Hasan Cemal

02 Şubat 2014

'Milli irade hırsızlığı'ndan dem vurup sansür utancını TBMM'ye sokmak!

'Erdoğan herkesi hizaya getirmek istiyor ama... Şunu iyi bilsin, yapamayacak! İyi pazarlar!'

Erdoğan, yolsuzluk soruşturmalarının üstünü örtmek için elinden geleni yapıyor. Son örnek, CHP'li Oran'ın Başbakan'a yönelttiği soru önergesine yayın yasağı uygulanmak istenmesi. Erdoğan, hem ‘milli irade hırsızlığı’ndan dem vuracak, hem de bu utanç verici kara sansürü milli iradenin tecelli ettiği TBMM çatısı altına sokmaya kalkışacak. Öyle mi?

T24, bu sansürü reddediyor. T24, bu yayın yasağına uymuyor. Uymuyor, çünkü kendi özgürlüğüne sahip çıkıyor. Uymuyor, çünkü interneti de teslim almak isteyen Erdoğan iktidarına karşı özgürlüğü savunuyor. TBMM'yi, medyayı, interneti, yargıyı, üniversiteyi, futbol taraftarlarını, uzun lafın kısası herkesi hizaya getirmek isteyen Erdoğan bunu yapabilecek mi?

Tayyip Erdoğan iktidarı, bu memlekette yolsuzluk, rüşvet ve vurgun soruşturmalarının üstünü örtmek ve bu konudaki operasyonları karartmak için can havliyle elinden gelen her şeyi yapıyor.

Herkesi kendine tabi kılmayı, herkesin kendisi gibi ses vermesini istiyor. Demokrasinin çok sesli tabiatı anlaşılan her geçen gün kendisini daha öfkeli hale getiriyor.

Demokrasi ve hukukun kolunu kanadını da darbe örtüsü altında kırıyor.

Bir yandan darbe diye bağırıyor, diğer yandan demokrasi ve hukuka darbe üstüne darbe indiriyor.

Bir yandan milli irade hırsızlığı diye habire tempo tutuyor, diğer yandan özgürlükleri budadıkça buduyor.

Bir yandan medyayı, interneti tümüyle teslim almaya çalışırken, diğer yandan YÖK aracılığıyla üniversiteyi de 12 Eylül döneminden beter bir suskunluğa gömmek istiyor, hatta futbol seyircilerini, kulüp taraftarlarını da zapturapta alabileceğini sanıyor.

 

'Sabah ve ATV'yi satın alma talimatı verdiniz mi?'

Bu açılardan son bir örneğe gelince...

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Umut Oran soruyor Başbakan Erdoğan’a:

Sabah-ATV grubunu dört yıl önce 1.1 milyar dolara satın alan ve damadınızın da uzun süre çalıştığı Çalık Grubu, Vakıfbank’la Halkbank’tan aldığı 750 milyon dolar krediyi geri ödedi mi?

İkinci yolsuzluk ve rüşvet operasyonu kapsamında teknik takibe yakalanan size yakın işadamlarının aralarında bir para  havuzu oluşturarak Sabah-ATV grubunu satın almaları için talimat verdiniz mi?

Sizin yönlendirmeniz üzerine, Sabah ve ATV’nin satışı için, son dönemde devletten büyük ihaleler alan işadamlarından destek talep edildiği ve bu amaçla 550 milyon dolarlık havuz oluşturulduğu, havuza “su koyacak” işadamlarının ise (...) isimlerinden (üçüncü havalimanı ihalesini kazanan büyük işadamları) oluştuğu doğru mu?

CHP Milletvekili Oran’dan Başbakan Erdoğan’a yönelik bu soru önergesinin tarihi 6 Ocak 2014.

 

'Milli irade'ye  utanç verici sansür girişimi

Bu tarihten sonra, soru önergesinin çerçevesini çizdiği Sabah-ATV satışı konusunda, Tayyip Erdoğan, eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve bazı işadamlarının isimlerinin de yer aldığı ses kayıtları ile dinleme tapeleri internet ortamına düşüyor.

Anlaşılan o ki, bu gelişmeler üzerine soru önergesiyle ilgili olarak bir mahkemeden yayın yasağı çıkartılıyor.

Ve bu yayın yasağına dayanılarak geçen cuma günü akşama doğru T24’ten, “CHP’li Oran’dan Erdoğan’a: Sabah ve ATV için satın alma talimatı verdiniz mi?” başlıklı haberin yayından çıkarılması isteniyor.

