Hasan Cemal

21 Ocak 2025

Kıbrıs çıkarmasında tarihi yaşarken yakalamak: Yarım yüzyıl önce atlattığım haberin hikâyesi

Londra’da uçağa doluştuk, Ankara'ya dönüyoruz. Ne oldu Londra'da?.. Kıbrıs'a çıkacak mıyız?.. Her kafadan bir ses çıkıyor. İçim içimi yiyor. İçim içime sığmıyor. Atlayacak mıyım haberi?.. Uçağın ön tarafına doğru yürüyorum. Perde aralığından Milli Savunma Bakanı Hasan Esat Işık gözüme çarpıyor. Soruyorum: Beyefendi, ne oluyor?..

Gazeteci haberle yaşar.
Gazeteci manşet peşinde koşar.
"Haber atlatmak"tır gazetecinin derdi.

Bu yazımda yarım yüzyıl önce atlattığım bir haberin hikâyesi var.
Yıl 1974, 15 Temmuz.
Kıbrıs'ta Samson darbesi,
Makarios devriliyor!
Enosis, yani Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhakı
gündemde.
Türkiye ayakta!
CHP lideri Bülent Ecevit Başbakan...
30 yaşındayım ve Cumhuriyet gazetesinin mutfağında gece gündüz demeden çalışıyorum.

16 Temmuz.
Ecevit Londra'ya gidecek. Yazı işlerinin dikdörtgen masasının etrafında harıl harıl çalışıyoruz.
Genel Yayın Yönetmeni Oktay Kurtböke, Yazı İşleri Müdürleri Altı Punto lakaplı Çetin Özbayrak,
Bülent Dikmener, sekreterler Soner, Müfit ve çırak Hasan Cemal...

Ankara Büro'dan telefon:
- Başbakan Ecevit Londra'ya gidiyor,bizden de birini istiyorlar.

Kurtböke:
- Turhan Ilgaz gitsin.

Az sonra yine telefon:
- Pasaportunun süresi bitmiş.
- Ümit Gürtuna gitsin.
- Onun pasaportunun da süresi bitmiş.

Kurtböke, ağzında piposu, sinirli sinirli Altı Punto Çeto'ya dönüyor:
- Senin pasaport var mı?..
- Var abi, der demez fırlayıp gidiyor.

Yarım saat sonra Çeto'dan telefon:
- Benimkinin de süresi dolmuş...

İçim içime sığmıyor.
Oktay Baba bana dönüyor:
- Tonton, senin pasaportun var mı?
- Var Baba, deyip yerimden fırlıyorum.

Önce evden pasaport, sonra Merkez Bankası'ndan döviz, çıkış izni derken, gazetenin emektar
şoförü Burhan, beni uçura uçura, ucu ucuna Yeşilköy'den Londra'ya havalanmak üzere olan
Ecevit'in uçağına yetiştiriyor.
Heyecan içindeyim.
Türk basınının bütün büyükleri olanca havalarıyla uçakta...
Cüneyt Arcayürek
Sami Kohen
Örsan Öymen...
Bunların arasında ben n'apacağım?..
Ecevit uçağın arka tarafına geliyor, her zamanki nezaketi ve "sayın"larıyla ellerimizi sıkıyor, hâl
hatır soruyor.
Hemen arkasında, "Dışişleri Bakan Vekili" olarak (Turan Güneş Çin'de olduğu için) Milli Savunma Bakanı Hasan Esat Işık var. Bundan memnun oluyorum, çünkü Hasan Işık'ın Cemal Paşa ailesinden dolayı beni tanıdığını biliyorum.

17 Temmuz.
Ecevit bütün gününü Londra'da yabancı basına yaptığı açıklamalarla geçiriyor.
ABD Dışişleri Bakan yardımcısı Joseph Sisco Washington'dan Londra'ya geliyor Ecevit'le görüşmeye.
Ecevit, İngiliz Dışişleri Bakanı James Callaghan'la görüşüyor.
Washington ve Londra'nın tüm çabası, Türkiye'yi Kıbrıs'a bir askeri müdahaleden
vazgeçirmek, bir başka deyişle, bir Türk-Yunan çatışmasına engel olup NATO'nun güneydoğu kanadının çökmesini önlemek...

