Sevgili Ahmet Bey;
Neden bilmiyorum, aynı yaştayız ama ben sana hep Ahmet Bey diye hitap ettim. Sen de bana Hasan Cemal dersin.
İkimiz de terörist olduk!
Hazin ama öyle.
Erdoğan yargısı bize böylesini münasip görmüş durumda.
'Teröristlik'ten dolayı seninki kadar olmasa da, bana da epeyce hapis cezası isteniyor.
Tabii bir farkımız var:
Ben dışarıdayım, sen içeride, demir parmaklık arkasında.
N'apalım, kader utansın!
Seni zindanda tutanlar utansın!
Senin gibi bir 'barış adamı'nı zindana atarak, bu memlekette barışa açılan yolları tıkayanlar utansın!
Barış masasını değil, kendi tek adamlıkları için savaş alanını seçenler utansın!
Başka ne diyeyim ki.
Sevgili Ahmet Bey;
Nasılsın diye soramıyorum.
Hallerini tahmin ediyorum.
Benim de canım çok sıkkın.
Belki belirtmek klasik kaçıyor ama... Bazen dışarıda mı olmak iyi, içeride mi diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Çaresizlikten kaynaklanıyor bu.
Sen ve senin gibi birçok arkadaşım hapiste. Elimden birşey gelmiyor ki, ara sıra birkaç satır yazmaktan başka...
Sen hapistesin.
Selahattin Demirtaş öyle.
Gültan Kışanak, Fırat Anlı öyle.
Figen Yüksekdağ öyle.
Ayla Akat öyle.
Neredeyse tüm HDP'liler, DBP'liler hapse atıldı.
Devletin el koymadığı belediye kalmadı Güneydoğu'da...
Halkın iradesi, Kürtlerin oyları, demokratik hak ve özgürlükleri hiçe sayılmış durumda.
Sağduyuya ters, akla ters bir çıkmaz yolda Türkiye'yi uçuruma sürükleyen Saray yönetimi nasıl durdurulacak?
Bu sorunun yanıtı belirsiz.
Ne yazık ki öyle.
Halkoylamasından HAYIR çıkabilir mi?..
Bu soru çok güncel.
Ümit Kıvanç'ın bir sözü var:
Umudum yok
ama
inadım var!
Benim bugünkü ruh halimi de gayet iyi anlatan bir söz.
Sevgili Ahmet Bey;
Senin de inat adamı olduğunu biliyorum.
Kasrı Kanco'daki bir sohbetimizde, çok iyi anımsıyorum, "Ben Kürtleri bırakmam!" demiştin.
Bırakmadın da.
Onların acılarını paylaştın.
Onların hak ve hukukunu korudun.
Onların dertlerini her zaman dert edindin.
Kürtler de seni yalnız bırakmadı.
Hep yanında oldular.
Güç zamanlarda böyle bir manevi desteği yanında hissetmek kadar iyi birşey yoktur.
Çok şanslısın.
Ama Kürtler de çok şanslı.
Senin gibi onların acılarını her zaman yüreğinde hissetmiş olan, barış yollarını her daim aklın süzgecinden geçirmiş olan bir barış insanları var.
İnşallah
Kasrı Kanco'nun terasında masamızı
bir kez daha kurarız
Ahmet Bey
Sevgili Ahmet Bey;
Televizyon ekranlarına düşen son görüntülerine baktım.
Bakışların her zamanki gibi hüzünlü.
Yaşadığın büyük acıların tüm izlerini o bakışlarda yakalamak mümkün...
Ne kadar çok aynı filmi izledin değil mi?
Sohbetini özledim.
Hadi çık artık.
Gidelim Mardin'e, Mezopotamya düzlüklerine nazır bir masa kurup kebabla rakımızı içelim.
Eski günleri yadedelim.
Barışı konuşalım.
Yakın gelecek konusunda maalesef karamsarım.
Bir de Başkan Trump geldi, her şeyin üstüne tüy dikti. Şimdi Ortadoğu'nun da, dünyanın da önünde çok karanlık yeni bir dönem açılıyor.
Çok tedirginim Ahmet Bey.
Hatta korkuyorum gelecekten...
Geçen gün televizyonda bir yabancı dizi izlerken kulağıma şu söz çalındı:
Kendini vezir sanan
piyondan
daha tehlikelisi yoktur!
Durum vaziyetinin özeti bu.
İnşallah Kasrı Kanco'nun terasında masamızı bir kez daha kurarız Ahmet Bey...
Kendine iyi bak sevgili kardeşim.