Basit bir soru: Kirli paraların ortaya saçıldığı, polisin savcının emrine yerine getirmediği, internetin dilinin kesildiği, bakanlar hakkındaki fezlekelerin sümen altı edildiği bir memlekette ne olur?
Bu memlekette medya adam olmadan, demokrasi adam olmaz.
Gazeteci milleti kendi mesleğine sahip çıkmadan, bu memlekette demokrasi olmaz.
Hâkim ve savcılar kendi mesleklerine, hukukun üstünlüğüne sahip çıkmadan, bu memlekette demokrasi olmaz.
Bu memlekette gazeteciler kendi mesleklerine ihanet ettikçe, hâkim ve savcılar hukuka ihanet ettikçe demokrasi olmaz.
Başbakan bir telefonla haber attırdıkça, haberci kovdurdukça, televizyon programı sansürledikçe, bu memlekette demokrasi olmaz.
Bu memlekette medya patronları devletle iş çıkarları gereği, Başbakan’ın evet efendimcisi oldukça, Başbakan’ın hışmından korktukça, demokrasi olmaz.
Başbakan, yıllar içinde kendisinin şekillendirdiği, design ettiği medya düzeninde son söz sahibi olarak kaldıkça, bu memlekette demokrasi olmaz.
Hükümetin, Başbakan’ın emrine uyarak yargı kararına direnen, savcı talimatına direnen polislerle yargı bağımsızlığı ölümcül bir darbe yerken, bu memlekette demokrasi olmaz.
Yolsuzluk soruşturmasında adı geçen dört bakanla ilgili fezlekelerin uyutulduğu, Meclis’e gönderilmediği, Adalet Bakanı’nın kendisi hakkındaki fezlekenin sümen altı edildiği Başbakan düzeni oldukça, bu memlekette demokrasi olmaz.
Bu memlekette internetin dilini kesmeye çalışan Başbakan oldukça, demokrasi olmaz.
Bu memlekette HSYK kanunuyla yargı bağımsızlığını, kuvvetler ayrılığını sona erdirmek isteyen Başbakan oldukça, demokrasi olmaz.
Bu memlekette MİT Kanunu’yla muhaberat devleti kurmak isteyen Başbakan olduça, bu memlekette demokrasi olmaz.
Bu memlekette MİT Müsteşarı, İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı ve birkaç danışmandan oluşan dar bir klik ile ülkeyi yönetebileceğini sanan Başbakan oldukça, demokrasi olmaz.
Ne olur?
Olsa olsa polis devleti olur.
Bu memlekette evet efendimci bakanlarla, evet efendimci kurmaylarla etrafı sarılı Başbakan oldukça, demokrasi olmaz.
Bu memlekette tek adamlığı nedeniyle her yandan fışkırmaya başlayan yolsuzluk, hırsızlık ve vurgunları karartmak için HSYK, internet, MİT gibi yeni kanunlarla hukuku tepeleyen Başbakan oldukça demokrasi olmaz.
Bu memlekette ‘Alo Fatih Hatları’nı, bu memlekette ‘Alo Bilal Hatları’nı canı nasıl isterse öyle kullanabilen Başbakan oldukça demokrasi olmaz.
Bu memlekette hukuk, kanun, kural yerine, neredeyse her karar, iki dudağının arasından çıkacak söze bağlı Başbakan oldukça demokrasi olmaz.
Bu memlekette gazeteci milletinin soru soramadığı, eleştirel soru sorma fırsatı bulamadığı, hatta soru sormaktan korktuğu ve ancak müsaadeye mazhar sorular sorabildiği Başbakan oldukça demokrasi olmaz.
Bu memlekette tek adamlık kanunlarına, düzenlemelerine imza atan Cumhurbaşkanı oldukça, kendini kurtarmak için tek adamlık yolunda gittikçe hızlanan Başbakan oldukça demokrasi olmaz.
Bu memlekette ‘Alo Bilal Hattı’nda patlayan son içler acısı örnekten sonra artık meşruiyeti iyice biten Başbakan oldukça demokrasi olmaz.
Böyle bir Başbakan oldukça, bu memlekette istikrar da olmaz.
Siyasal istikrar da olmaz.
Ekonomik istikrar da olmaz.
Sosyal istikrar da olmaz.
‘Kirli paralar’ın ortalığa saçıldığı, hukukun guguk olduğu bir memlekete ne sermaye gelir, ne yatırım yapılır; ne de doğru dürüst harcama yapılır böyle bir memlekette.
Siyaseten önünü göremeyen, belirsizliklerin derinleştiği böyle bir memlekette ekonomik istikrarsızlık da, siyasal istikrarsızlık da, toplumsal istikrarsızlık da bütün toplumu kuşatmaya, kıvrandırmaya başlar.
Bir başka deyişle:
Böyle bir memlekette kaos olur.
Tek kelimeyle:
Kaos.
Peki, çare nedir?
Başbakan’ın bağımsız ve tarafsız yargı önünde hesap vereceği döneme giden yolun kısalmasıdır.
Ve bu yolun, nihai olarak seçim sandığında halkın oyuyla açılmasıdır.
Twitter: @HSNCML