Hasan Cemal

04 Haziran 2018

Erdoğan'ı hapse atan "sivil paşalar"dan, Erdoğan'ı alkışlayan "asker paşalar"a...

Bir zamanların askeri vesayeti gitti, Erdoğan'ın sivil vesayeti, darbesi geldi

Bir ordu komutanı, korgeneral.
İftar sofrasında Erdoğan'ın masasında.
Erdoğan kalkıyor, siyasi bir konuşma yapıyor.
Muharrem İnce'yi eleştiriyor.
Paşa da alkış tutuyor Erdoğan'a.
İnce de ertesi gün tepki veriyor:

Erdoğan konuşmasında vatan demiyor, bayrak demiyor, millet demiyor.
O konuşmada beni eleştiriyor.
Beni eleştirdiği yerde o general de Erdoğan’ı alkışlıyor. 30 Ağustos’ta emekli edeceğim o generali.
Onun apoletlerini sökeceğim.
Türk ordusunun generali misin?
AK Parti’nin il başkanı mısın?
Herkes haddini bilecek.
Herkes kurallara uyacak.
Herkes anayasaya, yasaya uyacak.
Bir general öyle bir şey yapamaz.
Yaptırmayacağım.
Göreceksiniz, 30 Ağustos’ta onu emekli edeceğiz.
Apoletlerini sökeceğim onun.

Bir
zamanların askeri
vesayeti gitti, Erdoğan'ın
sivil vesayeti, darbesi
geldi

Muharrem İnce haksız mı?
Hayır değil, sonuna kadar haklı.
Bir zamanlar sivil paşalar vardı.
"Askeri vesayet"in sivil paşaları...
O sivil paşalar siyasette vardı.
Yargıda vardı.
İdarede vardı.
Medyada vardı.
Asker, Genelkurmay'dan düğmeye bastı mı yargıdaki, idaredeki, medyadaki o sivil paşalar anında harekete geçerdi.
1997'de, Erdoğan'ı okuduğu bir şiir nedeniyle hapse atanlar o "sivil paşalar"dı.
2007'de Erdoğan'ın partisini, AKP'yi kapattırmak için dava açanlar, Anayasa Mahkemesi'nde kapattırmak isteyenler yine o "sivil paşalar"dı.

 

Asker paşalar tek adam rejiminin payandaları

Şimdi askeri vesayet yok, sivil vesayet var.
Şimdi sadece sivil paşalar yok, asker paşalar da var.
Asker paşalar şimdi Erdoğan'ın tek adam rejiminin payandaları.
Asker paşalar şimdi "Erdoğan darbesi"nin yanında.
Asker paşalar şimdi Erdoğan'ın hukuk ve özgürlükleri hiçe sayan demokrasi karşıtı iktidarının arkasında.
Erdoğan şimdi onlara kendini alkışlatıyor.
Erdoğan o eski zamanları unuttu.
28 Şubat'ları çoktan unuttu.
Şimdi hâlinden memnun.
Bir genelkurmay başkanını, yanına sözcüsünü de koyarak, bir gece vakti helikopterle gizlice Abdullah Gül'ün evine gönderebiliyor artık...
Bir genelkurmay başkanı düşünün.
Derin siyaset yapıyor.
Erdoğan adına siyasete derin bir müdahalede bulunuyor.
Devlet memuru olarak suç işliyor.
Diyebilirsiniz ki:
Bir genelkurmay başkanı siyasete bu kadar bulaşmışken, bir korgeneral, iftar sofrasında Tayyip Erdoğan'ı alkışlamış, n'olacak?
Evet, ne olacak?..
Haklısınız.
Ama olan demokrasiye oluyor.
Olan hukuka oluyor.
Bu memlekette geçmiş geçmiş olamıyor.
Olamadığı için de tarih paçalarımızdan çekmeye devam ediyor.
Çünkü bazı sorunlarımız var, bir türlü çözemiyoruz.
"Asker sorunu"nu çözseydik, Akar Paşa'nın gizli Gül ziyaretini yaşamazdık.
Ya da zamanında Türkiye din ve laiklik sorununu demokrasi içinde yerli yerine oturtabilseydik, bugün Erdoğan darbesi yaşanmazdı.
28 Şubat olmasaydı ya da demokrasi içinde geçersiz kılınsaydı, bugün Tayyip Erdoğan, "asker paşaları"yla kendini alkışlata alkışlata tek adamlık yolculuğunu da yapıyor olmazdı.
Yazık!
Erdoğan'a, Erdoğan'ın "sivil vesayeti"yle "asker paşaları"na 24 Haziran'da dur diyebiliriz ama...