Hain ilan ettin durdun Can Dündar’ı.
Vatan haini dedin sevgili Can’a.
Satılmış dedin.
Alçak dedin.
Casus dedin.
Yetmedi.
“Bunu senin yanına bırakmayacağım” diye tehdit ettin.
“Bunu sana ödeteceğim” dedin.
Defalarca tehdit ettin.
Yetmedi.
Yargı bağımsızlığını ayaklar altına alarak savcılara talimat verdin.
Yetmedi.
Demokrasinin özü olan güçler ayrılığını yerle bir ederek mahkemelere çağrı yaptın:
“Can Dündar’ı tutuklayın, içeri atın!” diye.
Yetmedi.
İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliği'nin tutuklama kararını hukuka uygun bulmayan Anayasa Mahkemesi’ni topa tuttun.
Bir kez daha yargı bağımsızlığı ile güçler ayrılığını ayaklar altına aldın.
Yetmedi.
Bu kez mahkemeye:
“Anayasa Mahkemesi’nin kararını dinlemeyin, direnin!” diye çağrı yaptın.
Yargıçlar, hukuku hiçe sayan bu direniş çağrını dinlemediler.
Tahliye kararı verdiler.
Yetmedi.
Can’la Erdem’in yargılanması tutuksuz devam ederken de, hain diye, casus diye defalarca tehdit etmeye, hedef göstermeye devam ettin.
Dün de Çağlayan Adliyesi’nin önünde adamın biri silahını çekti ve vatan haini diyerek Can Dündar’ın üstüne ateşledi.
Eyy Erdoğan!
Eyy Saray’ın Sultanı!
Söyle bakalım, şimdi memnun musun yaptığından?
Sevgili Can, kıl payı kurtuldu.
Az daha yitiriyorduk kıymetli bir meslektaşımızı daha...
Şu memleketi getirdiğin hâle bak.
Ne hukuk kaldı, ne demokrasi!
Ne can güvenliği kaldı, ne istikrar!
Kaos içinde yüzüyor koca memleket.
Ama bu memleketi sana bırakmayacağız.
Bu memlekete barış, demokrasi, hukuk ve özgürlük düzeni yeniden gelecek.
Evet, az daha Can Dündar’ımızı da kaybediyorduk.
Bir zamanlar sevgili Abdi İpekçi’mizi, sevgili Uğur Mumcu’muzu, sevgili Hrant Dink’imizi kaybettiğimiz gibi...
Ama bu kez olmadı.
Başaramadınız.
Unutmayın.
Demokrasi mücadelemiz sürecek.
Hukukun üstünlüğü için kavgamız devam edecek.
Ve özgürlük andımızdan vazgeçmeyeceğiz.
Eyy Erdoğan!
Şunu kafana iyi koy.
Bu topraklar senin gibi Saray darbesi yapanlara, senin gibi acımasız ‘despot’lara kalmayacak.
İyi bilesin!