Üstelik derhal uyarısıyla...

T24’e yayın yasağını uygulamak isteyen kurumlara gelince:

Kısa adı BTK olan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’yla, yine kısa adı TİB olan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı.

Başbakan Erdoğan, hem ‘milli irade hırsızlığı’ndan dem vuracak, hem de bu utanç verici kara sansürü milli iradenin tecelli ettiği TBMM’nin çatısı altına sokmaya kalkışacak.

Hem milli irade hırsızlığı diye bas bas bağıracak, hem de milli iradenin temsilcisi milletvekillerinin TBMM çatısı altındaki çalışmalarına da sansür uygulayacak.

Öyle mi?

 

T24 bu sansürü reddediyor

T24, bu sansürü reddediyor.

T24, bu yayın yasağına uymuyor.

Uymuyor, çünkü kendi özgürlüğüne sahip çıkıyor.

Uymuyor, çünkü interneti de teslim almak isteyen Erdoğan iktidarına karşı ‘internet özgürlüğü’nü savunuyor.

Üstelik Erdoğan iktidarı, ‘internet özgürlüğü’nü iyice kuşa çevirecek yeni yasal düzenleme daha Meclis'teyken uygulamaya çalışıyor bu yayın yasaklarını. 

CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, “Bu olay halen TBMM'de görüşmeleri süren internete zincir vurma tasarısının ne kadar vahim sonuçları olacağının da somut göstergesi olmuştur. Hâkim kararıyla milletvekiline yasak getiren zihniyetin, bu yasadan sonra sadece TİB kararıyla neler yapabileceğini herkes düşünmelidir. Kâbus gerçek olacak, bu yasa çıkarsa Türkiye'de internet özgürlüğü, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü tam olarak zincire vurulacak” derken haklıdır.

Öyle anlaşılıyor ki, gazete ve televizyonlardan sonra şimdi internet ve sosyal medya son derece güç bir dönemin eşiğinde.

Öyle anlaşılıyor ki, yandaş medya  olmaya yanaşmayanları, cici gazeteci olmayı reddedenleri bu memlekette güç bir dönem bekliyor.

 

Savcılara sınırlama, öğretim üyelerine yasak

Tayyip Erdoğan’ın gözü kara.

Alın bir örnek daha:

Daha önce, Danıştay tarafından Anayasa’ya ve CMK’ya aykırı olduğu gerekçesiyle yürürlüğü durdurulan Adli Kolluk Yönetmeliği değişikliği, bu defa demokratikleşme paketi adı altında yasayla gerçekleştirilmek isteniyor.

Bu çerçevede savcıların, adli kolluk birimini doğrudan değil, vali ve il emniyet müdürlerinin izniyle kullanabilmesi öngörülüyor. Anayasa Profesörü Ergun Özbudun bu durumu yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti açısından sakıncalı buluyor. (Dünkü Zaman’dan).

Yargı bağımsızlığı mı?

Bir örnek daha:

17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını yapan savcılar görevlerinden uçuruluyor, yazdıkları iddianamenin üstüne çarpı konuyor, yeni iddianamenin yazımı ise yeni savcıların ellerine teslim ediliyor.

Öyle anlaşılıyor ki, Tayyip Erdoğan iktidarı, sadece TBMM’yi değil, sadece medyayı değil, sadece interneti değil, sadece yargıyı değil, sadece futbol taraftarını değil, üniversiteyi de kendine tabi kılmak istiyor.

YÖK’ün yaptığı bir Disiplin Yönetmeliği değişikliğiyle, üniversite öğretim üyelerinin kendi alanları dışında siyasal konularda konuşmaları da, yazmaları da yasaklanıyor.

Farkında mısınız?

Özgürlükle içiçe olması gereken, başka türlü düşünülemeyecek üniversite kavramına ölümcül bir darbe indiriliyor.

Üniversite hocalarına da siyaseti yasak edeceksin, sonra da çıkıp ‘demokrasi’den, ‘demokrasi paketi’nden dem vuracaksın; kendine karşı ‘darbe’den söz edebileceksin.

İnandırıcı olman imkânsız.

Demokrasi ve hukukun beline asıl darbeyi indiren Erdoğan iktidarından başkası değil.

Uzun lafın kısası:

Erdoğan herkesi hizaya getirmek istiyor ama...

Şunu iyi bilsin, yapamayacak!

İyi pazarlar!

Twitter: @HSNCML