Hasan Cemal

17 Aralık 2022

"Saraçhane kucaklaşması"yla Türkiye'nin önünde demokrasi yolu açılmış durumda

Demokrasiyi bunca yıldır engelleyen çirkin duvarları yıkmak için haydi hep birlikte omuz omuza yürüyelim arkadaşlar

Bekir Ağırdır'la Ruşen Çakır
izliyorum MedyaScope'ta.
Bir yandan da not alıyorum.
İmamoğlu'nun mahkûmiyeti...
İlk kaybeden hiç kuşkusuz Erdoğan...
Ama ya Erdoğan'ın bu "yargı darbesi"
bazı ince hesaplara dayanıyorsa...
Altında, adaylık meselesinin
hem CHP'yi hem Altılı Masa'yı
paralize etme hesapları yatıyorsa?..
Kılıçdaroğlu mu, İmamoğlu mu derken,
ya seçim öncesi çıkacak hızlandırılmış
bir siyaset yasağı ile İmamoğlu'nun
yolu kesilirse...
Sahneye Kılıçdaroğlu mu çıkar?..
Altılı Masa,
Meral Hanım ne yapar?..
Ortalık karışır mı?..
Bu durum son tahlilde Erdoğan'a mı yarar?..

Sanmıyorum.
"Yargı darbesi" toplumda
büyük bir tepki dalgasını
tetiklemiş durumda.
Adaletsizliğe isyan, öyle anlaşılıyor ki,
seçim sandığını teslim alacak.
Kaybeden Erdoğan,
kazanan onun karşısındaki aday olacaktır.
Hatırlayın 2019 yerel seçimlerini.
İmamoğlu, 7 Nisan'da seçimi kazandı,
göreve başladı, ama sonra
seçim iptal edildi, görevden alındı.
23 Haziran'da yenilenen seçimlerde ise
büyük bir oy patlaması yaptı,
İstanbul'u bu kez 800 bin farkla kazandı.
Böyle bir adaletsizliğe isyan bu defa
cumhurbaşkanlığı seçimlerinde
yaşanabilir.
Erdoğan'ın ince hesapları ne kadar var,
bilemem.
Gördüğüm bir şey varsa o da,
İmamoğlu mahkûmiyetiyle
Altılı Masa'nın önünde
yeni ve büyük bir fırsat penceresinin
açılmış olmasıdır.

Bir başka deyişle:
Erdoğan, uzun siyasal hayatında
çok kötü bir finale doğru yol alıyor.
Ama bu arada bir not düşmem gerekiyor.
Her şey elbette Erdoğan'ın
seçim sandığında gidişiyle bitmeyecek.
Belki de her şey o zaman başlayacak.
Yeni bir anayasa...
Cumhuriyet'in demokrasiyle
taçlandırılması için yeni kurumlar...
Ve ekonomi...
Enflasyonla mücadele...
Yoksulluk ve işsizliği yenmek için
ekonomide yapısal reformlar...
Batı'dan Doğu'ya kayan dış politikada
Türkiye'yi bekleyen radikal adımlar...
Kürt sorunu...
Bir başka deyişle: 

Erdoğan gitti
her şey bitti!

Hayır, işler böyle değil.
Evet, Erdoğan'ın gidişi bir ön koşul.
O gitmeden, yeni Türkiye yolundaki
büyük demokrasi yürüyüşü
başlayamaz.
Altılı Masa liderleri bu gerçeğin farkında.
Önlerinde yeni bir fırsat penceresinin açıldığını
hiç kuşkusuz görüyorlar.
Dalga kabarıyor!
Rüzgar yelkenleri şişiriyor.
Eğer muhalefet ustalık gösterirse,
olmadık yanlışlar yapmazsa,
aday kim olacak tartışmalarıyla
Masa karışmazsa, kabarmakta olan
büyük dalganın üstünde
iktidara gelmek zor olmayacaktır.
Altılı Masa'nın eli,
olağanüstü güçlenmiş durumda.
Yüzyılda bir gelen bu fırsat kaçmaz!
Muhalefet liderleri bu gerçeği görüyor.
"Saraçhane kucaklaşması"yla
Türkiye'nin önünde demokrasi, hukuk
ve özgürlük yolu açılmış durumda. 

