Hasan Cemal

18 Haziran 2017

Erdoğan'ın tehditlerine pabuç bırakacak değiliz! Yürüdükçe büyüyoruz!

Artık adalet diye, diktatörlüğe hayır diye yola çıktık!

Kahramankazan, Ankara.

Adalet Yürüyüşü'nde üçüncü gün.
Sabah vakti çıktık yola.
Bugün 16 kilometre var önümüzde.
Yürüyoruz!
Genç bir kadın, gazeteci.
Sekiz yıldır Kazan'da yaşıyor.
Söyleminden anlaşılıyor ki Atatürkçü, solcu, Halk Partili...
Yerel gazetede yazdıkları AKP'li Belediye Başkanı'nın hiç hoşuna gitmiyor.
15 Temmuz'dan birkaç gün sonra asılsız bir ihbarla hapiste buluyor kendini. 75 gün yatıp çıkıyor, hiçbir şey olmamış gibi...
"Artık yazmayı kestim" diyor kırık bir ifadeyle, "İleride yine yazmaya başlarım, mücadeleye devam ederim. Şimdilik bir süre yazmayacağım."
Slogan patlıyor:

Bu, daha başlangıç,
Mücadelemiz sürecek!

Bu sözcüğü vurgulanarak atılıyor slogan. Aradan biri kafayı uzatıp ince ayar yapıyor:
"Tek bir sloganımız var arkadaşlar, o da adalet, sadece adalet...
Yürüyoruz!
Bazı pencereler, balkonlar dolu. El sallıyorlar, alkış tutuyorlar, düdük çalıyorlar.
Küçük bir kız, yol kenarında hasır sepetinden yürüyüşçülere avuç avuç kiraz dağıtıyor.
Kahramankazan'a girerken güvenlik çemberi sıkılaşıyor. Çevik kuvvet, üst araması yapıyor. Belimi, sırtımı özellikle yokluyorlar.
Anlaşılan, canlı bomba tedirginliği... Hay Allah, benim de aklımda hiç yoktu ama bu aramayla geliyor.
Yürüyoruz!
Zülfü'nün sesiyle yıllar öncesine gidiyorum. Hep bir ağızdan söyleniyor:

Karlı kayın ormanında 
yürüyorum geceleyin
efkârlıyım efkârlıyım
elini ver nerde elin
memleket mi, yıldızlar mı,     
gençliğim mi daha uzak?

Grup Yorum'dan çav bella patlıyor:

İşte bir sabah uyandığımda
çav bella çav bella çav bella
çav çav çav
elleri bağlanmış buldum
yurdumun 

Ellerimizde adalet pankartları, diktatörlüğe hayır diye yollara döküldük artık

Yürüyoruz!
Yanımdan biri bağırıyor, sonra katılanlar da oluyor:

Kelepçeli elleri...
Ayağında zincirler...

Kahramankazan'a varıyoruz.
Kazan, kahraman sıfatını 15 Temmuz'da darbecilere karşı verdiği şehitler dolayısıyla daha yeni kazanmış...
"Mecliste bu kararı oybirliğiyle aldık" diyor Kemal Kılıçdaroğlu.
Kahramankazan tabelasının altında konuşuyor, şehitleri şükranla andıktan sonra, iki gündür yaptığını bir kez daha tekrarlıyor:
"Adaletten yana olan herkesi kucaklıyoruz. Herhangi bir ayrım yapmadan kucaklıyoruz. Adalet olmadan demokrasi olmaz."
Biri, yürüyüşte genç katılımının düşük olduğun işaret ediyor. Galiba haklı bir gözlem...
Yürüyoruz!
İki günlük yürüyüş boyunca üstünde en çok tartışılan konulardan biri de, bir demokrasi şemsiyesi altında buluşabilmekle ilgiliydi.

Adalette buluşmak!
Erdoğan'a hayırda buluşmak!
Demokraside buluşmak!
Ve geçmişin tartışma ve
kavgalarına kilitlenmekten sakınmak!
Bunun yerine asıl hedefe
kilitlenmek!
Nedir asıl hedef?
Erdoğan'a hayır!
Erdoğan'a hayır demeden, bu      
ülkede demokrasi kapısı
açılmaz.

