantısında TSK’dan tedbir alması istendi. Ancak TSK karşı çıktı, yazılı direktif istedi, ağırdan aldı'
Ancak sivil ve askeri bürokrasi, ‘riskler taşıdığı’ gerekçesiyle operasyon içerecek tedbirleri öteledi ve çalışmalarını ağırdan aldı.
Bir yetkili, “Hükümet kesin emir verirse TSK, Cerablus’a girmemek için direnir mi?” sorusuna, “Hayır, ama tüm riski siyasi irade üstüne almış olur” dedi.
TSK, riskler ile çekincelere vurgu yapmaktan geri kalmadı.
Bunlar ana hatlarıyla şöyle:
Böyle bir operasyonun gerekçesi ne olacak?
'Sınırımızda Kürt devleti kurulacak diye başka bir ülke topraklarına giriyoruz’ diyemeyiz.
Suriye’deki gelişmelerde önemli aktörler olan başta ABD olmak üzere, Rusya ve İran ikna edilmeden böyle bir şeye girişmek Türkiye’yi bu ülkelerle de ciddi şekilde karşı karşıya getirir.
Sonuçta başka bir ülkenin toprağına girilecek.
Uluslararası hukuka uygun bir zemin hazırlanması için Esad rejimi ile de bir şekilde temasa geçilmesi şart.
Aksi durumda Türkiye komşu ülkenin toprağına tecavüz eden ülke konumuna düşebilir.
TSK bu bölgeye girdiğinde ilerleyeceği güzergâh boyunca aynı anda PYD, dolayısıyla PKK, IŞİD ve rejim güçlerinin hedefi olabilir.
Hatta PKK-PYD bağlamında ABD ile karşı karşıya kalınacağı da unutulmamalı.
Operasyon senaryoları bu ihtimaller göz önüne alınarak hazırlanmalı.
Askere göre yeni hükümet beklenmeli
Özetle:
Asker - sivil bürokrasi, muhtemel bir Suriye operasyonu konusunda Saray’la karşı karşıya...
Dünkü manşet haberin içinde, Hürriyet’in Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek’in bir değerlendirmesine yer verilmişti.
Şu bölüm ilginçti:
TSK yönetimi, söz konusu direktif (Suriye operasyonuyla ilgili hükümet talimatı, HC) hayata geçirildiğinde, ortaya çıkacak olumsuzlukların ve risklerin siyasi sorumluluğu olacağını gerekçe gösteriyor ve bu sorumluluğun seçimden çıkan bir hükümet tarafından üstlenilmesini bekliyor.
Muhalefet, “Saray ve hükümet Türkiye’yi sıcak çatışmaya sokmak istiyor” iddiasını seçimden önce ortaya atmıştı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel de bu çerçevede hükümetin her istediğini yapmakla suçlanmıştı.
Dolayısıyla askerde, hükümetten gelen Suriye direktifine karşı mesafeli bir tavır sergilemediği takdirde, Suriye operasyonunun getireceği olumsuzlukların Orgeneral Özel’den sorulması endişesi de mevcut.
Son söz siyasal otoritenin ama...
Belki de uzun zamandır ilk kez, özellikle ‘askeri kaynaklar’dan basına dönük böylesine net değerlendirmelere tanık oluyoruz.
Bunu not etmekte yarar var.
Evet, bir yanda siyasal otorite…
Diğer yanda askeri bürokrasi…
Erdoğan’ın Türkiye’yi kanlı bir tuzağa çekebilecek ‘seçim oyunu’nun, Saray’la Genelkurmay'ı karşı karşıya getirdiği söylenebilirSon söz elbette ‘siyasal otorite’nin…
Ama bu ‘son söz’ün her zaman doğru olduğu, olacağı savunulabilir mi?
Sanmıyorum.
Suriye planı için dört nokta
Erdoğan’ın Türkiye’yi kanlı bir tuzağa çekebilecek ‘seçim oyunu’nun, Saray’la Genelkurmay'ı karşı karşıya getirdiği söylenebilir
Ve dört noktanın üstünde bir daha durmak istiyorum:
(1) Suriye’ye dönük bir ‘askeri operasyon’un Türkiye’yi olmadık maceralara sürükleyeceği, bunun da hem iç barışı, hem bölgesel barışı olumsuz etkileyeceği bu köşede birçok kez vurgulandı.
Hasan Cemal: Türkiye'ye savaş tuzağı kurmak isteyenlere dur demeliyiz!
(2) Böylesine kritik bir kararı, -eğer ille de alınacaksa- 7 Haziran seçimlerinden sonra kurulacak yeni hükümete bırakmak gerekir.
(3) Tayyip Erdoğan’ın Suriye’ye operasyon diye tutturması son derece tehlikeli bir ‘oyun’dur.
(4) Son olarak, Erdoğan’ın Türkiye’yi kanlı bir tuzağa çekebilecek ‘seçim oyunu’nun, Saray’la Genelkurmay karargâhını karşı karşıya getirmiş olduğu söylenebilir.
İyi pazarlar!