Bu topraklarda demokrasiyi bunca yıldır
engelleyen çirkin duvarları yıkmak için
haydi hep birlikte, omuz omuza
yürüyelim arkadaşlar!
 

Ve dünyaya örnek olalım,
bütün dünyaya gösterelim,
otoriter rejimlerin de,
diktaların da halkın oyuyla
seçim sandığından
tarihin çöp tenekesine atılabileceğini...

Hasan Cemal kimdir?

Hasan Cemal 1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1965 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1969 yılında Ankara’da haftalık Devrim dergisinde başladı. Yeni Ortam dergisi, Anka Ajansı ve Günaydın gazetesinde çalıştıktan sonra 1973 yılında Cumhuriyet gazetesine girdi. 1979 - 1981 yılları arasında Ankara Temsilciliği yaptı. 1981-1992 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesini Genel Yayın Yönetmeni olarak yönetti. Cumhuriyet gazetesi Cemal'in yönetimindeyken 1986’da Sedat Simavi Ödülü’nü kazanarak "yılın gazetesi" seçildi. 

1992-1998 yılları arasında Sabah gazetesinin birinci sayfa yazarlığını yaptı. 1998'den 2013'e kadar yaklaşık 15 yıl boyunca Milliyet gazetesinde yazdı. Nokta dergisi 1989 Doruktakiler ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti köşe yazısı ödüllerini kazandı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2004 yılında da "Araştırma" ödülünü Hasan Cemal'in çalışmalarına verdi. 

28 Şubat 2013'te Milliyet'in manşetinde yayımlanan "İmralı Zabıtları"nın yayınını savunduğu için dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan'ın tepkisine hedef oldu. Milliyet yönetimi, "Başbakan'ı ve medya sermayesini sorgulamaktaki ısrarını" gerekçe göstererek yaklaşık 15 yıldır yazdığı gazetedeki köşesini kapattı. 

Milliyet ile yolları ayrıldıktan sonra yaptığı röportajlar ve kaleme aldığı yazılar, bağımsız internet gazetesi T24'te yayımlandı. Türkiye medyasının en etkili ve kıdemli isimlerinden olan Hasan Cemal, Mart 2013’ten beri T24’te yazıyor. Harvard Üniversitesi Nieman Gazetecilik Vakfı Louis M. Lyons Gazetecilikte Vicdan ve Dürüstlük Ödülü'nü "hayatı boyunca basın özgürlüğünü savunmak için gösterdiği çaba nedeniyle" 2015 yılında Hasan Cemal'e verdi. Cemal, Türkiye'de bu ödülü alan ilk gazeteci oldu. 

Bir dönem Bilgi Üniversitesi’nde "Medya ve Politika" dersleri veren Hasan Cemal’in yayımlanmış 13 kitabı, tarih sırasıyla şöyle: 

Tank Sesiyle Uyanmak (1986)

Demokrasi Korkusu (1986)

Tarihi Yaşarken Yakalamak (1987) 

Özal Hikâyesi (1989)

Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım (1999)

Kürtler (2004)

Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim (2005)

Türkiye'nin Asker Sorunu (2010)

Barışa Emanet Olun (2011)

1915: Ermeni Soykırımı (2012)

Delila - Bir Genç Kadın Gerilla'nın Dağ Günlükleri (2014)

Çözüm sürecinde Kürdistan Günlükleri (2014)

- Hayat İşte Böyle Geçip Gidiyor (2018)

- Hasan Cemal'in "Zamane Diktatörleri" adını taşıyan basılmamış bir kitabı daha var.