Hasan Cemal

25 Mayıs 2018

Muharrem İnce'nin barış ve demokrasi için zincirleri kırabiliriz sözüne katılıyorum!

Türkiye bir büyük uzlaşma ve koalisyonda neden buluşmasın ki...

Muharrem İnce'yi izliyorum CNN Türk'te.
Çok iyi gidiyor.
İzlerken aklıma sorular takılıyor.
Gazeteci eğer gerçek gazeteciyse, Erdoğan'ı koruma kollama diye bir görevi, bir misyonu yoktur, olamaz.
Gazeteci eğer gerçek gazeteciyse, aman beyefendi rahatsız olmasın  diye gazetecilik yapmaz.
Gazeteci eğer gerçek gazeteciyse, Erdoğan'a çanak soru sormaz.
Sorgulayan soru sorar.
Eleştirel soru sorar.
Gazeteci eğer gerçek gazeteciyse, Erdoğan'a en başta "hapisteki meslektaşları"nı sorar.
İfade özgürlüğü nerede der.
Özgür ve bağımsız medya konusunda soru sorar Erdoğan'a.
Gazeteci eğer gerçek gazeteciyse, kamu bankalarının kaynaklarıyla, devletin kredileriyle tek adam için oluşturulan havuz medyası üzerine sorular üretir.
Gazeteci eğer gerçek gazeteciyse, "havuz medyası"na son olarak dahil edilen Doğan Medya'da, Hürriyet'te, CNN Türk'te, Kanal D'de başlatılan "tasfiye operasyonları"nı sorar Erdoğan'a.
Gazetelerden, kanallardan nokta atışları ile birer birer kapı önüne konan meslektaşlarına ilişkin sorular yöneltir Erdoğan'a.
Gazeteci eğer gerçek gazeteciyse, Erdoğan'ın karşısında saksı gibi, süs bitkisi gibi oturmaz.
Farklı ses verir.
Sinirlendirici soru sorar.
Erdoğan'ın vücut kimyasını bozacak yaratıcı sorular çıkarır.
Ama malum:
Günümüz Türkiye'sinde gazeteci eğer gerçek gazeteciyse, Erdoğan'ın huzuruna kabul edilmiyor.
Ya işsiz kalıyor.
Ya da hapsi boyluyor.
Medya çok büyük ölçüde  Erdoğan'ın biat medyası haline getirildiğinde beri durumun özeti bundan ibaret.


Bu durumun bir örneğini Muharrem İnce'nin perşembe gecesi CNN Türk'te üç saat süren programında da izledim.
Sorulan soruları dinledim.
Jestlere, mimiklere dikkat ettim.
Hafif tertip müstehzi olmaya gayret eden üslup ve söylemlere baktım.
Gazeteci olarak üzüldüm.
Ayrıntıya girmek istemiyorum.
Şu kadarını söyleyebilirim:
Muharrem İnce'yi hedef alan sorular neredeyse tamamen Erdoğan'ı koruma ve kollama sorularıydı.
Sanki onun adına sorulmuştu.
Ama şunu da belirtmeliyim:
Erdoğan, Muharrem İnce karşısındaki bu performanstan, eminim, memnun kalmamıştır.
Ayrıca, İnce'nin tam üç saat boyunca CNN Türk'te bu kadar serbest atış yapabilmesi de canını sıkmış olabilir.
Muharrem İnce tek kale oynadı.
Güzel goller attı.
Birçok doğruyu ifade etti.
Demokrasi dedi.
Bağımsız yargı dedi.

Muharrem İnce tek kale oynadı.

Ayağa kalkmayan, çay toplamaya gitmeyen, ceketinin önünü iliklemeyen gerçek yargıçlardan oluşan bir yargı düzeninden yana olduğunu vurguladı.
TRT gibi borazanlık yapmayan medya özlemini dile getirdi.
Kindar değil özgür nesil istedi.
Eleştiren, sorgulayan nesil istedi.
Cumhurbaşkanıyla ilgili eleştirel karikatürler çizen nesiller istediğini belirtti.
Bir ailenin yapacağı çocuk sayısından köprünün yerine kadar, futbola kadar her konuda karar veren bir tek adam rejimi değil, demokratik bir hukuk devleti istedi.
Muharrem İnce böyle konuştu.
Karşısında oturanlara gelince...
Biraz da şaşkın yüz ifadeleriyle dut yemiş bülbüle döndüler.
Halleri acıklıydı.
Sahayı neredeyse tümüyle İnce'ye bıraktılar.
Öte yandan, Muharrem İnce'nin şu sözlerinin altını özellikle çizdim:

Ezber bozmak istiyorum.
Zincirleri kırabiliriz.

Uzlaşma zor değil.
Demokrasi için daha büyük
bir uzlaşmanın, bir koalisyon 
kültürünün kapısını
açabiliriz.

İnce'nin bu sözlerinin altına ben de imzamı atıyorum.
Barış ve demokrasi için, hukuk ve özgürlük için zincirleri kırıp bir büyük koalisyonda buluşmak üzere...