18 Temmuz.  
Uçağa doluştuk, Ankara'ya dönüyoruz.
Ne oldu Londra'da?..
Kıbrıs'a çıkacak mıyız?..
Her kafadan bir ses çıkıyor.
İçim içimi yiyor?
İçim içime sığmıyor.
Atlayacak mıyım haberi?..
Uçağın ön tarafına doğru yürüyorum.
Perde aralığından Hasan Esat Işık
gözüme çarpıyor.
- Beyefendi, ne oluyor?

Evet, bir şey söyleyecek.
- 24 saat mühlet verdik!
Diyor ve sonra perdenin arkasında kayboluyor.
Aman Allahım!
Zıpkınlanmış gibi oluyorum.
Yunanistan'a 24 saat süre...
Atlatmanın Allah'ı olabilir.
İçim içime sığmıyor.
Ankara’ya, Esenboğa'ya iniyoruz.
Hayret, gazete araba göndermiş!
Doğru Rüzgârlı'ya, matbaaya gidiyoruz.
Altı Punto telefonda:
- Söyle haber nedir?
- 24 saat süre verdik Yunanistan'a!
- Neee, dalga mı geçiyorsun?..
- Kaynağım sağlam.
- Hemen yaz geç haberi!

Haberi yazıp atıyorum ve Bakanlıklar'daki Bulvar Palas oteline gidip uyumaya çalışıyorum ama
nafile, uyku tutmuyor.
Sabahın köründe gazeteler geliyor.
Önce Hürriyet:
Her şey Salı gününe kadar belli olacak

Hürriyet’in 19 Temmuz 1974 Cuma tarihli birinci sayfası, ertesi gün başlayacak savaşın haberini vermiyordu

Sonra Milliyet'i elime alıyorum:
Ecevit: Çözüm için zaman çok dardır

Milliyet 19 Temmuz 1974 Cuma tarihli sayısında, Londra görüşmeleri için Başbakan Ecevit’in sözlerini yansıtmakla yetinmişti

Cumhuriyet'i elime alınca içim fena oluyor:
Barışçı çözüm için 24 saat süre tanıdık!

Yoksa atlattım mı Hürriyet'le Milliyet'i?..

Cumhuriyet, 19 Temmuz 1974 tarihli sayısında, Kıbrıs’ta savaşın saatler sonra başlayacağını, 30 yaşındaki muhabir Hasan Cemal’in “Barışçı çözüm 24 saat süre tanıdık” başlıklı haberiyle duyuran Türkiye ve dünyadaki tek gazete olmuştu

Telefon çalıyor, Cüneyt Arcayürek.
Cüneyt Baba gürlüyor:
- Ulan nerden çıkardın bunu?..
Kapatıyorum gülümseyerek, bu sefer Milliyet'ten
Örsan Öymen gürlüyor:
- Nerden çıkardın bu palavrayı?..

19 Temmuz 1974: Londra görüşmelerinden -uçakta Kıbrıslı Rumlara uçaklardan atılacak bildirileri yazarak- dönen Başbakan Bülent Ecevit (ortada), CHP ile koalisyon ortağı Milli Selamet Partisi’nin lideri ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan (solda), dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Semih Sancar ile birlikte açıklama yapıyor (Fotoğraf: Mehmet Yılmaz, AA)

Öğleye doğru İstanbul'dan, Yazı İşleri arıyor:
- Hasan, Dışişleri Bakanlığı az önce yalanladı haberini, Oktay Baba, ‘Hemen İstanbul'a dönsün’
diyor.

Dünyam yıkılıyor!
Hasan Esat Işık Bey bana yalan söylemez, beni gaza getirmez ama...
Süklüm püklüm İstanbul'a dönüyorum, yolda birkaç kadeh atıp ev halkıyla da konuşmadan doğru
yatağa...

Bir gün sonra: Ordu Kıbrıs’ta!

20 Temmuz 1974
Zırrr telefon...
Hava karanlık, daha gün ağarmamış:

- Kalk oğlum kalk, çıkarma başladı! Kıyamet kopuyor Kıbrıs'ta...

