Hasan Cemal

16 Haziran 2015

Hadi gelin, hep birlikte yürüyelim!

27 Mayıs’ta, 12 Mart’ta, 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta olmayan 7 Haziran’da oldu

Bu ülkede tek adamlık  olmayacak.
Despotluk olmayacak.
Diktatörlük olmayacak.
Askeri yönetim olmayacak.
7 Haziran’ın en büyük dersi budur.
Demokrasi’dir bu dersin adı.
Demokrasi tarihini yazacak olanlar, ‘Gezi ruhu’ndan sonra 7 Haziran’ı veya ‘7 Haziran ruhu’nu da bir dönüm noktası olarak not edecekler.
Önce bunun keyfini çıkaralım.
Çünkü bu toprakların insanı kazasız belasız, topsuz tüfeksiz, seçim sandığında dur dedi tek adamlık ve despotluk heveslerine...
Bundan daha büyük bir nimet olamaz.
Bir an düşünün.
27 Mayıs’ta olmayan, 12 Mart’ta olmayan, 12 Eylül’de olmayan, 28 Şubat’ta olmayan, yazın bir kenara, 7 Haziran’da oldu.
Bunu millet yaptı.
Hür iradesi’yle yaptı.
Seçim sandığında ‘oy’uyla yaptı.
Kime, neye karşı yaptı?..
Hukuku hiçe sayan...
İfade özgürlüğünü çiğneyen...
Medya bağımsızlığını yok eden...
Hukuk devletinden yana iş adamını hain ilan eden...
Faizi indirmeyen merkez bankacısına satılmış diyen...
İfade özgürlüğü yolunda kararlar alan yüksek mahkeme başkanını vatan haini ilan eden...
Yolsuzluk dosyalarını kapattıran...
Bütün bunları büyük bir fütursuzlukla yapabilen bir Cumhurbaşkanı'na millet dur dedi.
Yeter artık dedi.
Söz milletindir dedi.
Kalın kalın çizin altını, 7 Haziran budur.
Her şeyi yapabileceğini sanan bir despotun yolunu seçim sandığında kestik.
Gelin, önce bunun keyfini çıkaralım.

Uzlaşmayı öğrenmek zorundayız

Her şeyi yapabileceğini sanan bir despotun yolunu seçim sandığında kestik. Gelin, önce bunun keyfini çıkaralım

Bundan sonrası kolay mı?
Elbette değil.

‘Demokrasi oyunu’nda taşların yerli yerine oturması zaman alıyor.
Sabır gerektiriyor.
Kararlılık gerektiriyor.
İrade gerektiriyor.
Diyalog gerektiriyor.
Karşındakine tahammül gerektiriyor.
Uzlaşma gerektiriyor.
Kazık gibi, kaskatı, olduğun yerinde çakılıp kalırsan olmaz.
Demokrasi oyunu böyle oynanmaz.
Dediğim dedik, çaldığım düdük dersen olmaz.
Demokraside siyaset mümkün olanı yapabilmektir.
Elbette özgürlük, insan hakları, hukukun üstünlüğü, farklılıklara saygı gibi temel ilkeler çizer demokrasinin ana çerçevesini.
Ama diyalog ve uzlaşma kurumları olmadan da demokrasi işlemez, işletilemez.
Bu ülkenin çok partili hayatını yıllar yılı krizlerden krizlere sürükleyen başlıca nedenlerden biri, ‘uzlaşma geleneği’nden ya da kültüründen yoksun olmamızdır.
Şimdi bunu da öğrenmek zorundayız.

Biz de demokrasiyi yapacağız!

Uzlaşmaktan başka çaremiz yok. Bu memleket de birinci sınıf demokrasiye layıktır, bunu başaracağız

Onun içindir ki:
7 Haziran sonrası başlayan erken seçim, koalisyon tartışmaları gözümüzü korkutmasın.
Demokrasiye açılan yolda yürümenin güçlükleri moral bozmasın.
İster AKP’ye, ister CHP’ye, ister MHP’ye, ister HDP’ye, hangi partiye oy vermiş olursak olalım, bu deveyi güdeceksek, uzlaşmak zorundayız.
Yüzyüze konuşmaktan, uzlaşma noktaları yakalamaktan başka çaremiz yok.
O nedenlerle:
Kasılmayalım, gevşeyelim!
7 Haziran’ın keyfini çıkarırken, hep birlikte bağıralım:
Biz de demokrasiyi yapacağız!
Bu memleket de birinci sınıf demokrasi ve hukuk devletine layıktır, bunu başaracağız!
7 Haziran seçimleri bu yolu açtı.
Hadi gelin, hep birlikte yürüyelim.