Bu bakış açısı yürüyüşte genel kabul görüyor.
Geçmişte, Erdoğan konusunda, yetmez ama evet konusunda, Türkiye'nin asker sorunu konusunda ayrı düştüğüm ya da onlar tarafından fena halde eleştirildiğim Halk Partili bazı eski dostlarla birlikte yürürken, bu konu sık sık ön plana çıkıyor.
Bugün artık bu tartışmalara kilitlenmekten sakınmak gerektiğini konuşuyoruz.
Şimdi bu anlaşmazlık konularına kilitlenmenin, demokrasiye açılan yolu kapattığının altını çizdik.
Doğru olanın, hedef küçülterek "Erdoğan'a hayır"a, yani demokrasiye kilitlenmek olduğunu konuştuk.
'Adalet Yürüyüşü'nün bu açıdan 16 Nisan'ın devamı olması, böylece "Erdoğan'a hayır cephesi"nin daha çabuk büyüyeceği gündeme geldi.
Yürüyoruz!
Biri kulağıma eğiliyor:
"Maltepe'den Edirne'ye, yani Selahattin Demirtaş'a uzansa bu yürüyüş, ne şahane olur."
Bir başkası ekliyor:
"Kocaeli de olur. Orada da öteki eş genel başkan yatıyor: Figen Yüksekdağ..."
Biz bunları konuşurken, T24 yürüyüş ekibinden Gonca Tokyol'a konuşan CHP Bursa Milletvekili Dr. Ceyhun İrgil,  rotanın Edirne'ye doğru uzatılması konusunda şu tepkiyi veriyor:
"Yapılan çağrıyı hem romantik, hem de doğru buluyorum. Fakat böyle bir kapsayıcılık için bunu talep edenlerin de burada olması gerekir."
Yerinde bir bakış açısı...
Bir başka yerinde bakış açısı da HDP’den geliyor, HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar şu mesajı gönderiyor CHP’ye:

Faşizme direnen onurlu insanlara yürekten selam gönderiyoruz. Dünkü hatalarına rağmen bugün adalet ve demokrasi için yürüyenler doğru yapıyor. HDP olarak birlikte yürümek için üzerimize düşeni yapmaya hazırız” 

Yürüyoruz!
Yürüyüşe, eşiyle birlikte, AKP'nin kurucularından Fatma Bostan Ünsal’la katılan Mazlum-Der’in eski Genel Başkanı Faruk Ünsal, AKP hükümetine çatıyor:
"Hükümet ‘hak sokakta aranmaz’ diyor. Bu sokak, 15 Temmuz darbe girişimini de engelledi. Dolayısıyla sokağı gayr-i meşru  ilan etmek  gerçekçi ve doğru değil. Hükümetin kendi siyasal tezleri açısından da doğru değil. Rabia işareti sokağın işaretidir. Gayr-i meşru ilan etmemek lazım." 
Yürüyoruz!
Oya Baydar'dan güzel bir mesaj:
"Yurttaş Girişimi de salı günü katılacak Yürüyüş'e..."
Katılımların yaygınlaşması, büyümesi çok iyi bir gelişme. İstanbul'a yaklaştıkça bu gelişmenin daha da sevindirici olması bekleniyor.
Yürüyoruz!
Erdoğan şaşırtmıyor:
"Adalet arıyorsan yeri parlamentodur. Yargı yarın sizi de davet ederse şaşmayın."
Erdoğan tehdit ediyor.
Biz yürüyoruz!
Böyle tehditlere pabuç bırakacak değiliz.
Artık ok yaydan çıktı.
Adalet için, demokrasi için, özgürlük için Ankara'dan İstanbul'a yürüyoruz.
Yürüdükçe büyüyoruz!
Ellerimizde adalet pankartları, diktatörlüğe hayır diye yollara döküldük artık.
Erdoğan tehdit ediyormuş...
Vız gelir tırıs gider!
Üçüncü günü, 16 kilometreyle tamamladık, Kızılcıhamam'a yaklaşırken  gecelemek üzere molamızı verdik.