Hasan Cemal

19 Ağustos 2015

Saray’daki Sultan’ın korkusu barış!

Ve Varto’da vurulan Kürt kızı Kevser’in, çırılçıplak soyulup sokakta teşhir edilen cansız bedeni…

Varto’da çatışmada vurulan Kürt kızı Kevser’in, çırılçıplak soyulup sokakta teşhir edilen cansız bedenini görmeyenler…
Göstermeyenler…
Ne oluyoruz diye Varto’ya koşturmayanlar…
Topunuza lanet olsun!
Ne mevkiiniz, ne partiniz, ne siyasetiniz umurumda! 
Kevser’in sokakta sürüklenen, yetmezmiş gibi bir de medyaya servis edilen çıplak bedeninden hepiniz sorumlusunuz.
Belli ki daha yüksek, çok yüksek bir ses…
Milyonların, gerilla Kevser’le er Barış’ı aynı çığlıkta birleştirecek, aynı sevgiyle sarıp sarmalayacak sesi gerekiyor, kirli siyasetçilerin, savaş baronlarının ve silaha tapanların gücünü kırmak için…
Umut var mı, bilmiyorum.
Yaşı 70 civarında olan barışçılar seslenmiştik topluma:
“Barışı görmeden ölmek istemiyoruz!
Artık barışı, huzuru, insanlığa dönüşü görebileceğimize inanmıyorum.
Umudumuzu öldürenlere, geleceğimizi karartanlara lanet okuyorum, çaresizce.
Ve bu çaresizlikten utanıyorum, kahroluyorum.

Hep birlikte meydanları dolduralım, sana inat, seni başkan yaptırmayacağız diye…

Oya Baydar’ın çığlığı bu.
Bu çığlığın acısını sevgili Oya’nın yazısını okurken iliklerime kadar hissettim.
Kürt kızı Kevser’in, çırılçıplak soyulup sokakta teşhir edilen o cansız bedeninin fotoğrafları bir kez daha gözümün önüne geldi.
İnsanlığımdan utandım.
Ve savaşa bir kez daha lanet ettim.
Tekrar vurguluyorum.
Saray’daki Sultan bu ülkede barış değil savaş istiyor.
Çünkü ‘barış’tan korkuyor.
Barış olursa, iktidarını kaybedeceğini adı gibi biliyor.
Barış olursa, yolsuzluk ve rüşvet dosyalarının açılacağını adı gibi biliyor.
Barış olursa, Saray’da tek başına kalacağını, insan içine çıkamayacağını adı gibi biliyor.
Barış olursa, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne bugüne kadar indirmiş olduğu darbelerin hesabının kendisinden sorulacağını adı gibi biliyor.
Barış olursa, bu memlekette insanları birbirine düşman etmenin, birbirine düşürmenin, keskin cephelere bölmenin, kutuplaştırmanın tüm hesaplarının şöyle ya da böyle kendisinden sorulacağını adı gibi biliyor.
Bunları ve daha fazlasını adı gibi bildiği için de, koca ülkeyi göz göre göre ‘savaş’a sürüklüyor.
İç savaş’a itiyor.
İtiyor, çünkü seçim istemiyor.
Seçim istemiyor, çünkü yeni bir 7 Haziran yenilgisinin -ya da 7 Haziran’dan daha da beter- bir seçim bozgununun kendi sonunu getireceğini çok iyi biliyor.
Seçim istemiyor, çünkü yeni bir seçim yenilgisiyle birlikte AKP’nin kendisine karşı isyanları oynayacağını çok iyi biliyor.

Yine vurguluyorum:
Seçim istemiyor Saray’daki Sultan!
Barış istemiyor Saray’daki Sultan!
Savaş istiyor Saray’daki Sultan!
Kanlı bir kaos ortamında seçimden kaçmanın rezil hesapları içinde…
Ona bu fırsatı tanımayalım.
İnadına barış diye sesimizi hep birlikte yükseltelim.
İnadına seçim diye hep birlikte yollara düşelim.
Ve tekrar hep birlikte meydanları dolduralım, sana inat, seni başkan yaptırmayacağız diye…
Nokta!