Sevgili Osman Kavala 1 yıldır hakkında iddianame bile olmadan hapiste...
Sonra da hukukmuş, adaletmiş...
Hiç mi utanma yok?
O kadar tantana, o kadar Kasımpaşa kabadayılığı derken Rahip Brunson serbest...
Sonra da hukukmuş, bağımsız yargıymış...
Hiç mi utanma yok?
En yüksek mahkemeler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye'de Anayasa Mahkemesi, "O dosyayla gözaltına bile alınamaz" demiş, ama yine de ömür boyu hapsi basmışlar Mehmet Altan'a...
Sonra da hukukmuş, adaletmiş...
Hiç mi utanma yok?
Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri Türkiye'ye gelecek, hükümetten kendisine hiçbir randevu verilmeyecek, Saray medyasında şeytanlaştırılacak, Türkiye düşmanı ilan edilecek...
Sonra da Avrupa Birliği'ymiş, demokrasiymiş...
Hiç mi utanma yok?
Yazıktır.
Rahip Brunson serbest bırakılıyor.
Annesi babası, Erdoğan'a teşekkür ediyor.
Başkan Trump, Erdoğan'a teşekkür ediyor.
Erdoğan padişah mı?..
Saray'daki Sultan mı?..
Erdoğan başını önüne eğer gibi duruyor, öyle değilim yapıyor, ben değil yargı serbest bıraktı demeye getiriyor.
Ama inandırıcı olamıyor.
Herkesi güldürüyor.
Çünkü, bu memlekette yargının bağımsız olmadığını aklı başında herkes biliyor.
O kadar çok örnek var ki.
Bir tek Osman Kavala örneği bile bu memlekette hukuka, adalete çoktan veda edildiğini ele güne gösteriyor.
Sevgili Osman, 18 Ekim 2017’de gözaltına alındı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Ekim 2017’de, yani Kavala’nın gözaltına alınmasından sadece altı gün sonra partisinin grubunda şöyle dedi:
Türkiye’nin Soros’unun havası çıktı ortaya. Bağlantıları çıktı ortaya. Yaa siz kime neyi yutturuyorsunuz? Taksim olaylarının arkasında bakıyorsunuz aynı kişi. Bakıyorsunuz belli yerlere ciddi manada kaynak aktarımının arkasında bunu görüyorsunuz.
Bu sözler Erdoğan'ın.
Kendini savcı yerine koyuyor.
Hâkim yerine koyuyor.
Mahkeme yerine koyuyor.
Ve Osman Kavala'ya ilişkin iddiayı da, kararı da açıklıyor.
Yani cezayı kesiyor.
Cezayı gerçekten Erdoğan kesmiş olmalı ki, aradan 1 yıl geçiyor, hâlâ bir savcı bey zahmet edip iki satırlık bir iddianame yazmış değil.
Osman hâlâ Silivri'de...
Sonra da hukukmuş, adaletmiş...
Hukuk cinayetlerimiz o kadar çok ki.
İnandırıcı olamazsınız.
Bu memlekette iktidar odaklarına, yargıya -ve de medyaya- güven kaybı hızla kaybolup gidiyor.
Bu sürecin tersine dönebileceğini sananlar ise aldanıyor.
Tek adam yönetimi altında işler iyiye değil, kötüye gider, gidiyor.
Son bir not:
Ekonomide de öyle.
Türkiye'yi ekonomide 3 aylık, 6 aylık dönemlerde büyük altüst oluşlar bekliyor.
Ekonomik krizde daha henüz işin başındayız.
Gökdelenin tepesinden düştük ama daha yere çarpmadık, asıl çarpınca krizin acısını hissedeceğiz.