Dünyalar benim oluyor.
Atlattım atlattım!
Gazeteye gidiyorum. Kapıdan itibaren tebrikleri kabul ede ede yukarıya, mutfağa çıkıyorum, uzun diktörtgen masamızın bir yerine ilişiyorum. Gazeteyi mutfakta pişirmeye başlıyoruz.
Bu kez ABD ve İngiltere’nin Türkiye ile yaptıkları pazarlığın ve aldıkları ‘ret’ yanıtının perde arkasını yazıyorum.
Tarihi yaşarken yakalamanın heyecanıyla ertesi günün gazetesini yapmaya koyuluyoruz…

20 Temmuz 1974: Başbakan Ecevit, ‘Kıbrıs Barış Harekâtı’nın başladığını, tarihe geçen “Biz aslında savaş için değil, barış için ve yalnızca Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için Ada’ya gidiyoruz” sözleriyle duyurdu. TRT Muhabiri Ayhan Çetinkaya (solda kravatlı), AA Genel Müdürü Attila Onuk (soldan ikinci), gazeteci Süleyman Ukav (kareli gömlekli), gazeteci Kancan Danışkan (sağda beyaz ceketli) ve en sağda ayakta gazeteci Metin Münir.
(Fotoğraf: İlhan Kuyucu, AA)

* Bu yazım, ocak ayında yedinci sayısı çıkan T24 Yıllık’ta yayımlandı

Hasan Cemal kimdir?

Hasan Cemal 1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1965 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1969 yılında Ankara'da haftalık Devrim dergisinde başladı. Yeni Ortam dergisi, Anka Ajansı ve Günaydın gazetesinde çalıştıktan sonra 1973 yılında Cumhuriyet gazetesine girdi. 1979 - 1981 yılları arasında Ankara Temsilciliği yaptı. 1981-1992 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesini Genel Yayın Yönetmeni olarak yönetti. Cumhuriyet gazetesi Cemal'in yönetimindeyken 1986'da Sedat Simavi Ödülü'nü kazanarak "yılın gazetesi" seçildi. 

1992-1998 yılları arasında Sabah gazetesinin birinci sayfa yazarlığını yaptı. 1998'den 2013'e kadar yaklaşık 15 yıl boyunca Milliyet gazetesinde yazdı. Nokta dergisi 1989 Doruktakiler ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti köşe yazısı ödüllerini kazandı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2004 yılında da "Araştırma" ödülünü Hasan Cemal'in çalışmalarına verdi. 

28 Şubat 2013'te Milliyet'in manşetinde yayımlanan "İmralı Zabıtları"nın yayınını savunduğu için dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan'ın tepkisine hedef oldu. Milliyet yönetimi, "Başbakan'ı ve medya sermayesini sorgulamaktaki ısrarını" gerekçe göstererek yaklaşık 15 yıldır yazdığı gazetedeki köşesini kapattı. 

Milliyet ile yolları ayrıldıktan sonra yaptığı röportajlar ve kaleme aldığı yazılar, bağımsız internet gazetesi T24'te yayımlandı. Türkiye medyasının en etkili ve kıdemli isimlerinden olan Hasan Cemal, Mart 2013'ten beri T24'te yazıyor. Harvard Üniversitesi Nieman Gazetecilik Vakfı Louis M. Lyons Gazetecilikte Vicdan ve Dürüstlük Ödülü'nü "hayatı boyunca basın özgürlüğünü savunmak için gösterdiği çaba nedeniyle" 2015 yılında Hasan Cemal'e verdi. Cemal, Türkiye'de bu ödülü alan ilk gazeteci oldu. 

Bir dönem Bilgi Üniversitesi'nde "Medya ve Politika" dersleri veren Hasan Cemal'in yayımlanmış 14 kitabı, tarih sırasıyla şöyle: 

- Tank Sesiyle Uyanmak (1986)

- Demokrasi Korkusu (1986)

- Tarihi Yaşarken Yakalamak (1987) 

- Özal Hikâyesi (1989)

- Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım (1999)

- Kürtler (2003)

- Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim (2005)

- Türkiye'nin Asker Sorunu (2010)

- Barışa Emanet Olun (2011)

- 1915: Ermeni Soykırımı (2012)

- Delila - Bir Genç Kadın Gerilla'nın Dağ Günlükleri (2014)

- Çözüm sürecinde Kürdistan Günlükleri (2014)

- Hayat İşte Böyle Geçip Gidiyor (2018)

- Zamane Diktatörleri (2024)